Kemal Belgin

Kemal Belgin

Tam dört dörtlük oldu!

Tam dört dörtlük oldu!

Futbolun içinde doğmuş büyümüş bir fert olarak Galatasaray futbol takımındaki oyun kurgusu, kadro tanzimi ve rakibe plan program düzenine bir türlü akıl erdiremiyorum. Bendeniz de zamanında hasbelkader topu dürtmüş bir kişiyim. Eh, 45 senelik de bir spor gazeteciliği ömrümüz var. Beş Dünya Kupası, altı Avrupa Futbol Şampiyonası izlemiş bir gazeteciyim. Bunların yanı sıra saymadım ama epeyce de ikili futbol müsabakasına tanık olmuşumdur. Yurt dışından söz ediyorum, bizimkilerden değil. Bu arada yukarıda sıraladığım büyük futbol organizasyonları sırasında o ülkelerde düzenlenen FİFA, UEFA kongrelerine katılmış, birçok teknik konulardaki seminer gibi toplantılara da tanıklık etmişliğim vardır. Gelişmeleri de özellikle meslek sürecinde hiç kaçırmadan takip etmişliğim vardır.

Bu girişi neden yaptım? Yazacaklarımın sağlam bir temele oturduğunu belirtmek için...
Şimdi sadede gelelim. Büyük takım ne demektir? Önce buradan başlayalım. Büyük takım, kendi liginde, şayet kıtası Avrupa ise Avrupa Kupaları’nda mücadele eden, dolayısıyla da kadrosunda önemli hem ulusal, hem de uluslararası oyuncular bulunan takımdır. Bu gibi takımlar genelde, fazla adamla hücum yapmak planları içinde sahaya çıkarlar. Çünkü kazanmak onların birinci hedefidir. Tabii ki bunu rakibin gücüne, oyuncularına göre yaparlar. Yani koyun gibi saldırıp kellelerini feda etmezler. Bu hücum işini organize olarak gerçekleştirirler. Bazı maçları vardır ki, bunlarda da kendi sahalarında toplanarak, rakibin bölgesinde boşluk oluşturup oradaki organizasyonlarla maçı kazanmaya çalışırlar. Ya da zaman zaman eleman olarak güç kaybettiklerinde sistemleri değiştirip, sonuca gitmeye çalışırlar. Bak; Lucescu dönemi... İkinci sezonunda, UEFA ve Süper Kupa’yı kazanan takımdan yedi kişi evet tam yedi kişi gitmiş olmasına rağmen, kiralıklarla birinci gruptan çıktı, ikinci grupta Liverpool, Roma ve Barcelona ile beş maçta da berabere kaldı. Son maçta şimdiki Barcelona teknik direktörünün ofsayt gölüyle elendi.

Devam edelim. Büyük takımın, günümüz sistemine göre en hassas görev bölgeleri olarak tanımladığımız yerlerde iki stoperi, bir ön liberosu, bir oyun tanzim edicisi bulunmalıdır. Önde de bir Hakan Şükür tipi... Bu gerekler günümüz dörtlü alan savunmasına dayalı sistemin olmazsa olmazlarıdırlar. Tabii ki böyle takımların, karşılarında daha fazla savunacak ekiplere karşı iki de çok yetenekli ön kenar adamı vardır. Bunlar bulundukları kenarda ayak içleriyle sahanın tamamını görerek oynayabilen oyuncular olmalıdırlar. Sistem, bunu istiyor. Şayet büyük takım olarak rakibi kenarlara yayamıyorsanız işiniz çok zordur.

Peki, sizden daha fazla koşan, daha fazla yer değiştirerek oynayan oyuncuların bulunduğu takıma karşı ne yaparsınız? Bu defa siz topluca topun arkasına geçersiniz. O çok yer değiştiren ve çok koşarak oynayan takıma koşu yolları bırakmaz, top almaları için boşa kaçtıklarına onları hep kalabalığı toslatırsınız. Yani Dortmund’da yediğiniz ilk gole izin vermezsiniz.

Siz büyük takımsanız, Dzemali denen beyefendiyi sol kenarda oynatamazsınız. Hamit’i de orta alan destekli oynatırsanız, iki kanadı olmayan uçakla uçmaya çalışırsınız. Böylece de rakibin her türlü savunma dağılımını siz önlemiş olursunuz, oyun da ortaya sıkışacağından boğmaca hastalığına yakalanırsınız.

Ne zamandır fotoğrafını bile görmediğimiz Yasin’i oyuna sokarsanız sizin diplomanızın yeniden gözden geçirilmesi gerekebilir. Bu maçı mı Umut’la oynarsınız, yoksa kendi sahanızda oynayacağız maçı mı? Siz anlaşılan o ki, strateji fukarasısınız. Hakan Balta size bir şeyler hatırlattı mı? Yok yok attığı gol için yazmıyorum. hani önünde Dzemali denen yalan sol açığa rağmen ayakta kaldığından... Tarık, gençtir, özellikleri vardır. Ama daha büyük takım oyuncusu olabilmesi için iki fırın ekmek yemesi gerekmektedir. Sahi, Sabri, son maçtan sonra grip mi oldu? Dersen ki, ne zamandır oynamıyordu, o da senin işindi, yorgun düştü. Hadi canım o Sabri her gün oynar, bunu da öğren...
Başka ne mi yazacağım? Galatasaray gibi müzesinde iki Avrupa kupası bulunan tek Türk takımını bu hale getirenler utansın: Bir de aslan spor medyam  yazıp de söylemez mi; “Henüz gruptan çıkma şansı bulunuyor” diye... Eh, o zaman yapacak pek bir şey de kalmıyor... Sadece Allah selamet versin demekle yetinelim.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi