İflasa doğru adım adım..

İflasa doğru adım adım..

Perşembenin gelişi çarşambadan belli..
Sanki papatya falı..
Fenerbahçe’nin bugünkü durumuna bak, yarın ne olacağını anla..
Kahin, müneccim değiliz ama olay böyle gözüküyor.
Ligde kötü bir performans çizen Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’ne de Portekiz’de bozuk başlamıştı.. Derken, Dinamo Kiev maçı geldi çattı.. Ukrayna temsilcisi önünde alınacak bir galibiyet Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ndeki tur hedefini devam ettirecekti.. Ama heyhat!..
Fener yine döküldü.. Geçen sezon Avrupalı rakiplerini Kadıköy’de unufak eden Fenerbahçe, vasat bir takım hüviyetinde gördüğüm Dinamo Kiev önünde doğru dürüst bir gol pozisyonu üretemedi..
Tabii bunda Aragones’in payı var!.. İspanyol hocanın futbol bilgisini, hocalık kariyerini tartışacak değilim.. Ama hatalarını da gözü olan görüyor.. 0yuna Sivas maçındaki gibi Uğur Boral’la başlamama inadını kim nasıl açıklayabilir?.. Emre’den sol kulvar futbolcusu icad etmek Fener’e ne kazandırır?.. Maldonado isimli vasat altı bir topçuyu Deniz’e tercih etmek akıllı bir teknik adamın yapacağı iş midir?.. Falan filan..
Sözün özü şu; Aragones’e düşen, bu saatten sonra İberia Hava Yolları’ndan alınacak bir biletle en kestirmeden çekip gitmektir.. Zaten bu yaşta da iyice bir dinlenmek yakışır bu yaşlı İspanyola..
Bunu, kariyerini daha fazla çizdirmemek adına yapmalıdır.. Fenerbahçe’ye daha fazla zarar vermemek için yapmalıdır.. Gitsin Kanarya Adaları’ndaki köşkünde kafasını dinlesin!..
Adam İspanya’yı Avrupa şampiyonu yaptı, 2 gün sonra da Fener’in başına geldi..
Dil bilmez, kültürü tanımaz, futbolculara yabancı.. Kolay değil elbette..
Tabii iki takım arasında da oldukça fark var. İspanya’da yüz metreci Fernando Torres var, İspanya’da David Villa var, körük ciğerli Senna var, Puyol var, Cassillas var, Iniesta, Fabregas, Sergio Ramos, Xabi Alonso var, kısacası var oğlu var!.. Taraftarların her maçta Fener’i kurtarsın diye umut bağladığı Güiza bile o takımın yedeği..
Bir de Fenerbahçedekiler;
Bir sürü orta şekerli futbolcular.. Selçuk.. Maldonado.. Can.. Yasin.. İlhan.. Gürhan..
Neyi ne zaman yapacağı belli olmayan bir kaleci; Volkan!.. İşi artık şova döktüğüne inandığım Roberto Carlos.. Geçen senesini mumla aradığımız Gökhan Gönül.. Yaptığı lüzumsuz varyetelerle tribünlerin tepkisini çeken Emre.. Askerliği bahane ederek Fenerbahçe’den voltayı çeken ve işler düzelince daha sonra dönen ama bu defa da sakatlık bataklığına düşen ve bir türlü düzlemeyen Tümer.. Bir maç iyi üç maç kötü Kazım.. Adam gibi bir futbolcu olan fakat aşırı yüklemeler sonucu sakatlanan Semih.. Ve her maçı koparabilecek kapasiteye sahip olup ancak nedense bu sezon şu ana kadar hiç başarılı olamayan kaptan Alex!..
Bunları yazdım ki iki takımın mukayesesi otaya çıksın!.. Ondan sonra yukarıda saydığım olumsuz faktörler de işin içine eklenince “dede”nin şu anki durumu ortaya çıkıyor..
Müsabaka hakkında bir şeyler yazmaya gerek var mı, bilmiyorum!.. Doksan dakika tek atağı olmayan bir takımın nesi yazılır?..
Dinamo Kiev istediğini aldı..
Fener ise bir üst tur sevdasını hayli zora soktu..
Netice-i kelam;
Fenerbahçe, 2008-2009 sezonunda iflas bayrağını tam manasıyla çekmeden, teknik patronunu maalesef ve maatteessüf belirlemelidir..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi