Terör mücadelesi ve talihsiz açıklamalar!

Terör mücadelesi ve talihsiz açıklamalar!

Baskının ayrıntıları ortaya çıktıkça, soru işaretleri de çoğalıyor. Genelkurmay’ın yaptığı bilgilendirme toplantısında çatışmanın tam 8 saat sürdüğü, karakola giden yolların önceden mayınlandığı anlaşılıyor.

Bu, teröristlerin bölgede günlerce faaliyet göstermeleri demek.

Kullanılan ağır silahlar, teröristlerin sayısı , bölgeye gelinceye kadar alınan mesafe ise tam bir

İstihbarat körlüğüne işaret ediyor.Bu kadar insanı, bu kadar uzun süren faaliyetlerine rağmen görmemenin hiçbir makul izahı olamaz.

Belli ki baskın bir günde, hatta birkaç günde hazırlanmamış…Daha uzun bir çalışma, ve hazırlık devresinden sonra icra edilmiş.

Her orduda eksikler, yanlışlar,hatta ihmaller olabilir. Nihayet asker de insan.En disiplinli kurumlar bile zaman, zaman hata yapabiliyor.

Beni asıl rahatsız eden, genel kurmay ikinci başkanı Hasan Iğsız’ın Aktütün karakolu ile birlikte toplam beş karakolun yerinin değiştirileceğini söylerken bugüne kadar ki gecikme için ileri sürdüğü mazeretti.

Iğsız diyor ki, bu Karakolları taşımayı daha önce kararlaştırmıştık ama maddi imkanlarımız kifayet etmedi. Bütün bu işleri Jandarma genel komutanlığı kendi imkanlarıyla yapıyor. Bu sözün neresini düzeltelim, böyle hesapsız, böyle sorumsuz bir açıklama olabilir mi? Iğsız genelkurmay’ı sorumluluktan kurtarmak için Hükümeti ateşin içine atıyor.Adeta para verselerdi böyle olmazdı diyerek sorumluluğu hükümetin üzerine yıkıyor.

Bir ülke düşünün ki kaynaklarının büyük kısmını terör mücadelesine ayırıyor. Askeri cenahtan gelen tüm istek ve talepleri öncelikle yerine getiriyor, ama bir komutan bu gerçeğe rağmen 44 gencimize mal olan bir karakolun fiziki konumunun değiştirilmesindeki gecikmeyi başkalarının sırtına yıkabiliyor. Üstelik bu, sadece bu hükümete ait bir tavır değil, son yirmi yılın tüm hükümetleri askerlerin taleplerine öncelik verdiler. Bir dediklerini iki etmediler.Buna rağmen şekva etmek,askere ait bir zafiyeti başkalarına fatura etmek ahlaki bir davranış değil. O zaman sormazlar mı, Jitem’in ödeneğinden bu ülkenin, Cumhurbaşkanının, başbakanının, meclis başkanının aleyhine kitap yazsın diye yazar Ergün Poyraz’a ödeme yapmaya kaynak bulunabiliyor da, karakol yapmaya niçin bulunamıyor? Onu bunu karalasın diye ,Ergün Poyraz’a kitap yazdırmak, bu gencecik çocukların hayatından daha mı önemli? Ergenekon iddianamesi okunduğunda Jitem’in ülke müdafaası için ayrılan kaynakları nasıl çar-çur ettiği görülecektir. Bunlar çok yanlış, çok talihsiz beyanlar.

Terörle mücadele sadece askerin mücadelesi değildir.

Herkesin, hepimizin mücadelesidir. Askeri, polisi, siyasetçisi, halkıyla hep beraber yapılması gereken bir mücadeledir.Tepkilerden kurtulmak için topu hükümetin üzerine atmak terör mücadelesi için gerekli olan bu birlikteliği tehlikeye atar.Türk toplumu bir sürü yanlışa, bir sürü ihmale rağmen bu mücadele akamete uğramasın diye susmayı tercih ediyor. Tezkere denildi, tezkere çıktı.Uyduyla takip denildi, ABD ile uydu takibi ve anlık istihbarat anlaşması yapıldı.Bütün bu düzenlemelere rağmen daha hala terör can almaya devam ediyorsa, sorumluluğu ona buna yıkmak yerine herkesin şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekir..Bu işte bazı yanlışların olduğu ortada.Kimin ne kadar yanlış yaptığını tartışmak yerine, bu yanlışları bir an önce izale etmeye çalışmalıyız.. Yoksa bu acılar büyüyerek devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi