Aziz Üstel

Aziz Üstel

Karayılan İran dersem çık Türkiye dersem çıkma!

Karayılan İran dersem çık Türkiye dersem çıkma!

PKK’nın, bıyığı kaytanla Stalin arasında git-geller yaşayan, Pedro Almadovar’la karşılaşsa, senaryosunu yazmakta olduğunu açıkladığı “Narcotico” filminde, Kolombiyalı uyuşturucu kartel reisi rolünü vereceği, Suriye’nin voleybol, İran’ınsa yakan topu, Cemal kod adlı Murat Karayılan yakalandı mı? Yakalandıysa nerede? Yakalanmadıysa... Gene nerde? Eğer yakalanmışsa, El Muhabarat PKK’nın başına yeni bir maşa atamaya karar vermiş ve Karayılan ya canlı ya cansız bir deliğe tıkılmıştır. Yok yaşıyorsa, bombalardan korunmak için gene bir delikte BDP ve DTK’nın “Silahlar sussun... Vurman gayri...Yetti gardaşım...” diyerek devletin silindirini durdurmasını beklemektedir.

Bakınız, PKK halk kurtuluş ordusu falan değildir, nasıl Apo bir Nelson Mandella değilse. PKK bir terör örgütüdür. Kürtlerin haklarını savunmaz Kürt sorununu sürekli kaşıyarak kanatır! Kürtlerin haklarını savunuyoruz palavrasıysa, PKK’nın uyuşturucu rantına, dağa adam kaldırıp fidye koparmasına, yol kesip haraç almasına, köylüyü inim inim inletip ürününü apartmasına, Güneydoğu kökenli yurttaşlarımıza kimi zaman Dersim zulmünü hatırlatan baskı ve şiddet uygulamasına uydurduğu bir kılıftır.

Selahattin ve arkadaşlarına gelince, PKK haince pusu kurup evletlarımızı şehit ettiğinde gıkınız çıkmıyor, devlet ‘bıçak kemiğe dayandı’ diyerek şamarı indirdi mi ‘hele gurban, susturun şu silahları!’ diyorsunuz! Kim inanır sizin içtenliğinize, barış yanlısı olduğunuza, Türkiye’yi bölmek istemediğinize! Ben miyim 13 delikanlı öldürüldüğü saatlerde kalkıp “demokratik özerklik” isteyen, siz misiniz! Dahası, “barışcıl adımlar atılması için devletin operasyonlarını durdurması, PKK’nın da silahlarını susturması gerekmekte” lafı, Kızılderililerin sürekli beyazların barış çağrıları için söylediği “çatallı dille konuşmaktan” öte bir anlam taşımaz. Kandil’e gidip bombalara siper olmaktan söz eden bu tayfa önce meclise gitsin, yeminini etsin, aldığı peşin maaşları haketsin! Ondan sonra, TBMM çatısı altında, Anayasa çalışmalarıyla ilgilensin, taslak hazırlasın, diğer partilerle oturup konuşsun. PKK sözcüsü değil Türkiye’nin siyasi partilerinden biri olduğunu kanıtlasın, sonra lafına kulak verelim!

Ben de kusabilirim

Bülent Arınç, televizyonlarda yayınlanan evlendirme programlarını RTÜK’e şikayet etmiş, “Afedersiniz ama bunları izledikçe kusuyorum!” demiş. Yerden göğe kadar haklı. Kadınları aşağılayan, herbirini soytarıya çeviren, hanımların yaşamda dik durabilmeleri için tek çözümün, içinde sevgi olsun olmasın, evlilikten geçtiğini, özellikle de genç kızlarımızın kafasına sokan, yarı cahil ekran kirletenlerin, “ayyy şekerim valla haklısın!” diye sunduğu bu iğrençlikleri yayından kaldırmak için ne gerekiyorsa yapmak şart. Bu sansür falan değil. Pornoyu yasaklamak nasıl toplumun ruh sağlığı açısından gerekliyse, bu programları da yok etmek öylesine gerekli.

Necip Fazıl’ın savcıyla imtihanı

Necip Fazıl Kısakürek 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “İdeolocya Örgüsü” adlı yazı dizisinden dolayı yargılanmaktadır. Dava sürerken basın affı çıkacağı söylentileri de fısıldanır kulaktan kulağa. Necip Fazıl, davayı uzatmak isteğiyle savunma için süre ister. Savcı süre istemine itiraz eder. Necip Fazıl, savcının habire Fransızca sözcükler kullanarak itiraz üzerine itiraz tazelediğini duyunca, gülümseyerek “Savcı Bey ben Sorbon’da tahsil yaptım. Hangi davalarda, nasıl davranılacağını iyi bilirim! Benim itirazım yerindedir” der. Savcı, kendisinin de Sorbon’da eğitim gördüğünü söyleyince, Üstad bu kez, güler sesli sesli: “Sen orada kanun maddesi ezberledin. Bense hukukun felsefesini okudum; onun için sus, otur yerine!” Yargıçlar Necip Fazıl’ın erteleme isteğini kabul ederler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi