Bir taşla kaç kuş vurulur?

Bir taşla kaç kuş vurulur?

Bu kadar gerginliğe gerek yok.
PKK bir eylem yaptı, herkes birbirine düştü
Genelkurmay başkanı, Aktütün baskını ile ilgili ihmalleri gündeme getiren gazeteleri-PKK- yı başarılı göstermekle suçluyor. MHP genel başkanı Devlet Bahçeli, AKP’yi Barzani ile birlikte PKK’nın mihmandarlığını yapmakla itham ediyor. Başbakan, kendisini ve partisini hedef alan Bahçeli için benim muhatabım değil diyor. Bunlar son derece yanlış, son derece vahim açıklamalar.
Türk siyaseti, iki eylemle bu kadar sarsılmamalı.
Medya’nın görevi toplumu bilgilendirmektir. 17 askerimizin şehit edildiği bir terör olayında askeri bürokrasinin ağır ihmali varsa, kamuoyunu bilgilendirerek sorumluların hesap vermesini sağlamak asla PKK’yı yağlamak değildir. Bilakis bu yanlışların sona ermesi demek, PKK ile daha müessir, daha etkili mücadele demektir. Bugüne kadar asker’in güneydoğu’da yaptığı terör mücadelesi hiç sorgulanmadı. Genelkurmay’ın yaptığı her açıklama bir doğma gibi kabul edildi. Ancak eldeki geniş imkânlarla mukayese edilmeyecek kayıpların verilmesi,30 yıllık mücadele tecrübesinden gerekli derslerin çıkarılmamış olması, bazı soruları da beraberinde getiriyor. Kimse bu suallerin sorulmasını engelleyemez. Karakolunuzun birkaç yüz metre ötesinde bir avuç militan siper kazacak, mayın döşeyecek, katırlarla silah ve mühimmat taşıyacak, siz bunu film seyreder gibi seyredeceksiniz, ama engellemek için hiçbir şey yapmayacaksınız. Bağırıp çağırarak bu gerçeği değiştirebilir misiniz? Ortada 17 askerimize mal olmuş bir ihmal varken, yapılan haklı eleştirilere asker düşmanlığı yaftası yapıştırmak kimi tatmin eder? İnsanlar askerlerimizin ölmesini, sakat kalmasını istemiyor, daha iyi sevk ve idare edilmelerini istiyorlarsa, bundan gocunmamak gerekir. Keşke Başbuğ, askerimizin dökülen kanının hesabının- ihmali olanlardan sorulacağını söyleseydi. Bu kendisine de, temsil ettiği makama da itibar kazandırırdı. Eleştirenler içinde elbette fırsat bu fırsattır diyerek içindeki zehri dökmek isteyenler olabilir. Onlara bakarak genelleme yapmak ne kadar yanlışsa, böylesi bir ihmali görmezden gelmek de o kadar yanlıştır. Üstelik bu ilk değil. Dağlıca için yapılan benzer eleştirileri, aynı alınganlıkla karşılamak yerine, gereği yapılmış olsaydı, bugün Aktütün’ü belki de konuşmuyor olacaktık.

Diğer taraftan, MHP genel başkanı Bahçeli’nin ‘hainliği’ neredeyse sıradanlaştıran çıkışı da doğru değil. Muhalif bir partinin genel başkanı olarak, Başbakan’ı eleştirebilirsiniz. Siyaseten sert, çarpıcı bir üslup da kullanabilirsiniz. Ama bir Başbakan’ı ve koca bir iktidar partisini PKK ile Sevr zihniyeti ile özdeşleştirmek hangi insafa sığar? Eleştirinin bir sınırı, bir vicdanı olmaz mı? Bu sert tenkitlerin Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un Bahçeli’ye ziyaretinden 3 gün sonraya tesadüf etmesi de manidardır. Bahçeli bu sert konuşmayı bu ziyaretten aldığı ilhamlarla mı, yoksa AKP gurup başkan vekili Nihat Ergün’ün açıklamalarının tesiri ile mi yapmıştır şimdilik bilemiyoruz. Ama bu sert çıkışın böyle bir görüşmeden üç gün sonraya denk gelmesi, ister istemez kurcalanacaktır. Sanki Bahçeli’nin kulağına, hükümetle ilgili bazı şeyler üfürülmüş gibi. Öyle olmasa, tam da itidal ve sağduyuya ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde Bahçeli bu kadar sert bir açıklama yapmazdı. Siyaset adamlarının kumaşı kriz dönemlerinde belli olur. Danışmanları, Bahçeli’ye yüzünü, gözünü gererek, dövüşür gibi yaptığı konuşmaların toplumu ürküttüğünü, MHP ye hiçbir katma değer getirmediğini, en haklı tezleri bile haksız hale getirdiğini söylemelidir. Hainlik siyasi rekabet için kullanılan bir kavram olmamalıdır. Aynı şekilde Başbakan Erdoğan’ın Bahçeli için muhatabım değil şeklindeki tavrı da inciticidir. Başbakan herkesin muhatabıdır ve kimse için bu yaralayıcı üslubu kullanmaya hakkı yoktur. Bütün bu tartışmalar, bombalar Aktütün’e atıldı, parçaları Ankara’ya düştü diyenleri haklı çıkarıyor. Bir terör örgütünün bir taşla bu kadar kuş vurması utanç verici değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi