EL HÜKMÜ LİLLÂH..

EL HÜKMÜ LİLLÂH..

Hüküm Allah’ındır!. Tasarruf O’nundur!. İnanan kişiye de “Amenna ve Saddakna” demek düşer!..
Ali Reis Topçu.. Beyefendi bir insan.. Sahavetli, kibar ve cana yakın.. Hepsinden de önemlisi iyi bir mü’min!..
24 Ekim günü acı bir haber aldım.. Eyüp Akbal, telefonda Ali Reis Topçu’nun oğlu Muhammed Faruk’un ağır bir trafik kazası geçirdiğini söylüyordu..
Muhammed Faruk.. Henüz 16’sında.. Hayatının baharında.. Baba, anne, kardeşler, herkes perişan!.. Ancak Takdir-i İlahi.. Elden ne gelir?..
Şişli Etfal Hastahanesine kaldırmışlar Muhammed Faruk’u!.. Babası şehir dışındaymış ve acı haberi alır almaz apar topar İstanbul’a dönüş yapmış ve Şişli Etfal’e koşmuş, ciğerparesinin yanına!..
Biz de haberi öğrenir öğrenmez Sadık Saruhan’la birlikte gittik hastaneye!.. Babayı, akrabaları, teselli etmek ve duada bulunmak, böyle günlerde dostların birinci derece vazifesi olmalı.. Baktık ki bizim gibi pek çok kişi aynı duygularla hastaneye akın etmişler ve Topçu ailesini teselli için gayret sarf ediyorlar.. O gece geçmiş olsun dileklerimizi sunduğumuzda, gözleri yaşlı ancak tevekkülü de elden bırakmayan bir şekilde, “dua et Sami abi” diyen Ali Reis kardeşimi unutmam mümkün değil..
Kurtulamadı Muhammed Faruk Topçu.. 5 günlük bir yoğun bakım mücadelesinden sonra Rahmet-i Rahmana kavuştu..
Evet, tarih; 29 Ekim 2009 Perşembe.. Bu defa da Ali Reis Beyin biricik yavrusunu son yolculuğuna uğurlamak için Fatih Camii Şerifi avlusundayız..
Fatih Camii.. Rahmetli dedemin sevinerek ve övünerek; “Elhamdülillah, 65 senedir bu caminin cemaatiyim” dediği (kendisinin cenazesi de bu camiden kaldırılmıştı) ve alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz(sav)’in methine mazhar olan Sultan Fatih’in bizlere miras bıraktığı ulu mabed!..
Avlusunda kimlerin cenaze namazları kılınmadı ki!.. Bir başka deyişle, ihtiyar Fatih Camii Alem-i Berzah’a kimleri göndermedi ki!..
Henüz 8 ay oldu rahmetli babamın cenaze namazını Fatih Camii’nde kılalı.. Rahmetli annem ise, 2 yıl önce yine kalabalıklar eşliğinde bu camiden son yolculuğuna çıkmıştı.. Rahmetli Sabahattin Zaim Hocamızı da 22 ay önce aynı caminin avlusundan kaldırmıştık!.. Mustafa Beyin(Karahasanoğlu), Nuri Beyin, Ali İhsan Beyin, rahmetli annelerini 4 yıl kadar önce yine buradan uğurlamıştık!.. Ve daha ne insanlar!.. Genç, yaşlı, kadın, erkek, profesör, subay, vali, kaymakam, esnaf, memur, işçi, aşçı, zengin, fakir, kimler geçmedi ki bu avludan!.. Kul olmamız hasebiyle kimse dünyadan kopmak istemiyor.. Günlük düşünceleri bırakın bir kenara, bir sene, beş sene, hatta on sene sonrasının angajmanını yapıyoruz.. Peki garantisi var mı?.. Allah izin vermezse, aldığımız nefesi iade etmeye gücümüz yeter mi?.. Kısacası; herkesin idealleri var, herkesin bir hesabı var.. Ama Halık-ı Zülcelal hesabı en doğru yapandır!.. Ve O’nun hesabı hiç şaşmaz!..
Evet, Ali Reis Topçu, yanında amca oğlu Dursun Topçu ve yakın akrabalarıyla birlikte rahmetli evlâdı Muhammed Faruk için taziyeleri kabul ederken ben de böyle duygular içindeydim..
Pek çok gönül dostu Ali Reis Topçu’yu bu hüzünlü gününde yalnız bırakmamıştı.. Akrabaları, komşuları, iş arkadaşları ve MÜSİAD’lı kardeşleri..
İkindi vakti geldiğinde ise, o “İlahi Parola”ya bir kere daha şahit olduk.. Güzel sesli müezzin, “Allahü Ekber-Allahü Ekber” diye haykırarak Mevla Teala’nın büyüklüğünü bir kere daha ilan ederken, “Hayya Alel Salah” diyerek de müminleri “namaza” çağırıyordu..
Fatih Camii’nde şu an tamirat var.. Cami içinin neredeyse yarısı namaz kılmaya müsait değil... İskelelerin altında ve tıklım tıklım bir vaziyette camiye girdik ve boş bulduğumuz yere iliştik..
Sünnet namazından sonra müezzin mahfelindeki kardeşim; “Habibi Hüda.. Şefi-i Ruz-i Ceza.. Melce-i Fukara.. Sultan’ul Enbiya.. Edib-i Kibriya.. Mazhar-ı Kabe Kavseyn Ev Edna, Eb-El Kasım Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz’in ruhi paki ıtırnaki Muhammediyelerine Salavati Şerife getirenlerin ahir-ü akıbetleri hayrola” diyerek, Muazzez Peygamberimize salavat getirirken, beni yıllar öncesine götürdü.. Bu anlam dolu ve ruhlara nüfuz eden salavatı, geçmişte, Çürüksulu Hafız Fahri, Hafız Mehmet Emin Kayan (Dağıstanlı), Hafız Kazım Bayram, Mehmet Beşli, Şerif Duman, Ahmet Aktaş, Münür Uysal ve Zekeriya Yıldız, nasıl da güzel okurlardı.. Şimdilerde ise nöbete Ali Rıza Şahin ve Bekir Büyükbaş devam ediyorlar..
Ardından müezzinlerin Pirleri de duadan nasiplendiler.. “Seyyid-ül Müezzinin Bilal-i Habeşi ve Abdullah İbni Ümmi Mektum Hazretlerinin (âmâ sahabe) aziz ruhları için” denilerek ruhi pakileri haberdar edildiler..
Ve son olarak caminin banisi olan Ulu Hünkar da unutulmayarak, “Sahibül Hayrad Vel Hasenad, Cennetmekan, Firdevs-i Aşiyan, Ebül Fethi Vel Megazi Sultan Muhammed Han Aleyhirrahmeti Vel Gufran Hazretlerinin ruhi için ve kâffe-i ehl-i imanın ervahı için, El Fatiha..” denildi.. Ve namaza geçildi..
Farz namazından sonra sıra Muhammed Faruk’un cenaze namazını kılmaya gelmişti.. Kalabalık bir cemaat eşliğinde o görev de ifa edildi.. Defin ise, Güngören Mezarlığında gerçekleşti..
Netice-i kelam; Muhammed Faruk yavrumuz, ömrünün baharında, anneciğine, babacığına, kardeşlerine ve de tüm sevdiklerine “elveda” diyerek, Alemlerin Rabbine doğru kanatlanıp uçtu..
Mevla Teala rahmet eylesin..
Mekanı cennet olsun..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi