Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Bence de zırvalamayı kesmeli!

Bence de zırvalamayı kesmeli!

Onunla bir müşterek tarafımız olacağını asla düşünmezdim. Aynı ülkede doğmuşuz. Bu bile fazla!

İnanç beraberliğimiz yok. Kültür beraberliğimiz yok. Aynı dili konuştuğumuz iddia edilebilir, fakat onun Türkçe konuştuğundan emin değilim. Ne kaldı geriye?

Velhasıl, fikrimiz zikrimiz asla uymaz.

“Ama bozuk saatler bile günde iki defa doğruyu gösterir” cümlesinin mazmununca, onun da doğru bir şey söylediğine şahit oldum. Hakkı teslim etmeli.

Aynen Fazıl Say gibi düşünüyorum!

Ne olursa olsun öyle düşünmeye de devam edeceğim!

Bir tek konuda onun gibi düşünüyorum. Adam haklı. Hakikatli. Doğru.

“Bence zırvalamayı kesmeli” demiş.

Doğru söze ne denir. Bence de zırvalamayı kesmeli. Hem de hiç vakit geçirmeden.

Malum, Fazıl Say bildik şantajlarına devam ediyor. “Memleketi terk ederim ha!”, “Bak gider bir daha gelmem namussuzum” nev’inden laflar ediyor ya. 1357. defa bu tarz bir laf daha sarf etmiş.

Kimsenin “Gitme” dediği filan yok. Gelene hoş geldin, gidene güle güle... Bizim şiarımız budur. Fazıl efendi, yerli değilse de bir yabancı gibi ülkemizde kalabilir. Kimsenin ona bir zararı dokunmaz. Ondan da bir fayda umduğumuz yok, elhamdülillah.

Fakat gitmek istiyorsa, işte yol açık... Karadan, denizden ve havadan istediği ulaştırma vasıtasını kullanarak istediği memlekete gidebilir. İstediği piyanoyu tuşlayabilir, istediği cins alkolü alıp naralanabilir. Yeter ki memleketin havasını kirletmesin.

Umumen memleket böyle düşünüyor olmalı ki, Fazıl’a “Gitme” diye ses veren olmadı. Bir kişi müstesna... O kişi de fazılgillerden bir zat: Kültür Bakanı!

Hayır! Turizm Bakanı! Fazıl’ın memleketi terk etme şantajından paniğe kapılmış. Yalvar yakar olmuş. Neredeyse gitarını kapıp, Fazıl Efendi’nin balkonunun altına postu serip serenada başlayacak: “Gitme ne olur!”

Şöyle söylemiş, bakan hazretleri: “Ben kimsenin ülkemizden gitmesini, on milyonlarca insan Türkiye’ye koşarak gelirken benim ülkemden insanların yaşayacak başka yer aramasını büyük üzüntü ile karşılarım gerçekten ve bunun geçici bir öfke olduğuna inanmak isterim. Bir süre sonra Türkiye’den daha güzel yaşanacak bir yer olmadığının yüksek sesle söylenecek hale gelmesini, arkadaşlarımızın iç duyguları haline gelmesini arzu ederim.”

Bakan yalvar yakar, Fazıl’ın cevabına bakınız: “Kültür bakanı zırvalamayı kes!”

Bence de Kültür Bakanı zırvalamayı kesmeli. Hem de hemen!

Fazıl Say, iyi bir piyanistmiş. Mübarek olsun! Zaten sürekli Türkiye’de değilmiş, dünyayı dolaşır konserler verirmiş.

Arada bir de ülkesine gelirmiş. Geldiğinde de hemen o bildik havasını takınır, ülkesini, ülkesinin insanını hiçe sayan nutuklarını atarmış.

Adam sanatçı ise, sanatıyla bizi etkilesin. Ona ve sanatına muhabbetimiz artsın. Fakat adam piyanosunun tuşlarına basacakken, dişlerini birbirine vurduruyor. Sağa sola saldırıyor, hor ve hakir gördüğü halkına şantajlar yapıyor. Böylece gündemde kalmayı başarıyor.

Biz Fazıl’la ilgili fikrimizi şöyle açıklayabiliriz: Fazıl’ı saydık, solda sıfır çıktı!

Fazıl böyle gündemde kalırken, Bakan da Fazıl’a seranat yaparak gündemde kalmaktan hoşlanıyor.

Bu danışıklı dövüşten bıktık.

Yeter!

Fazıl git!

Bakan sus!

Kültür bakanı zırvalamayı kes!

Gitme intihar ederim!

Adam haber olmayı seviyor.






Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi