Aziz Üstel

Aziz Üstel

Gün akşam oldu bir darbe bulamadın be Süheyl!

Gün akşam oldu bir darbe bulamadın be Süheyl!

Süheyl Batum, seçim yoluyla iktidara gelememe özürlü bir CHP’nin simgesidir artık!

Süheyl Batum gibilere pek sık rastlarız tarih sahnesine bir gözatarsak.

Son örneği Hüsnü Mübarek’tir.

Ordu iktidarımın güvencesidir, diyen Hüsnü Mübarek.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Mısır kendi CHP’siyle hesaplaşıyor’!” derken, CHP’nin Onur Öymen’i mumla aratan Genel Sekreteri Süheyl Batum’un, TSK’yla ilgili sözlerinden yola çıkıyor. Süheyl Batum bu düşüncesinde yalnız da değil. Ordu muhtıra verir, siyasete doğrudan karışır, iktidarı belirleme yolunda kollarını sıvarsa CHP’de kimileri zil takıp oynayacaktır.

Siz bırakın Süheyl Batum’u, hangi CHP’linin halkı ilgilendiren, milletin ciddi sorunlarına merhem olacak bir açıklama yaptığını duydunuz ya da okudunuz?

Ya kalkar İnönü’nün “sizi ben bile kurtaramam” lafını gündeme getirirler ya da askeri kışkırtmak için “kağıttan kaplan” gibi abuk subuk benzetmeler yaparlar.

CHP yenilenmiyor, yenilenemiyor. Geçmişte kalan, vesayet demokrasisine giden kargacık burgacık yolu arıyor... Elinde mumla başlarında da Süheyl Batum yürüyor... Ve habire duvara tosluyor!

ALBERT CAMUS’YU YENİDEN KEŞFETMEK

Hiç kuşkusuz 20. yüzyılın en önemli yazarlarının biridir Camus. Kızı Catherine, yakınlarda babasının bilinmeyen yanlarını anlatan bir kitap yayınladı.

Ve bugüne değin çok az fotoğrafı yayınlanan bu dev yazarın resimleriyle süsledi.

“Yaşamak hareket etmektir. Kendini sür-gir özgür hisseden bir babanın kızı olmak çok hoş bir şey...” diyor Catherine, 1957 yılında Nobel edebiyat ödülü kazanan babasından söz ederken.

Albert Camus siyasetle de yakından ilgilenirdi.

Cezayir’in 1954 yılındaki bağımsızlık savaşı sırasında, önceleri Fransa’dan yana tavır koymuş, Cezayir baş kaldırısının ardında Mısır emperyalizmiyle Sovyetler’in olduğunu düşünmüştü. Ama zamanla, işin gerçek rengi ortaya çıkıp da Cezayirliler’in Fransız boyunduruğundan kurtulmak istediklerini anlatınca, bu kez kendi ülkesine cephe almıştı. Bu yüzden de Fransa’da çok ağır eleştirildi, hele de askeri vesayet altında bir “demokrasiyi” benimseyenlerce...



Leyla Alaton’un kollarındaki morluklar

Leyla Alaton’u hem severim hem de çok saygı duyarım.

Tam babasının kızıdır; mert, gözünü budaktan esirgemeyen, cin gibi, akıl dolu.

Songül Hatısaru’nun Leyla ve İshak Alaton’la yaptığı söyleşide İshak Bey’in, “...Evlendikten on bir yıl sonra, ne yazık ki bir pazar sabahı ağlayarak eve geldi. Kollarındaki morlukları görünce, ‘istersen boşan.’ dedim” sözlerini okuyunca çok üzüldüm.

Kadına yönelik her türlü şiddete karşı savaşan, Mor Çatı gibi kadınlara kol kanat geren bir kuruluşa destek veren Leyla Alaton’un gördüğü şiddete de ona bu şiddeti uygulayana da lanet olsun.
Kulak verin şiddet gören hanımlar Leyla Alaton’a: “En yakın karakola gidip belgeletin size uygulanan bu acımasızlığı. ‘Ayıp olur, komşular duyar, çocuklar ne der’ gibi yanıltıcı düşüncelere sakın ama

sakın kapılmayın...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi