ERGENEKON - JİTEM İLİŞKİSİ

ERGENEKON - JİTEM İLİŞKİSİ

Ergenekon ile ilgili ortaya çıkan her delil aynı adrese işaret ediyor;Jitem.
Veli Küçük Jitem’in kurucularından, olayların merkezinde bulunan isim.Albay Atilla Uğur, Albay Atilla Doğan ve daha bir çok isim, yolu Jitem’den geçenlerden.Hangi taşı kaldırsanız, hangi karanlık olayın üzerine gitseniz altında Jitem çıkıyor.
Jandarma uzun yıllar Jitem’in varlığını inkar etti.Jandarmaya bağlı böyle bir yapılanmanın olmadığını iddia etti. Ama ortaya öyle deliller, öyle bilgiler çıktı ki, Jitem’in varlığı Jandarmanın kabul veya reddiyle izah edilmekten çıktı.Bugün artık herkes böyle bir oluşumun varlığından adı kadar emin.Zaten yakalananlar da Jitem’in kurucusu olduklarını kabul ediyorlar.Bu saatten sonra Jitem’e yoktur demek,en azından Veli Küçük’e hakarettir.
Jandarma bünyesinde Jitem diye bir istihbarat örgütünün varlığı artık somut olarak ortaya çıktığına göre, bu yapılanmanın yıllarca niçin inkar edildiğinin sorgulanması gerekiyor.Yasalar içinde hizmet eden, illegal işlere karışmayan bir örgüt kendisini gizleme gereği duymaz.Gizlenmek, saklanmak,inkar etmek legal yapılanmaların tabiatında yoktur.Bu gizlenme,aydınlıktan kaçma psikolojisi bile başlı başına bir suçluluk kompleksinin işaretidir.
Hizbullah operasyonlarının yapıldığı dönemde bir Vali,”nasıl üstüne gidelim Jitem karargahında eğitiliyorlar” demişti.Tuncay Güney’in de Hizbullah-Jitem ilişkisine ışık tutan önemli beyanları var.Terörü önlemek için kurulmuş bir istihbarat servisi, PKK’ya karşı yeni bir terör örgütü inşa ederek güya PKK terörüyle mücadele ediyor.. O terör örgütü sırtını devlete yaslayarak hem onlarca masum vatandaşı katlediyor, hem İslam’la Terörü özdeşleştirmek isteyenlerin emellerine hizmet ediyor, istisnai olarak da PKK ile mücadele ediyor.Apo yakalanıncaya kadar bu örgüte yönelik tek bir ciddi operasyon yapılmıyor veya yapılamıyor.Ama siz tesadüfe bakın ki, Apo yakalanır yakalanmaz birileri artık ihtiyacımız kalmadı, Apo yakalandı, PKK bitti diye düşünmüş olacak ki,bir haftada örgütün bütün hücreleri deşifre ediliyor, örgüt lideri , (muhtemelen) konuşmasın diye öldürülüyor ve ceset dolu evler TV ekranlarından –işte Müslümanlık-denilerek teşhir ediliyor. Yani bir taşla birkaç kuş birden vuruluyor. Ama bu taşın yıllar sonra bir bumerang gibi dönüp, devletin, askerin kısacası Türkiye’nin itibarını vuracağı düşünülmüyor.
Ergenekon iddianamesi, delilleri ile birlikte, bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Ergenekon’un aslında Jitem’in bir türevi olduğu gibi bir sonuç çıkıyor ortaya.Sanki Jitem dal budak salmış,Ergenekon olarak meydana çıkmıştır.Yahut Jitem deşifre olunca böyle bir paravan yapılanma yoluna gidilmiştir. Elbette, TSK’nın kurumsal kimliği ile bu suç örgütünün hiçbir bağı yoktur.Ancak örgütün daha çok emekli ve muvazzaf askerlerden oluştuğu da bir hakikattir.
Şimdi, Cem Ersever’in en verimli döneminde niçin askerlikten istifa edip ayrıldığı daha iyi anlaşılıyor.Ersever, tanık olduklarının bir kısmını Soner Yalçın’a anlattıktan sonra esrarengiz bir şekilde öldürülüp,ortan kaldırılmıştı.Ersever’e ait kayıp olan bazı belgelerin Emekli albay Atilla Doğan’da ele geçirildiği iddia ediliyor.Eğer bu doğruysa, Ersever’in kim veya kimler tarafından öldürüldüğü de anlaşılacaktır.
Ergenekon-Jitem ilişkisinin açığa çıkarılması, güneydoğu’da meydana gelen kimi sansasyonel eylemlerin aydınlatılması,uyuşturucu ticaretiyle ilgili iddiaların açığa kavuşturulması ve terör örgütünün niçin kökünün kurutulamadığının anlaşılması bakımından fevkalade önemlidir.Onun için Türkiye, Ergenekon-Jitem ilişkisini mercek altına almalı, bu ilişki ışığında son yirmi yılın olaylarını bir defa daha gözden geçirmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi