M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Münafıklar, Şerirler, Şakiler, Gafiller, Aldanmışlar...

Münafıklar, Şerirler, Şakiler, Gafiller, Aldanmışlar...

(Bu yazımda isim vermeden, kimlik göstermeden kötü, şerir, fesatçı, münafık, hadîslere göre "Bizden olmayan" kimseleri tenkit ediyor, Müslümanları bunlara karşı uyanık olmaya, tuzaklarına düşmemeye çağırıyorum. Bu tenkitler anonimdir. Lütfen hiçbir namuslu, şerefli, temiz, şeffaf, sâlih, muttaki Müslüman üzerine almasın.)

1. Yalan münafıklık alâmetidir. (Hadîste bildiriliyor)

2. Verdiği sözü yerine getirmemek münâfıklık alâmetidir. (Hadiste)

3. Emanetleri ehline vermemek, emanete hıyanet etmek münafıklık alâmetidir. (Kaynak: Âyet ve Hadisler)

4. Halkı/Müslümanları aldatan bizden değildir. (Hadîs)

5.Haram gelir elde etmek, haram yemek, haramla zenginleşmek büyük günahtır. (Kaynak: Kur'ân, hadîs, icmâ-i ümmet)

6. Riba alıp vermek kesin ve büyük bir haramdır.Buna helâl diyen dinden çıkar. (Ribacılar Allah'a ve Resulüne savaş ilân etmişlerdir. (Kaynak: Kur'ân, Sünnet, İcmâ, Şeriat)

7.Lüks, israf, sefahat, aşırı tüketim, gösteriş, gurur, kibir, saçıp savurma haramdır. Kur'ân-ı Kerîm müsrifleri (saçıp savuranları) Şeytanın kardeşleri olarak ilan etmektedir. (Kaynak: Kur'ân, Sünnet ve İcmâ)

8.Yüce Allah ve Resûlü mü'minleri kâfirlerle dost olmaktan, onları velî (idareci) edinmekten, onlara güvenmekten men etmiştir. (Kur'ân, Sünnet)

9. İslâm'ın geçim konusundaki temel prensibi kanaat ve iktisattır. Buna riayet etmeyenler günahkârdır, müsriftir. Kur'ân'da "Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz...) buyuruluyor. Efendimiz kanaatle yaşamıştır, kanaati tavsiye etmiştir. (Kitap, Sünnet, İcmâ, bütün ahlâk kitaplarımız)

10. İslâm riyaset hırsını (başkan olmak ihtirasını) kötü görmüştür. Riyaset ateşten bir gömlektir. Riyasete tâlip olmak haramdır. Kendisi tâlip olmaz, matlup (istenen) olursa, ehliyeti yoksa kabul etmek yine haramdır. (Elmalı Tefsiri'nin Yunus suresindeki açıklamayı okuyunuz.)

11. Saray yavrusu müzeyyen meskenler, pahalı ve lüks yazlıklar, lüks binitler, lüks mobilya, lüks giyim kuşam, lüks hayat Müslümana yakışmaz. Bunlar fanî dünyanın oyuncaklarıdır. Gelip geçicidir. Lüks ve israf bir toplumu çökertir. (Din ahlâkı kitaplarında bu konuda Kur'ân'a ve Sünnete dayanılarak verilmiş hayli bilgi vardır.)

12. Müslümanlar sarsılmaz bir birlik teşkil etmelidir. Müslüman topluluğunun ismi Ümmettir. Bu ismi onlara Allah vermiştir. Müslümanların birliğini parçalayanlar haindir. Ümmet içinde çeşitlilikler, meşreb farklılıkları olabilir ama onların üzerinde mutlaka Ümmet ve Birlik olması gerekir. (Tefsir kitapları ve diğer muteber kaynaklar.)

13. Bütün Müslümanlar hukuk önünde eşittir. Hırsızlık ve diğer suçlarda eşitsizlik ve ayırım kabul edilemez. Bu konuda Peygamberimizin şu beyanı esas alınır: "Allah'a yemin ederim ki, kızım Fâtıma hırsızlık yapmış olsaydı, onun da elini kestirirdim."

14. Hadîste "Komşusu aç gecelerken, kendisi tok sabahlayan bizden değildir" buyrulmuştur. Halka, Müslümanlara acımayan, milyonlarca vatandaş sıkıntı içinde yaşarken kendileri Nemrud ve Firavun gibi lüks, israflı, sefih bir hayat sürenler, saçıp savuranlar, saçı bitmedik yetimlerin, fakir fukaranın haklarını yiyenler çok kötü insanlardır.

15. İslâm dini menfi kavmiyetçiliği yasaklamıştır. Hangi ırka mensup olurlarsa olsunlar mü'minler kardeştir. Üstünlük şu veya bu ırka mensup olmakla değil, takva ile olur. (Tefsir ve hadîs kitapları.)

16. İnsanların görmediği, bilmediği, delillerine sahip olmadığı kötülükleri Allah bilir. Bunları, insanların amellerini yazmakla vazifelendirilmiş melekler amel defterlerine yazar. Ahirette Büyük Mahkemede bunların hesabı sorulacaktır. (Bütün ilmihal ve akaid kitaplarında yazılıdır.)

17. Zekâtlar, Kur'ân'da kesin ve çok açık olarak belirtilmiş sekiz sınıf insana verilir. Bunların başında fakirler ve miskinler gelir. Zekâtlar tüzel kişilere (dernek, vakıf, cemaat vs.) verilmez, hakikî kişilere verilir. Bu husus bütün fıkıh kitaplarımızda bildirilmiştir.

18. Ümmetin başında bir İmam-ı Kebir, bir Emîrü'l-müminîn bulunması gereklidir. (Akaid ve diğer din kitaplarında yazılıdır.)

19. Riba ile, haram yollarla, rüşvetle, ihalelere fesat karıştırılarak, gayr-i meşru rantlarla, beytülmali hortumlayarak, saçı bitmedik yetimlerin haklarını yiyerek, Kur'ân ve Sünnetin yasakladığı yollarla, ahlâka aykırı olarak elde edilmiş bütün haram, kirli, kara, necis servetler ateştir. Sahiplerini dünyada ve ahirette rezil ü rüsvay eder, Ceheneme yuvarlar. (Bütün din kitaplarımızda bu konuda bilgiler, uyarılar bulunmaktadır.)

20. Resûlullah Efendimiz (Salat ve selam olsun O'na) eline para ve mal geçtiği zaman bunları dağıtırdı. "Uhud dağı kadar altınım olsa, borç ödemek için saklayacağım bir altın dışında hepsini tasadduk eder, dağıtırdım" buyurmuşlardır.Müslüman parayı put haline getirmez, Müslüman paraya ve servete tapmaz, Müslüman parayı dinin yerine koymaz. Böyle yapanlar münafık, şerir, şaki, cehennemlik kimselerdir.

21. Benliği (nefs-i emmâresi) Müslümanın en büyük düşmanıdır. Kur'ân'da "Kötülükle çok emr eden nefis" buyuruluyor. Her Müslüman nefs-i emâresi ile savaşmalıdır. Bu savaş Büyük Cihad'tır. Büyük Cİhad yapılmadan, küçük cihadda başarılı ve muzaffer olunmaz. (Din ve ahlâk kitaplarımız)

Yukarıda arz ettiğim 21 madde, her Müslümanın iyi bilmesi gereken konulardır. Bunlara dikkat edilmezse Cehenneme düşme tehlikesi vardır.Allah'ın ve Peygamberin buyrukları, Kur'ân ve Sünnet hükümleri, Şeriat kuralları, İslâm ahlâkının emir ve yasakları, bilgelerin tavsiye ve uyarıları hafife alınamaz. Alanlar ve yiyenler yanar.

12 Ayrı Konu

1. Ülkemizde trafik güvenliği yok. Sürücülerin de yok, yayaların da yok. Beş on vatandaş durakta otobüs bekliyor. Sarhoş veya sersem bir sürücü otosuyla bunların arasına dalıyor ve biçiyor. Ölüler, yaralılar... Dünyanın her ülkesinde trafik kazaları oluyor ama bizdekiler çok fazla. Niçin? Çünkü bu ülkede yıllar boyunca sürücü belgesi verilirken yolsuzluklar yapıldı, ehliyetsizlere ehliyet verildi. Şimdi cezasını milletçe çekiyoruz. Hiçbir suçları olmadığı halde ölenler, yaralananlar, sakat kalanlar, yetimler, dullar çekiyor.

2. Kürt liderler genellikle bilge kişiler değil. Bazıları, toplumsal barış ve uzlaşma, olumlu çareler ve çözümler aramak yerine fitne ve fesat çıkartıyor. Yakın tarihlere kadar Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı bölgelerde medrese hocalarının, tarikat şeyhlerinin büyük ağırlıkları, nüfuzları, tesirleri vardı. Onlar bilge kişilerdi. Geminin batırılmasını istemezlerdi. Yazık ki, bir yandan Ankara'nın laik rejimi, öte yandan PKK,hocaların ve şeyhlerin nüfuzunu kırdı. Herkesi suçlamam ama meydan büyük ölçüde Kürt arivistlere kaldı.

3. Resmî ideoloji diktatörlük rejimlerine mahsus bir şeydir. Gerçek cumhuriyette, gerçek demokraside resmî ideolojiye yer yoktur. Fertlerin ideolojileri olabilir ama devletin olamaz. Bugün dünyada resmî ideolojisi olan, bu ideoloji halka dayatılan bir tek demokrat rejim mevcut değildir. Bizde sonu ...izm ile biten resmî ideoloji var olduğu müddetçe cumhuriyete ve demokrasiye gölge düşecektir. Bakalım Türkiye bu resmî ideoloji boyunduruğundan kurtulabilecek mi?

4. Kokuşma notu, 10 üzerinden 4 olan bir ülkede cumhuriyet de, demokrasi de, hukuk da, devlet de, millet de, ülke de tehlikededir.

5. İngiltere'de 13 yaşındaki bir oğlanın 15 yaşındaki bir kızdan gayr-i meşru çocuğu oldu. Oğlan kızı, 12 yaşında iken hamile bırakmış. Müslümanlara, kızlarını ve oğullarını genç yaşta evlendiriyor diye çatan ve saldıranlar, İngiltere'deki rezalet konusunda hiç yorum yapmadılar. Sadece haber olarak verdiler.

6. Dinî bir cemaat, bütün Müslümanları ilgilendiren konularda faaliyetler yapıyor ve bu konuda kimse ile istişare etmiyor, kimseye haber ve hesap vermiyor. Bu muhteremler kendilerini lâ yüs'el mi görüyor? Mademki Müslümanların temsilcilerine danışmıyorlar, önceden haber vermiyorlar, kendi kafalarına göre hareket ediyorlar, onların yaptıkları Müslümanları bağlamaz. Bu kişiler İslâm'ı ve Ümmet'i kumaş, kendilerini makas mı sanıyor?

7. Çok büyük bir ilimizin müftüsüne: Vâizelerden ve kadın Kur'ân kursu hocalarından oluşan bir musiki heyeti kurmuşsunuz ve onlara koro halinde ilâhî okutturuyormuşsunuz. Bu gibi fantezilerin, bid'atlerin, günah işlerin yerine; şehirde beş vakitte doğru dürüst Ezan-ı Muhammedî okunması için tedbir alsanız daha iyi olmaz mı?

8. İstanbulluların her gün sabah akşam iki kere sormaları gereken soru: Yirmi milyon nüfuslu bu dev kente her gün tonlarca evcil domuz, yaban domuzu ve başka haram etler giriyor. Bir iki market dışında üzerine etiket koyarak alenen domuz eti satan yok Peki bunca domuz eti ne oluyor? Sığır ve dana eti oluyor ve halka yediriliyor. Müslümanlar uyumayın!..

9. Milyonlarca vatandaşın seyr ettiği bir TV programında p...venk denilmiş... Bazıları bunu yadırgıyor. Yadırganacak bir şey yok. Ahlâksızlığın, hayâsızlığın, iffetsizliğin, faziletsizliğin kol gezdiği bir ortamda böyle şeyleri tabiî karşılamak gerekir.

10. Kendi evinde oturan, ana baba ve küçük bir çocuktan oluşan bir aile ayda bin lira ile geçinebilir mi? Geçinebilir ama bir şartla: Kanaat ile... İsraf ile kesinlikle geçinemez. Kanaatin pabucunu dama atıp toplumu beyinsiz ve sefih bir israf toplumu haline getirenler bu ümmete en büyük kötülüğü etmişlerdir.

11. Dinî konuda bid'atler, sapıklıklar, bozukluklar, fitne ve fesatlar yayılıyor. Ehl-i Sünnet her geçen gün darbeler yiyor. Bu konuda Müslüman halkı uyarmak için harekete geçilmelidir. Yapılacak ilk iş, bir beyanname hazırlanması, buna en az 1000 icazetli din âliminin imza koyması, bunun gazetelerle ilan edilmesidir. Bu hizmeti muhlisen lillah (ihlâsla, parasız, ücretsiz) kim yapacak?

12. Yakın tarihimizde yüce İslâm dinine ve Ümmet-i merhumeye en büyük hıyaneti ve kötülüğü birtakım neo-haricî, aktivist, arivist İslâmcılar vermiştir. Bunlar başlangıçta kraldan ziyade kralcılık yapmış, önüne geleni şirk ve küfürle suçlamış, damgalamış, kırıp dökmüştür. Bidayette bozuk düzenin aleyhinde bulunan bu samimiyetsiz ve münafık sahte mücahidler, ellerine fırsat geçince bozuk ve kâfir dedikleri düzenin haram kemiklerine aç köpekler gibi saldırmış ve kara servet sahibi olmuşlardır. Bunlar dışlanmadıkça Müslümanların iki yakaları bir araya gelmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi