15 Şubat rezaleti!

15 Şubat rezaleti!

Her 15 Şubat’ta aynı rezaleti yaşıyoruz. PKK ve BDP tarafından kışkırtılan çocuklar, güya Öcalan’ın yakalanış yıldönümüne tepki olsun diye sokağa sürülüyorlar.
Bir çok ilde küçük gruplar polisi taşlıyor, kepenkleri indiriyor, araçları kundaklıyor, ortalığı savaş yerine çevriliyorlar.
Bir ülke, bu kepazeliğe daha uzun yıllar katlanamaz.
Kışkırtan belli, azmettiren belli,kullanan, kullanılan belli ama bir türlü olayları bitirecek sert, kesin ve kararlı adımlar atılamıyor.
Bir, demokrasilerde, demokrasiyi yıkma özgürlüğü olmaz. BDP açıkça yıkma, yakma, tahrip etme özgürlüğü istiyor.
İki,şantaj yaparak devleti diz çöktürmeye çalışanlara müsamaha gösterilemez. BDP sokağı,terörü bir baskı aracı olarak kullanarak binlerce vatan çocuğunun ölümüne sebep olmuş bir katili hapishaneden almak istiyor.
Üç,şiddete karışanın çocuğu, büyüğü, genci, ihtiyarı olmaz. İşlediği suçun şuurunda olan herkes suçunun cezasını çekmelidir. Çocuğunu sokaktan alamayanların cezalandırma ihtimali belirince sahiplenme yarışına girmeleri kabul edilemez. Çocuğa örgütün kucağına düşmeden sahip çıkılmalıdır. Çocukların yargılanmasına karşı çıkanlar önce çocukların sokağa sürülmesine karşı çıkmalıdır.
Dört,PKK nın paralel devlet şeklinde kurguladığı KCK ya asla müsamaha edilmemeli, şiddete karışmadıkları mülahazasıyla himaye görmemelidirler. Şiddetin motivasyonuyla beslenen bir yapılanmayı şiddete bulaşmadılar diye savunmaya kalkmak ona hayat veren ihanet odağına bilerek veya bilmeyerek destek olmaktır.
Maddeleri çoğaltmak mümkündür. Tv ekranlarından taşan çirkin, kışkırtıcı görüntüler tahammül sınırlarını aşmıştır. Düne kadar Apo’dan çekinerek, utanarak bahsedenler bugün ondan açıkça adının başına saygı edatları koyarak bahsediyorlar. Bir kaç yılda gelinen nokta, Türkiye’nin geleceği adına övünülecek bir nokta değildir. Açılımın katil Apo’dan sayın Apo’ya cevaz veren bir düzenleme biçimi olarak algılanmasına imkan verilmemelidir.(Tanzimat fermanının uzun yıllar halk tarafından gavura gavur demeyeceksin şeklinde algılandığını hatırlatmakta fayda var) Şimdi Kürt açılımı da; Apo’ya katil, PKK'lılara terörist demeyeceksin gibi bir noktaya gidiyor.
Bazı analizciler, yapılan kimi düzenlemeleri kast ederek şunlar, şunlar yapıldı, ülke bölünmedi korkularınız boşunaymış, diyorlar. Toplumsal boyutu olan düzenlemeler bir günde sonuç vermez. Bazen 30, bazen 40, hatta bazen daha uzun bir zaman geçtikten sonra netice verir. Dün yapılan bir düzenlemeden bugün sonuç vermesini beklemek sosyolojiden, tarihten bihaberdar olmaktır. Terörü durdurmak, bölücülerin elindeki istismar vasıtalarını almak için yapılan düzenlemelerin, hangi sonuçlara müncer olacağını zaman gösterecek. Onun için terörü bitirmek maksadıyla atılan adımların çok düşünülerek, çok dikkat ve itina gösterilerek atılması gerekir. Son yıllarda alınan tedbirlerin fazla işe yaramadığı sokaklardaki taşlı Molotoflu gösterilerden anlaşılıyor. BDP sözcülerinin demokrasiden, reform çapında düzenlemelerden fazla bir şey anladıklarını da sanmıyorum. Demokrasiyi hedefe götürücü, bir vasıta olarak görenler için, her düzenleme, her açılım onların cüret ve cesaretini daha çok artıran, hedefe daha çok yaklaştıklarına inandıran bir anlam ifade ediyor. BDP'nin demokrasinin standartlarını yükseltici her düzenlemeden sonra daha da küstahlaşması, bu yaklaşımın bir sonucudur. Çocukların attığı her taş, hem DTP'ye gösterilen töleransın sınırlarını daraltıyor, hem de toplumdaki güvenlik endişesinin demokrasi taleplerinin önüne geçmesine sebep oluyor. Bu küstahlığa derhal son verilmesi lazım. BDP, bu haliyle, demokrasinin imkanlarından yararlanmayı hak etmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi