İsmail Hakkı Akkiraz

İsmail Hakkı Akkiraz

MÜNAFIK

MÜNAFIK

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, İslâm’ı bir hayat nizâmı olarak gönderen, hesap gününün hâkimi, Allah (C.C)›a hamd ederim. Salât ve selâm, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’ya, âline ve sahabelerine olsun.

Günümüz İslâm coğrafyasında saadeti Müslümanlıkta gören şuurlu toplulukları tehdit eden şeylerin başında, münafık hareketler gelmektedir. Bu münafık hareketler, İslâm ile açıktan mücadele eden inkârcı ve müşrik hareketlere göre daha tehlikelidir. Tehlikelidir, çünkü bunlar, İslâm’ı engelleme mücadelesinde, yine İslâm’ı kullanmaktadırlar. Bu halleri sebebiyle fark edilmeleri daha zordur. Şuurlu Müslüman toplulukların, hak batıl mücadelesinde, kendilerini başarıya taşıyacak çalışmaların başında, İslam karşıtı bu münafık hareketleri topluma tanıtma çalışmaları gelir. Bu düşmanı topluma tanıtmak zannedildiği gibi öyle kolay bir mesele de değildir. Bu mücadele, ilim ve hikmetle, iyi bir planlama ve usulle yürütülmesi halinde netice verir. Bu düşmana karşı mücadele yürütenler her şeyden önce, İslâm’ı gerçekten bilmeleri ve tanımaları ilk şarttır. İkinci olarak da nifak ve münafık mefhumlarının bütün yönleriyle idrak edilmesi gerekir.

MÜNAFIK: Sözde ben Müslüman’ım diyor olmasına rağmen, gerçekte batıl bir davayı, köle düzenini ve hile rejimini yürütmek için İslâm’a karşı Müslümanlığını kullanan kimsedir diye tanımlanabilir. Bu kimseler, Müslümanım demiş olmalarına rağmen, inanç ve düşünce olarak batıl davaları, köle düzenini ve hile rejimini, İslâm’ın âdil düzenine tercih ederler ve bunlar nifak içindedirler ve gerçekten münafıktırlar. Münafıklık, inanç ve düşüncede olduğunda kalbin mânen hastalıklı olması anlamına gelir. Nifak ikidir. İtikatta nifak, amelde nifak 
İtikatta nifak: Müslüman bir toplumu birtakım gizli yollar ve entrikalarla içten yıkmak için, asıl niyetini ustaca gizleyip kalben inanmadığı halde Müslümanlara karşı kendisini inanmış gösteren kimsenin nifakıdır. Bu nifak, aynı zamanda toplumu haktan batıla döndürdüğü için siyasi bir nifaktır.
Ameli nifak: Müminim diyen kimsenin, yalan, emanete hıyanetlik, sözünde durmama, hile ve riya gibi halleri âmeli bir nifaktır. Bu nifak türü ise toplumu ahlâken çökertir ve ifsat eder. 
Nifak, kalpte, inançta olursa küfür; âmelde olursa fasıklıktır, suç ve günahtır.

KÂFİRLER VE MÜNAFIKLAR

Kur›ân insanları mümin, kâfir, müşrik ve münafık olmak üzere dört grupta toplar. Küfür, bütün inkâr çeşitlerini içine alan ve nifaka göre daha kapsamlı bir kavramdır. Nifak ise, genel anlamdaki bu küfrün en bayağı ve en iğrenç çeşitlerinden birisidir. Bu bakımdan her münafık, aynı zamanda inkârcıdır. Kâfirlerde bulunmadığı halde sadece münafıklara has bazı çirkin vasıflar vardır. Bunlar: Münafık, casus gibi kendini gizler ve insanları aldatmak ister. Kâfir ise her haliyle bellidir. Kâfir mert; münafık ise namerttir, kindardır, korkaktır ve kalleştir.

Kâfir, menfaati uğruna küfründen taviz vermez. Münafık ise çıkarı için kılıktan kılığa girer. 
Münafık, kâfirin aksine alaycıdır. 

Kur’ân’da münafıkların vasıfları daha çok belirtilmekte ve müminlere, onlardan şiddetle sakınmaları ve tedbirli olmaları emredilmektedir. Rabbimiz buyuruyor: AHZAB 1: “Ey Peygamber! Allah›tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır.”  
Müslümanlar için en tehlikeli olan grup münafıklardır. İslâm dâvâsına en büyük zararı onlar vermektedirler. Münafıklar, inkârcıların aksine, Müslümanlarla iç içe yaşadıkları, imanın nice olumlu tecellilerine yakinen şahit oldukları halde daima gel gitler içinde yaşamaları, Müslümanları Müslümanlıkla aldatmaları, onların ne kadar büyük bir ihanetin içinde olduklarını gösterir. Bunun için cezaları daha çetin ve ağırdır. Rabbimiz buyuruyor: NİSA 145: “Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.”

MÜNAFIKLIK ALAMETLERİ

Kur’ân bize münafıkları açık bir şekilde tanıtmaktadır. Zikredilen önemli özellikleri şunlardır.
1- Müslümanları aldatmaya çalışırlar: BAKARA 9: “Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah›ı ve müminleri aldatırlar. Hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.”
2- Kalplerinde hastalık vardır: BAKARA 10: «Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için acıklı bir azap vardır.» 

3- Fesatçıdırlar: Fesat, batıla yönelmek ve batılı, günahı, şerri, haramı topluma yaymaya çalışmaktır. BAKARA 11-12: “Kendilerine yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman ‹biz ancak ıslah edicileriz› derler. Gözünü aç, onlar muhakkak ki fesatçıların ta kendileridir. Fakat farkında değildirler.» 

4- İnananları küçümserler: Hakkın hâkim batılın zail olması, âdil bir düzenin, yeni bir saadet dünyasının kurulması için cihad edenleri küçük görürler. Örneğin siz % 1,5’sunuz, cürmünüz kadar konuşun derler.  BAKARA 13: “Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiğinde «Biz hiç, o sefih ve beyinsizlerin inandığı gibi iman eder miyiz!» derler. Biliniz ki, sefihler ve beyinsizler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler.”

5- İnananları alaya alırlar: BAKARA, 14:»Onlar müminlerle karşılaştıkları zaman ‹(biz de) iman ettik› derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile baş başa kaldıklarında ise: ‹biz sizinle beraberiz, biz onlarla sadece alay ediyoruz› derler.» 

6- Kâfirleri veli edinirler: NİSA 139: «Onlar, müminleri bırakıp da kâfirleri veli edinenlerdir. İzzeti (güç ve şerefi) onların yanında mı arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah›a aittir.» 

7- İman ile küfür arasında bocalarlar: NİSA 143:  “Onlar, iman ile küfür arasında bocalayan bir sürü kararsızlardır. Ne onlara (bağlanıyorlar), ne bunlara.» 

8- İslâm’ı, yalnız bir tarafından tutup, sadece bir yönüne itibar ederler: HAC 11: “İnsanlardan kimi, Allah›a (İslâm’ın yalnız bir tarafına bakıp) yalnız bir yönden kulluk eder… O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir. İşte bu, apaçık ziyanın ta kendisidir.”
9- İlahî ahkâmla değil, batılın ahkâmıyla iş görmek isterler: NİSA 60-61:  “Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tağut›a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tağut›un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Hâlbuki şeytan, onları büsbütün saptırmak istiyor. Onlara: Allah›ın indirdiğine (Kitab›a) ve Resul›e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.” Onlar İslâm birliğini değil, AB’yi tercih ederler.

10- Yalan yere yemin ederler ve insanları Allah yolundan çevirirler: MÜCADELE 16: “Onlar yeminlerini kalkan yapıp (bununla insanları) Allah›ın yolundan alıkoydular. Bu yüzden onlara küçük düşürücü bir azap vardır.» 

11- Cihaddan kaçarlar ve müminlere kin beslerler, 

12- Müminlerin iyiliğe uğramalarına üzülüp başlarına bir bela geldiğinde sevinirler, 

13- Kötü propaganda yaparlar, ellerine fırsat geçince Müslümanlara ihanet ederler ve gizli planlar yaparlar, müminlere iftira atarlar, 

14- Namaz konusunda üşengeç ve tembeldirler. Gösteriş yaparlar. Kâfirler hesabına casusluk yaparlar. Allah›tan kork denilince, tersini yaparlar. Kur›ân›ı yanlış yorumlarlar. Peygamber›in hükmüne râzı olmazlar. Zekât vermek istemezler.

15- Kötülüğü emredip, iyilikten men ederler: TEVBE 67: «Münafık erkekler de, münafık kadınlar da birbirinin (tamamlayıcı) parçasıdırlar (hepsi birbirine benzer). Onlar kötülüğü emrederler. İyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar…”

NİFAK VE MÜNAFIKLA MÜCADELE 

Müslüman bir toplumun, nifak ve münafık unsurlara karşı mücadele etmesi emredilmiştir.
Rabbimiz buyuruyor: TAHRİM 9: “Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür!” 

Peygamberimiz bizi uyarıyor: «Münafığa seyit, (efendi, sayın) demeyin. Çünkü o sizin efendiniz olursa aziz ve celil olan Rabbinizi gazaplandırmış olursunuz.» (Buhari) 

Bu unsurlarla mücadele etmenin en sağlam yolu MİLLİ GÖRÜŞ şuuruna sahip olmaktır vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Hakkı Akkiraz Arşivi