Varsa birileri bu sesi duysun!

Varsa birileri bu sesi duysun!

Öyle gündemleri var ki Türkiye’nin…

Bazı konular biz istemeden de olsa gölgede kalıyor.

KPSS ve diğer bazı sınavlarda yaşanan skandallar, referandum, terör vesaire…

Bir e-mail, “doğru ya bunlar da vardı? Ne olacak şimdi bu mağdurların hali? Bu karmaşada kim ilgilenecek bunların sorunu ile? Onca karmaşık gündem varken, PKK terörü yeniden hortlamış ve doğrudan sivilleri hedef alıyorken, referandum sonrası yenilginin etkisiyle muhalefet partileri bir birleri ile çekişiyorken, bazı kendini bilmezler “evet” diyenleri hainlikle suçluyorken, üst üste güvenlik zirveleri ile terörle mücadelede kararlılık vurgulanıyorken… bu böyle uzar gider. Bunca karmaşanın arasında bu sesi duyacak bir merci var mı?” dedirtti.

Aslında bu bizim konumuz değil…

Öyle oturduğu yerden ahkam kesen, eğitimin sorunlarına eğildiğini iddia eden, ancak söz konusu belli bir kesim oldu mu saldırmaktan geri durmayan, ne bilim Abbas Güçlü gibi, NTV Eğitim Uzmanı Sadık Gültekin gibi, hani KPSS’de kopya iddiaları ortaya atılınca hemen Eğitim-Sen Genel Başkanı’nı canlı yayınlara çıkartarak, “efendim elimizde ciddi deliller var, bu skandalda falan çevrelerin parmağı var, bu işi yargıya götürüyoruz” dedirterek hedef gösteren, olayın aslı ortaya çıkınca da sus pus olan üstat (!) ların uzmanlık (!) alanı…

Gel gör ki, işin o boyutu farklı…

Kimden söz ediyoruz; geçmiş yıllarda çeşitli nedenlerle üniversite eğitimine son vermek zorunda kalan, ya da üniversite ile ilişiği yine çeşitli nedenlerle kesilenlerden elbette…

Kelimesi kelimesine aktarıyorum:

Üniversiteden atılmanın kalkacağına ve bizlerin üniversitelerine tekrar döneceğine dair isteğimiz özellikle son dönemlerde şiddetle arttı. Başbakanımıza, Milletvekillerimize, YÖK kurul üyelerine bizlerin geleceğini tasarı üzerinde ufak eklemeyle değiştirecekleri ve üniversitelerimize tekrar dönmemiz sorumluluğunu alacaklarına inanma isteğimizde aynı şekilde tavan yapmış durumdadır. Kamuoyunun oldukça karışık olduğu şu günlerde bizlerinde sabırları taşma noktasına geldi. Aylardır birçoğumuz Milli Eğitim Bakanlığına, YÖK’e, Başbakanlığa, milletvekillerine, gazetelere ve daha bir çok kuruma dilekçeler, mailler ve fakslarla sesimizi duyurmaya çalıştık. Geçen bu sürede demokratik yollarla hakkımızı istemeye çalıştık. Fakat referandum, KPSS karmaşası ve ülkemizin farklı sorunlarından dolayı bizlerin sesi hiçbir kurum yada kuruluş tarafından duyurulmadı. YÖK’ün MEB’e gönderdiği üniversiteden atılmanın kaldırılması taslağı bir adım öteye gitmedi. YÖK telefonlarımıza bakmadı, MEB gülümseyerek rahat olmamızı söyledi. Milli Eğitim Bakanı dilekçe yağmuruna tutulmasına rağmen bir kez dahi bizlerden bahsetmedi. Basın kuruluşları onca mail ve telefonlara rağmen bizleri gündemlerine bir kez dahi almadılar. Türkiye Cumhuriyeti’nin binlerce genci bir araya gelerek görevlendirdiğimiz yetkililerden bizi üniversitelerimize koşulsuz olarak tekrar almalarını istedik. Her birimiz başımızdan geçen talihsizlikleri anlattı ve bunlardan dolayı üniversitelerimizden atıldığımızın altını çizdi. Sonuç şu an koskoca bir sıfır. Bizler bu ülkenin vatandaşları isek ve sayımız bir hayli fazla ise neden hala yokmuşuz gibi davranılıyor? Dünyanın hiç bir ülkesinde üniversite eğitimi sonlandırılmadığı halde bizim ülkemizde en ufak bir talihsizlikte neden üniversite eğitimimiz sonlandırılıyor? Ve bunun sonucunda neden yaşamlarımız karmaşa içinde devam ediyor?

Geçmiş yıllarda üniversite eğitimine son verilen Türkiye Cumhuriyeti gençleri olarak, bu kadar karmaşanın içinde soğukkanlılığımızı koruyarak MEB, YÖK ve Başbakanlıktan bizlerin üniversitelerimize koşulsuz olarak tekrar dönmemizi sağlayacak bir yasa çıkarmalarını istiyoruz.

Referandumun bittiği, KPSS karmaşasının çözülmek üzere olduğu ve TBMM’nin açılmak üzere olduğu şu dönemde bu isteğimiz şiddetle artmış durumdadır. Eğer bizleri duyan bir kamuoyu varsa ona saygıyla duyurulur!

Evet gerçekten bunu duyacak bir kamuoyu varsa saygıyla duyurulur.

Hani büyük sorunlarla cebelleşirken, alttan alttan büyüyen küçük sorunları unutmamak gerek.

Kim bilir başka konularda da sesini duyurmak isteyen, ancak büyük sorunların gölgesinde kalan ne kadar çok mesele vardır öyle değil mi?

İyi haftalar efendim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi