Şefik Dursun

Şefik Dursun

Türkiye’nin lider ülke olmasının önündeki tek engel: Terör

Türkiye’nin lider ülke olmasının önündeki tek engel: Terör

Ramazan ayında PKK’nın gerçekleştirdiği hain saldırılar bardağı taşıran son damlalar oldu... Gelişen olaylar üzerine hükümet terörle mücadelede “yeni strateji” belirlendiğini ifade etti. Terörist saldırılara karşı polisin ve özel kuvvetlerin daha etkin olacağı bir uygulama başlatıldı. Kandil başta olmak üzere K.Irak’taki terör odaklarına karşı hava saldırıları düzenlendi ve devam etmekte... Hem bu saldırılar hem de Türkiye’nin önce İsrail, daha sonra da Suriye ile ilişkilerinde ortaya çıkan gerilime paralel olarak PKK’nın verdiği zararlarda da bir artış görülmeye başlandı. PKK Ortadoğu’daki siyasi gelişmelerden yararlanıyor; güçlerini toparlayıp belki de son saldırılarını gerçekleştirmeye çalışıyor. Şu anda Türkiye en sıkıntılı günlerini yaşıyor. Suriye ve İsrail PKK’ya açık destek veriyorlar. İran’da PJAK silah bıraktı. Bunun bir taktik olduğu ortadadır. Türkiye’ye karşı güçlerini birleştiriyorlar. PKK “eğer PJAK’ın yakalanmış mensupları idam edilmezse İran’da silahlı faaliyetlerin biteceğini” söyledi. İran’la PKK’ya karşı birlikte hareket etmede böylece başarısız oldu. PKK şu anda yok olmamak için elinden geleni yapmaktadır... Görünen o ki; Türkiye sadece PKK ile değil, bu örgütü kendi menfaatleri için destekleyen İsrail, Suriye ve diğerlerine karşı mücadele vermektedir. Diğer taraftan geçmişte de ifade ettiğim gibi terörle mücadele artık “milli mücadele” şekline dönüşmüştür. Çünkü toplumun her ferdi PKK saldırılarının hedefi haline gelmiştir. Türk- Kürt ayırımı yapmadan can alan bir teşkilat söz konusu...

Kürt sorunu, terör olaylarından ayrı düşünülmelidir


Demokratik açılım ile, Kürt kardeşlerimize daha özgür bir hayat için, birçok problem çözüldü. Kürtçe yayın yapan bir devlet televizyonu var... Üniversitelerimizde açılan Kürt Enstitüleri de bu konuda alınan mesafeyi göstermektedir. Geçmişten bu yana hep Doğu-Güneydoğu’nun geri bırakıldığı hususu dillendirilmiştir. Oysa Özal döneminde verilen ekonomik destekler sözde iş adamları tarafından istismar edilmiştir... Alınan desteklerle göstermelik binalar yapılmış ama fabrika haline dönüşememiştir. Eğer dönüşmüş ise PKK bu yatırımlara zarar vermiştir. Bu konuda yönetimlerin halen de yaptıkları uygulamalar yadsınamaz. Bu gün Karadeniz bölgesinde Güneydoğu yöresindeki köylerden daha kötü durumda olanlar var. Kürt sorununun çözümünde ekonomik sorunlardan ziyade temel insan hak ve özgürlüklerinin daha önemli olduğunu söyleyebiliriz.


Terör, Kürt sorununun çözülememiş olmasından ziyade sorunu istismar ederek ülkenin parçalanmasını hedefleyen Marksist-Leninist bir örgütün faaliyetidir... PKK, Kürt sorunu çözülse de ülkenin parçalanmasına kadar silahı bırakmayacaktır. Kürt sorunu Cumhuriyet tarihimizin iyileşmemiş yaralarından biridir. İnsanın yaratılışı ile kazandığı “ana dilini kullanma hakkı”nın elinden alınması, kendi kültürüyle övünmesinin engellenmeye çalışılması insani değildir. Diğeri de Kur’an ile insanlarımız arasına engellerin konulmaya çalışılmasıdır... Bunlar toplumun “kendilerinin istediği gibi yaşaması”nı arzulayan dayatmacı iradenin eserleridir. Temel insan hak ve özgürlükleri açısından bakıldığında gerçekten sonuçları acı verici olmuştur. Vesayet rejimi olarak da tanımlanacak bu sistem milletimizin attığı adımlarla önemli ölçüde etkisini yitirdi.


Türkiye’nin çektiği sıkıntılar bir şansa dönüşebilir mi?


Türkiye PKK’yı bitirme anını yakalamaya çalışmaktadır. Ya PKK bitecek ya da Türkiye’nin kalkınması ve Ortadoğu’da uygulamak istediği politikalar büyük darbe alacaktır. Kendi ülkesinde terörü bitirememiş bir ülke olmaktan kurtulmalıyız. Türkiye Mavi Marmara olayından sonra İsrail’in OECD’ye girmesine onay verdi; nükleer güç olduğu konusunda BM Komisyonunda çekimser davrandı... Bunlar yanlıştı. Şimdi İsrail’in NATO’ya girmesi için yapılacak çalışmalara engel olmalı ve Füze Kalkanı projesi meclise getirilmeli, millete sorulmalıdır... Ayrıca Suriye’deki rejim kalkıncaya kadar muhaliflerin desteklenmesine devam edilmelidir. Terör bitirilinceye kadar “terör ile ilgili idam cezası uygulaması” yasalaştırılmalıdır... AB’ye uyum meselesi tamam da, parçalanmış Türkiye olarak AB’ye girdikten sonra AB’ye girmenin ne önemi olacaktır?.. ABD’de halen idam cezası uygulanmaktadır. İnsan hakları konusunda en kabul edilebilir raporlar da bu ülke sivil toplum kuruluşlarınca yayınlanmaktadır. Hiçbiri ABD’deki idam cezasını eleştirmiyor.


MİT ile PKK temsilcilerinin gizli görüşmeleri geçenlerde bir kanalda yayınlandı... Çözümlenmiş konuşmalardan çıkardığım PKK’nın “eylemlerini yapabilme yeteneğine” şaşkınlık ifadesi var... Bu zavallı görüşü kınıyorum. Ayrıca terörist başının affı da bu görüşmelerde karşı tarafça en başta gelen isteklerden biri. Bunun için toplumun hazırlanmasından söz eden yöneticilerin tarzı ile, görüşmelerden milletin onurunu koruyacak bir çözümün çıkmayacağını söyleyebilirim; görüşmeler de kesilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi