M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Deprem bombası

Deprem bombası

17 Ağustos 1999 büyük Marmara depreminden sonra sık aralıklarla deprem yazıları yazmıştım. Maksadım toplumu bilinçlendirmek, korkutmak ve olacağı haber verilen büyük İstanbul depremine karşı tedbirler almaya sevk etmekti. Bu yazılarım bazı kesimlerden tepki gördü. Huzurumuzu kaçırıyorsun, bu dehşet verici yazıları kes, öleceksek rahat ölelim gibi tenkitler yapıldı.

Haziran 2009'da İTÜ profesörlerinden deprem uzmanı Naci Görür ile yapılan bir röportajdan (Şebnem Özuzcan, BUGÜN) bazı parçaları dikkatinize sunuyorum.

Fay hattına yolculuk maceranız nasıl gerçekleşti?
2007'de Notülüs'le 1230 metreye 45 dakikada indik. Dibe indiğimizde ışıklar yandığında denizin tabanı ay gibi delik deşikti.

Dipte neler oluyor?
Fokur fokur kaynıyor. Fay o halde yani el bombasının pimi çekilmiş, her an patlamaya hazır. Uyuyan devi gördüm. İnanılmaz gaz çıkışları var, su çıkışları var. Bunlar depremden önce körfezde de vardı. O zaman da görmüştüm. Bu gazlar ve bu su depremin olduğu derinliklerden geliyor. Fay o derinlere iniyor. Kimsayal özelliklerinde ani değişiklikler olduğunda deprem geliyor demektir.

Hocam, İstanbul depremi ne zaman olacak?
İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bir araştırma yaptık. Bu da uluslararası dergilerde yayınlandı. 1999 yılından sonra "30 sene içinde İstanbul depremi gerçekleşecek" dedik. Şu anda o fay el bombası, el bombasının pimi çekildi. Her an patlayabilir. 2029'a kadar deprem olabilir. Yarın da olabilir, 1 hafta sonra da deprem olabilir. "2016'ya kadar bu deprem olup bitecek" diyen arkadaşlarımız da var.

Naci Bey bugün İstanbul'da büyük bir deprem olsa yarın gazetelerin manşetlerinde neler okuruz?
Bugün İstanbul'da büyük bir deprem olsa koskoca İstanbul mahşer gününe döner. Her yer ana baba günü olur. İnsanlar o gün gerçek mahşeri yaşar. Binlerce bina ya kökten yıkılır ya da çok ağır hasar görür. Binlerce insan ölür. On binlerce insan yaralanır, bunları taşıyacak hastanelerimiz olmaz. Yollar kapanır, herhangi bir yere gidemezsiniz. Göçük alanında çalışmalar çok zor olur. Belli bir saat geçtikten sonra göçükten canlı insan çıkarmak imkansızlaşır. İstanbul'da açlık, susuzluk ve hastalıklar olabildiğine yaygınlaşır. Ben o günü tasvir bile edemiyorum.

Ne dersiniz; İstanbul böyle bir depremle kıyametini mi yaşayacak?
Ne yazık ki, er ya da geç İstanbul bu kıyameti yaşayacaktır. Binlerce ev yıkılabilir.

Deprem gerçeği halka doğru yansıtılmıyor mu?
Bazı bilim adamları çeşitli gerekçelerle bu olayı hafifletmeye çalışıyorlar. Belirli bir yerden iş almak amacıyla. Devletin gazabından korkarak, halka hoş görünmek için bunu yapıyorlar. Halka yazık ediyorlar. Galileo kellesi gidecek diye "Dünya düzdür" demedi. Ben de" Bir bilim adamıyım, kellemi uçursalar doğruyu söyleyeceğim" diyorum.

Biri çıkıp diyor ki, "Marmara'da tsunami olmaz." Bunu kendi mantalitesine göre söylüyor. "Marmara küçük olduğuna göre de tsunami olmaz" diyor. Böyle bir mantıksızlık olamaz? İstanbul'da bugüne kadar 60'ın üzerinde tsunami olduğu bilimsel olarak saptandı. 1999'da bile tsunami oldu, 2 metrenin üstünde. "Tsunami olmaz" diyenler doğru söylemiyor. Tarihte bile Marmara sularının, surları aştığı söyleniyor. Size nerelerde olacağını da söyleyeyim. Marmara kıta yamacının kuzey şeridinde tsunami olabilir. Tekirdağ Çukurluğu'nun kuzeyi, Orta Marmara Çukurluğu'nun kuzeyi ve Çınarcık çukurluğunun Kuzeyi ve Tekirdağ Çukurluğu'nun güneyi... Ayrıca, Körfez de tehlike altında.

Tsunami'de dalga boyu 5- 10 metre arasında olabilir. Ya da daha uzun. Bulunduğun yerden gelişine göre değişir. Depremden sonra dakikalar içerisinde dalgalar kıyıya ulaşır. Tsunami dalgası bir yerden gelip de Boğaz'a giriyorsa, dalgayı daha da hızlandırır. Dalgadan kaçmak için tepelere doğru kaçalım. Ya da binanın tepelerine çıkalım. Yüksekliği seni altına almıyorsa kurtulursun. Yükseklere çıkmak lazım. Denizaltı gözlem istasyonların olursa önceden haber verilir. Halk kaçabilir, tsunamiden korunabilir. Bir de sahilde doldurdukları alanlar var ya, onların faydası da var, zararı da. O da ayrı bir konu...

Yetkililer insanlar göçük altına girmeden neler yapılır noktasında hummalı bir faaliyet göstermiyorlar. Binaları olabildiğince hızlı ve etkili bir şekilde gözden geçirip, onları tümüyle göçmeyecek, insanları öldürmeyecek hale getirmenin yollarını bulmalı... Bakın hasar görmemelerini sağlamalılar demiyorum, bırakın depremde binalar hasar görsün. Zaten hasar görmemeleri mümkün değil. Ama tümüyle bu binalar göçüp, insanların içinden sağ çıkmalarını engellemesin, önemli olan bu. Bunun için binaları elden geçirmek, kuvvetlendirmek lazım. Doktorlar ve helikopterler nerede bulunsun. Elektrik trafo ve su hatları bir an önce nasıl devre dışı bırakılsın. "Konu hakkında bir şeyler yapın" diyorum, ama olmuyor.

Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultanahmet Cami, Fatih Camii tarihteki depremlerde büyük zarar gördü. Bugünkü şartlarda büyük hasar görme ihtimalleri çok fazla. Ülkemizin deprem tarihinde 1509 İstanbul Depremi Bolu'dan Edirne'ye kadar kendini hissettirdi. Depremde şehir halkının yaklaşık yüzde 10'u ya öldü ya da yaralandı. 109 cami ve 1070 ev yıkıldı, surlar zarar gördü, Ayasofya Camii'nin minaresi yıkıldı. 2. Bayezıd'ın Topkapı Sarayı'ndaki yatak odası da depremden sonra çöktü, ancak padişah bir saat önce odadan ayrıldığı için ona bir şey olmadı. Yoksa 2. Bayezıd depremde ölecekti. Günlerce Topkapı Sarayı'nın bahçesine kurdurduğu çadırda yattı.

İstanbul'a giriş vizeyle olsun

Depremden daha fazla etkilenmemek için Osmanlı'nın yaptığı gibi İstanbul'a gelmeyi vizeye bağlayalım. Hükümet İstanbul'a giriş yapmak isteyen herkesten tek tek vize istesin. Bunu da göz göre göre cinayet işlemek istemiyorum diyerek yapsınlar. Böylece depremde ölenlerin sayısı azalır. Japon Başkonsolos Yardımcısı 8 ay önce beni ziyaret etti. Bana "Size yalvarıyorum, halkınızı uyarın, İstanbul'da büyük bir deprem olacak" dedi.

İstanbul için çanlar çalıyor... Dev İstanbul büyük depremi bekliyor... Sorumlular gaflet içinde... Halka tehlikenin büyüklüğü haber verilmiyor... Rantçılar rant peşinde, eyyamcılar zevklerinde...

Sayın Profesör Naci Görür, binlerce bina yıkılacak demiş... Bendeniz on binlerce, hattâ yüz bin bina yıkılabilir diyorum... Bazı binalar yassıkadayıf gibi olacak. Konya'da durup dururken yıkılan Zümrüt apartmanını hatırlıyor musunuz? Bir tek binada yüzden fazla vatandaş can vermişti.

İstanbul binalarının yüzde 85'i kaçak. Nice binlerce binaya kaçak katlar ilave edilmiş. Çürük çarık binalar... Entipüften binalar... Rant binaları, rüşvet binaları, imar affı binaları, oy satın alma binaları, tabut binalar...

Marmara'da tsunami olmaz diyorlar. 1509 büyük zelzelesinde dev gibi dalgalar sahildeki surları aşıp mahalleleri yıkmış boğmuş. Tarih de mi okumuyorlar?

İstanbul'da bir ara ucuz olsun diye çok katlı binalar deniz kumlu beton ile yapılmıştı. Cinayet!..

Hesapsız kitapsız kaçak binalar. Rezalet.

Rant için, gelir için, zenginleşmek için çıldıran toplum.

1999'dan bu yana tam on sene boşa geçirildi. Bu on sene içinde binlerce bina güçlendirilebilirdi. Depremde çatlasalar, oturulmaz hale gelseler, sağa sola yatsalar bile içlerindeki insanlar ölüme mahkum olmazlardı.

İlgililer, bilgililer, sorumlular vazifelerini yapmadılar. On sene ziyan edildi.

Uzman profesör "Deprem bombasının pimi çekildi..." diyor. Yarın da olabilir, birkaç sene sonra da...

Japonya'da da deprem oluyor. Orada devlet depreme dayanıklı binalar yaptırıyor. Kayıpları en aza indirmek için bütün tedbirleri alıyor.

Bizde öyle mi?

Geçen büyük depremden sonra "Bu Allah'ın gazabıdır" diye yazdığı için bir gazete sahibi hapse mahkum edilmiş ve zindana atılmıştı.

Denizin altındaki faydan gazlar fışkırıyormuş... Yer gök haber veriyor, bakan yok, gören yok, dinleyen yok, tedbir alan yok...

Başkan Obama bir vuruşta sineği öldürüvermiş... Hah hah hah... Kah kah kah...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi