Kemal Belgin

Kemal Belgin

İflasın Asıl Nedeni!

İflasın Asıl Nedeni!

Milli Takım, Letonya gibi sınıfı bile belli olmayan bir rakip karşısında 1-1’lik sonuçla, bana göre, Fransa’daki finallere gitme hakkını Kaf Dağı’nın ardına düşürdü. Baraj maçı oynama umudu şayet Hollanda maçlarına kalmış gibi görünüyor ise, böyle bir fikre varmak için sizce çok mu erkendir? Hollanda, Dünya Kupası’nda en sona kadar gitmiş bir ekip olarak yorgun ve yıpranmıştır. Bu nedenle de önümüzdeki yıl maçlarına kadar toparlanmasını beklemek yanlış mıdır? O halde? Düşünmek bile istemiyorum.

Peki, Milli Takım, İzlanda ve Çek maçlarıyla yaşadığı hüsrana Letonya maçı ile devam ettiyse, bunun asıl gerekçesi, sebebi nedir? Bu sualin cevabı bence gelecek maçlar için de doğruyu bulma formülü olacaktır.

Şimdi çok ama çok önemli bir soru sorayım... Milli Takım’ın maç stratejisi var mıdır? Bakın bu çok ama çok önemli konu üzerinde hiç bir yorumcu ve yazar durmadı. Acaba neden? Yoksa Milli Takım’da Arda gibi uluslararası bir isim, Topal, Gökhan, Caner, Selçuk, Olcay, Gökhan Töre gibi zirve takımlarının oyuncuları bulunduğu için mi? Olabilir. Ama takım oyunlarında oyun stratejisi olmazsa olmaz. Tabii ki oyuncu seçimleriyle paralel bir anlayış da bulunmalıdır.

Ben Letonya maçının üzerinde çok durmayacağım. Ama tabii ki o maçı da içeren strateji analizi yapacağım. Değerli okurlar; rakibiniz kim olursa olsun, hangi sınıftan olursa olsun, oyuncu profilini kimlerden oluşmuşsa oluşmuş olsun, her maçın hem oyun, hem de puan stratejisi olmalıdır. Bunu da bu ülkede gösterebilen tek yerli-yabancı hoca Lucescu’dur. Hatırlarsanız, Galatasaray’ın beşinci sınıf takımını ülkede şampiyon yaparken, Şampiyonlar Lig’inde çift gruplu sistemde ilk gruptan çıkardı, ikinci grupta da Barcelona, Roma ve Liverpool’a beş maçta yenilmedi, o da yenemedi ama deplasmanlarda dayaklar yediler ve en sonunda Barcelona’ya ofsayt golle yenilip elendi. Sonra Beşiktaş’ı 100. yılında şampiyon yaptı ve UEFA Kupası’nda çeyrek final oynattı. Biz ne yaptık? Kovduk... O ne yaptı? Schacter Donetz diye bir kasaba takımına UEFA Kupası’nı kazandırdı ve her sene Şampiyonlar Ligi gruplarına neredeyse hep direkt katıldı. Ülkesinde de, en güçlü rakibi Dinamo Kiev’in başkanı federasyon başkanının kardeşi olmasına rağmen 10 senede dokuz şampiyonluk kazandı. Süper kupalar ve diğer kupalar hariç.

Peki, nedir bu maç stratejisi? Bunu sizlere yarınki yazımda daha detaylı yazacağım. Ama ben, İzlanda gibi dokuz oyuncusu yurt dışında oynayan bir takım karşısında, hayatında o oyun düzenini hiç yamamış oyuncularımla 3-5-2 oynamam. Ben Çeklerle oynarken, nerede olursa olsun, hele hele 3-0’lık ilk faciadan sonra, öne geçtikten sonra çok başka işler yaparım, yaptırırım. Ben, Letonya maçında yine öne geçtikten sonra rakibe aslında benim yakalamam gereken biçimde penaltılık pozisyon sunmam.

Evet, yarın bu acı sonla biten üç maçı bir de ben oynatacağım kağıt üzerinde... Tabii ki eldeki isimlerle... Yazık! Yayın havuzu 450 milyon dolar olan bir ülkenin, neredeyse 200-300 oyunculuk havuzundan bu kafada bir futbol yapısı çıkmaz, çıkmamalıdır. İlla ki Letonya maçı mı? Kaçırdık, çok kaçırdık, ama siz bana bir deplasman oyunundan kaçırılacak kaç pozisyon vardı onu söyler misiniz? Evet evet, rakip kim olursa olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi