VİVA İSPANYA!..

VİVA İSPANYA!..

Evet Avrupa Şampiyonası sona erdi.. Avrupa'nın yeni kralı Luis Aragones'in takımı İspanya. İspanyollar, şampiyonayı nağmalup bitirdiler... Finalde Alman panzerlerini 1-0’la geçtiler. Laf aramızda; Almanlarda da panzerlik filan kalmamış..
Bu hafta sonuna doğru Fenerbahçe'yle sözleşme imzalaması beklenen kurt hoca Luis Aragones İspanya’yı keyifle seyredilen bir takım haline getirdi ve karşılığını da aldı. Aragones’te yaş 70 ama iş bitmemiş.. O yaştaki insanlar psikolojiktir, ağır kanlı olurlar, risk almazlar ve hareket kabiliyetlerini yavaş yavaş kaybederler.. Ancak Aragones'teki hareketlilik, olaya hakimiyet ve heyecan, dikkat ettim 30’luklarda, 40’lıklarda yok!.. Adam, İspanya’ya hücum futbolu oynatıyor.. Bunu yaparken de paldır pandıras değil, dikkatli ve müdafayı da riske atmıyor..
Kısacası, Luis Aragones göz dolduran bir teknik direktör olarak hafızalarımıza kazındı.. Bakalım aynı performansı Fenerbahçe’de gösterebilecek mi?..
İspanya’da en çok beğendiğim futbolcu Fernando Torres’ti.. Tay gibi çocuk!.. Finaldeki gülünü gördünüz, hareketlilik, yırtıcılık, takipçilik hepsi vardı.. Filip Lahm gibi dünya çapında hızlı bir beki adeta paçavra etti.. Finalde sakatlığından dolayı oynamamasına rağmen David Villa da unutulmayacak futbolcular arasına girdi. Atom karınca misali oynadığı her maçta sahada basmadık yer bırakmayan Senna ve 21 yaşın dinamizmini muazzam tekniğiyle birleştirip usta bir virtüöz fotoğrafı veren Fabregas!.. Aragones, Fabregas'ı, Fernando Torres'in hemen arkasında oynattı ve Fabregas da bu görevi gayet iyi yerine getirdi..
Gelelim Almanya’ya.. Yukarıda, “Panzerlerden eser kalmamış” mealinde bir söz kullandım Almanlar için!..
Evet, nerede o rakiplerine her an basan, hücuma dalga dalga kalkan, çapraz uzun paslarla rakiplerini yorup tıknefes eden Almanya?.. İnanın ki mazi olmuş.. Final maçında, bir iki şutun dışında pek birşeylerini görmedim.. Biraz Ballack, biraz da Podolski uğraştı.. Gerisi vasatın da altında kaldı. Defans göbeğinde 1.94’lük ve 1.98’lik iki tane kule var, bunlar sadece top kesmek için mücadele ediyorlar. Topu oyuna sokma yetenekleri zayıf!.. Nerede Franz Beckenbauer, nerede Swarczenbeck?.. 70’li yılların o ünlü Beckanbauer’i radar gibiydi.. Kafasını kaldırdığı gibi topu 40-50 metre uzaklığındaki arkadaşına atabilme yeteneğine sahipti.. Yine, Vogst, Breitner, Netzer, Overath, Gerd Müller ayarı futbolcular var mı Almanya’da?.. Yok. Yetişmiyor artık.. Olanı da bu kadar..
Almanların finaldeki tutuk oyununu görünce bizim takım için bir kere daha üzüldüm.. Kısmet meselesi.. O son dakika golünü yemeseydik belki de o hız ve heyecanla Almanların işini uzatmalarda bitirebilirdik. Belki iş penaltılara bile kalmazdı.. Ama dedik ya şans!..
Bizim finale çıkmamız halinde final maçını dünyada izleyen 500 milyon insanın müthiş keyif alacağı kesindi.. çünkü, Türkiyemiz, Almanya gibi “İşi idare edeyim de belki bir gol bulurum, üzerine yatarım" mantığıyla hareket eden bir takım değil.. Koşuyor, saldırıyor ve vuruyor!..
İspanya-Türkiye finali gerçekten heyecanlı olurdu..
Herşeye rağmen biz takımımızı “Şampiyon” gibi görüyoruz.. Zaten pekçok ülkenin sporseverleri de Türkiye’yi “Gönüllerin şampiyonu” olarak kabullendi.
İspanya’yı oynadığı temiz ve güzel futboldan ötürü kutluyoruz.. Şampiyonluklarını tebrik ediyoruz..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi