Allah Allah deyip geçti Genç Osman...

Allah Allah deyip geçti Genç Osman...

Başbakan önceki gün gazetecilere eşi Emine Hanımın başından geçen bir olayı anlattı. Gülhane Askeri hastanesinde yatmakta olan Nejat Uygur’u görmeye giden bayan Erdoğan’a Uygur’un eşi,” mümkünse buraya gelmeyin dışarıda görüşelim, gelmeniz halinde bazı tatsız olaylar olabilir.” Demiş. Başbakan olayı en üst kurula kadar götürdüğünü söyledi.Anlaşılan Gülhane’deki laik devrimci subaylar Emine hanımın başörtüsünü –bolşevik-devrimlerine aykırı görüp kazan kaldırmışlar.
Ne diyordu Sn Genelkurmay başkanı, Askerini Allah Allah diye hücuma geçiren bir Ordu Allah’ın evini bombalar mı?
Allah’ın emri olan Başörtüsünü bombalıyor.
Allah’ın evini de bombalar mı bombalamaz mı ben bilemem,bilse, bilse merkez bilir.,
Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduğundan beri, Askerler eşli resepsiyonlara katılmıyorlar. Cumhurbaşkanının yurt dışı dönüşlerinde Hayrunnisa hanım yanındaysa karşılama merasiminde bulunan komutan Hayrunnisa hanımın elini sıkmamak için kıçını dönüp kaçıyor.
Gerekçe Hayrunnisa Hanımın başörtüsü..
Genelkurmay başkanı yumruğunu masaya vurarak, Allah Allah diye hücuma geçen bir Ordu, Allah’ın evi olan camiyi bombalar mı? Diyor.
Bombalar mı, bombalamaz mı bilemem.Ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı eşi başörtülü diye seçildiği günden beri bazı askerler tarafından –saygısızca- muamele görüyor.
28 Şubat’ta Allah demeyi öğreten kurumlar bir, bir irtica ile özdeşleştirilerek kapatıldı. Kuran kurslarına ilk okul 5. sınıfı bitirmiş olma sınırı, İmam hatip mezunlarına katsayı engeli getirildi. Baş örtülü öğrenciler üniversite kapılarında joplanarak, dövülerek,saçlarından tutup sürüklenerek paspas edildiler.
Bunların hepsini 28 Şubat’ın askerleri yaptı.
Şimdi Genelkurmay başkanı Allah Allah diye hücum eden bir Ordu, Allahın evini bombalar mı diyor.
Bu yapılanlar, camilerin bombalanmasından daha ağır bir cürümlerdir.
Hayatında Allah demeye müsaade etmediğiniz insanların, ölürken Allah demelerine izin vermenin ne önemi var.
15 yıldır; namaz kıldığı, eşi başörtülü veya dindar olduğu için entipüften gerekçelerle bir sürü insan ordu’dan atıldı. Sorulduğu zaman, bunların tarikatlarla cemaatlerle irtibatı var, yarın savaş olduğunda komutanlarını değil,şeyhlerini,ağabeylerini dinlerler, disiplin misiplin kalmaz denildi. Osmanlı Ordusunda askerlerin neredeyse tamamı tarikat mensubuydu. Kimi Mevlevi, kimi Bektaşi tekkesine bağlıydı. Tarikat mensubiyeti hiçbir zaman askerlikle karıştırılmamış, hiçbir asker komutanı dururken şeyhlerinden emir almamıştı.Şu sıra, karargah evleriyle irtibatlı , Perinçek’ten talimat aldığı iddia edilen bir çok subayın ismi Ergenekon iddianamelerinde geçiyor. Nedense komutanlarından değil başkalarından emir aldıkları neredeyse kesinleşen bu kişiler hakkında hiçbir işlem yapılmıyor.
Dindar, milliyetçi subaylara irticacı tarifesi ile kapının önü gösterilirken, Perinçek’in yoldaşı olanlara kol kanat geriliyor.
Ne demişti Sn.Genelkurmay başkanı, Allah Allah diyen bir ordu, Allah’ın evine bomba koyar mı?
Allah’ın evine de bomba koyar mı bilemem. Başbuğ konuşurken muhtemelen samimiydi. Kendi hissiyatını söylüyordu. Ama yukarıda saydığım şeylerin hepsini darbeci askerler yaptı, hala da yapmaya devam ediyorlar.Bütün bunları yapan bir asker, Allah’ın evine bomba atar mı atmaz mı, cevabını, kendini bütün bunları yaşayan halkın yerine koyarak sn Başbuğ versin. Bu acıları yaşayan bir halk ne düşünür?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi