Kimine vefa... Kimine veda...

Kimine vefa... Kimine veda...

Liglerin sona ermesiyle futboldaki hareketlilik yön değiştirdi. Heyecan bu defa transfer gündeminin yoğunluğuyla devam ediyor…
Ligi çift kupayla kapatan şampiyon Beşiktaş, transferde şu ana kadar taraftarlarını pek sevindirmeyen bir görüntü verdi…
Birincisi, Mehmet Topuz’un Fener’e kaptırılması hadisesi...
İkincisi ise, Gökhan Zan gibi Türkiye’nin en önemli defans elemanlarının başında gelen bir futbolcunun Galatasaray’a gitmesi... Üstelik elini kolunu sallayarak!.. Ve de Beşiktaş’a bonservis ücreti noktasında kırk para kazandırmayarak!..
Aslında aynı duruma geçen yıl Fenerbahçe de Aurelio’nun transferiyle düşmüştü…
Sarı-Lacivertli ekip de Real Betis’le olan Aurelio alışverişinden on kuruş koyamamıştı kasasına…
Neyse!..
Kulüp başkanlarının ya da kulüp yöneticilerinin her biri Türkiyemizin mühim iş adamlarından!.. Hep merak ederim; herhangi bir futbolcudan transfer noktasında üç-beş kuruş kazanılamıyorsa, o kulübün yöneticileri acaba kendi işlerini de böyle mi yönetiyorlar?.. Kendi müesseselerinde de mi hilal-i ahmere çalışıyorlar?
Enteresan gerçekten!..
Tabii, Beşiktaşlılar için sevindirici işler de var... Beşiktaş’ta doğup büyüyen Nihat Kahveci’nin 7 yıllık aradan sonra yeniden Siyah-Beyazlı camiaya dönüş yapması...
Aferin Nihat’a!..
Profesyonelliğinin yanı sıra kendisinde emeği olan takımı es geçmeyerek ve de karakterli davranarak yuvasına döndü...
Benden yana takdireşayan bir hareket...
¥
Fenerbahçe hiç kuşkusuz aldıkları, gönderdikleri ve gündeme getirdikleriyle transfer pazarının yıldızı...
Mehmet Topuz... Bekir Özer... Sportif Direktör Aykut Kocaman... Önemli isimler... Ve de Aragones sıkıntısından kurtulur kurtulmaz takımın teslim edileceği Daum!.. Anlaşılıyor ki, Fener yönetimi bu defa işi sıkı tutmak istiyor... Geçen sezonki Josigo’lu, Maldonado’lu, İlhan’lı, Can’lı, Gürhan’lı, zayıf yedek kulübesine sahip olmak istemiyor…
¥
Galatasaray bana göre en önemli transferini Rijkaard’ı takımın başına monte ederek yaptı... İki de sürprizi oldu Sarı-Kırmızılıların...
İlki; yılların Hasan Şaş’ına kapıyı göstermeleri... Böyle mi olacaktı Hasan’ın sonu?... Hasan Şaş ki, Galatasaray forması altında 7 kupa kaldırmıştı... Agresif futbolcuydu... Sahada hırçınlaşırdı... Şöyleydi, böyleydi... Ama, verdiği fotoğraf itibariyle ölümüne Galatasaraylıydı... Galatasaray işte böyle bir Hasan’a güle güle dedi…
İkincisi; Ümit Karan gibi bir gol tilkisinin de Eskişehirspor’a transferi... Evet, Ümit de yıllarca Galatasaray’ı sırtlayanlardandı... Ancak futbolun acımasızlığı Ümit Karan olayında da ortaya çıktı...Türkiye’nin en mühim tek vuruş ustalarından olması bile Ümit’in Galatasaray’da barınmasına yetmedi.
¥
Nazar değmesin, Trabzonspor sonunda teknik direktörüne kavuştu... Zaccheroni dendi olmadı... Ericsson geliyordu gelmedi... Halilhodziç olacaktı patinaj yapt... Şenol Güneş’e gidildi olmadı... Sonunda kısmet nasip Belçikalı Hugo Bross’un oldu...
Bross ne yapar?.. Meçhul!.. Ersun Yanal ne yaptıysa Bross da onu yapar!..
Türkiye’ye ve Trabzon’a yabancılığından dolayı belki de Ersun’un fikstürdeki pozisyonunu da yakalayamaz!..
Dili, kültürü, çevreyi, futbolcuyu tanıma, öyle kolay mesele değil... Bunları aşacaksın, ayrıca kaliteli topçulara da sahip olacaksın, ondan sonra da başarıyı yakalayacaksın!..
Zor dostum zor!..
Ancak, imkânsız da deği...
Bekleyelim, görelim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi