M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Evliyaullahı tekfir edenler

Evliyaullahı tekfir edenler

Vehhabî meşrebli ve mezhebli bazı kardeşlerimiz, tasavvuf ve tarikat evliyasına çok ağır ve galiz şekilde dil uzatmakta, hakaret etmektedir. Bu gibi kimseler, mutasavvıfların çok hürmet ettiği büyüklere müşrik ve kâfir demekten çekinmiyor. Bu yaptıkları hikmete, iman kardeşliğine, adalete, insafa, terbiye-i İslâmiyeye aykırıdır. Böyle sözler Ümmet-i Muhammed arasındaki barışı ve uzlaşmayı berhava eder, kardeşler arasında kin ve düşmanlık tohumları eker.

Bazı gerçekleri tekrarlamakta yarar görüyorum:

1. Muhyiddin 'Arabî hazretleri hâtemü'l-evliyadır. Onun en büyük eseri olan Fütuhat-ı Mekkiye'yi avamın okumasına icazet verilmemiştir. Sadece vesâyâ (dinî öğütler) kısmını herkes okuyabilir. Kitaplarındaki bazı şazz, esrarlı, anlaşılması zor cümleler dolayısıyla bu zatı tekfir etmek büyük bir insafsızlıktır. O Hazret kesinlikle bazılarının sandığı gibi panteist değildir. Merhum İsmail Fennî Ertuğrul "Muhyiddin Arabî ve Vahdet-i Vücud" adlı eserinde ona yöneltilen tenkitlere cevap vermektedir. Binlerce din alimi, fakih, müftü, müfessir, muhaddis, bilge kişi Muhyiddin Arabî'yi baş tacı etmiştir. İbn Teymiye'nin onun hakkında "O Şeyh-i Ekber değil, Şeyh-i Efkerdir" (En kâfir şeyhtir) demesi onun kadrini alçaltmaz. Lütfen nezih, edib, terbiyeli, insaflı, ölçülü, mutedil, düzgün Müslümanlar olalım.

2. Mevlana Celalüddin Rûmî hazretleri de bir İslâm büyüğüdür. Mesnevî'de bazı şathiyat olabilir. Bunlar onun kadrini alçaltmaz. Mevlana'nın Moğol casusu olduğu iddiaları gülünçtür. O, Moğolların casusu değil veliyyinimetidir, çünkü hidayetlerine vesile olmuştur. Mevlana kendi lisanıyla "Kur'ân'ın bendesidir". Bir kısım kardeşlerimiz lütfen terbiyeli, insaflı, ölçülü olsunlar. Sokak serserisi ağzıyla, Mevlana gibi ilim, irfan, hikmet güneşlerine saldırmasınlar. Kendileri kaybeder.

3. Abdülkadir Geylanî hazretleri gavs ve kutubtur. Gunyetu't-Tâlibîn kitabını açınız, Şeriata aykırı bir tek söz bulamazsınız. O ilim, irfan, hikmet, fazilet hazinesidir. Allah'ın velilerine saldıranların sonları iyi olmaz. Milyonlarca muvahhid ve sâlih Müslümanın çok sevdiği, mürşid-i kâmil olarak kabul ettiği böyle bir büyüğe hakaret eden kimse ne kadar nasipsiz ve beyinsiz bir kimsedir.

4. İmamı Rabbanî hazretleri büyük bir velî, büyük bir mürşid, büyük bir müceddiddir. Ömrü boyunca Kur'ân'a, Sünnet'e, Şeriat-ı Ahmediyyeye hizmet etmiştir. Zalimleri tenkit etmiş, zindana atılmış, nice çileler çekmiştir. Bu zat bütün mü'minlerin velinimetidir.

5. İmamı Gazalî hazretleri Hüccetülislâm ve Zeynüddin'dir. Hem fakihtir, hem velidir. İlim ve irfan semasının güneşlerindendir. Öleli bin yıla yaklaşıyor, eserleriyle hâlâ hizmet ediyor. İmana, Kur'ân'a, İslâm'a, Sünnet'e, Şeriat'a, ahlaka hizmet ediyor. O bir hidayet güneşidir. Ona dil uzatan ne kadar nasipsiz bir kimsedir.

Evet bütün ulemamız, bütün tasavvuf büyüklerimiz hürmete layık kimselerdir.

Şeriata mutabık olmak şartıyla tasavvuf haktır.

Tasavvuf ve tarikat evliyası mübarek kimselerdir.

Çok aşırı giden, ağızlarını bozan, tekfir eden Selefîlerin ve Vehhabîlerin tuzaklarına düşmeyelim.

Tasavvuf ve tarikat evliyası şeytan evliyasıdır diyorlar. Bu söz büyük bir hezeyandır, söyleyeni küfre götürmesinden korkulur.

Anadolu coğrafyasında yaşayan Müslümanların büyük velinimetlerinden biri de Türkistanlı Ahmed Yesevî hazretleridir.

Gerçek evliyaullahın ruhaniyetleri üzerimize sâyeban olsun...

(Bazı Vehhabî ve Selefî kardeşlerimizden ricamız: Lütfen mutedil, insaflı, ölçülü ve terbiyeli olsunlar. Bağlısı bulundukları meslek, meşreb ve mezheb hak değildir, orta yol değildir. İmam kabul ettikleri Muhammed ibn Abdilvehhab'a kendi kardeşi Süleyman "Es-Savaikü'l-İlahiyye fir-Red 'ale'l-Vehhabiyye" adıyla bir reddiye kaleme almıştır. Biz Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları Muhammed ibn Abdilvehhab'ı imam kabul etmeyiz. Kardeşine kulak veririz. Çünkü o, Ehl-i Sünnet caddesinde yürüyen insaflı bir alimdir. Ey Vehhabîler aşırı öfkeye kapılmayınız. Soğukkanlı ve edebli olunuz, mütehevvirane ve gerekçesiz şekilde kendinizi kaybederek sövüp saymayınız. Mü'minleri küfür ve şirkle suçlamayınız. Mü'mini tekfir edenin kendisi kâfir olur bunu hiç unutmayınız. Selam bütün mü'minlerin üzerine olsun...)

PEYGAMBER'E İTAAT ETMEK
Allah katında tek hak din olan İslâm'ın temel kurallarından biri de Peygambere biat ve itaat etmek, onu en güzel örnek ve model olarak görmek, onun Sünnetine uymaktır.

Bu kuralın gerekçelerini sayıyorum:

1. Kur'ân'da "Allah'a, Resûlüne ve SİZDEN OLAN emir sahiplerine itaat ediniz" mealinde ayet vardır. Büyük müfessirler, Peygamberimizin vekilleri, vârisleri, halifeleri durumunda olan gerçek ulemanın da emîr sahipleri olduğunu beyan buyurmuşlardır.

2. Yine Allah'ın kitabında "Peygamber size ne getirdiyse alınız" buyrulmuştur.

3. Peygamberimizin Sünneti ve hadîsleri olmasa, iki rekat namazı bile ayrıntılarıyla doğru dürüst kılamayız. Çünkü Kur'ân-ı Azimüşşan'da namaz icmâlen emr olunmuş, bütün kuralları ve incelikleri bildirilmemiş; Peygamberimiz "Beni nasıl namaz kılıyor görürseniz siz de öyle kılınız" diyerek bu en temel ibadetin nasıl eda olunacağını anlatmış, Ümmetini aydınlatmıştır.

4. Yüce İslâm dininin hüküm ve bilgilerinin dört ana kaynağı vardır: Kur'ân, Sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyas-ı fukaha. Buna Edille-i Erbaa (Dört delil) denir. Din kaynağı olarak sadece Kitabullah'ı kabul eden, Sünneti inkar edenler bid'at ehlidir. 19'uncu asırda Hindistan'da Kur'âniyyûn adı verilen böyle bozuk bir fırka zuhur etmiştir. Zamanımızda Türkiye'de de bu bid'atçiler vardır.

5. Vehhabîler kıyas-ı fukahayı inkar ve red ederler. Böylelikle bid'ate düşmüş olurlar.

6. Bilmeyenlerin, din konusunda cahil olanların gerçek din alimlerini taklid etmeleri de çok faydalı, çok lüzumlu, hattâ zarurî bir din kuralıdır. Cahiller alimleri taklid etmezlerse, elbette şaşırır, ayakları kayar. Taklidi red ve inkar etmek bid'attir.

7. Sevgili Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti de bir tür vahiydir, ilahî ilhamdır.Kur'ân'da Resulullah için "O kendinden, hevasıyla konuşmaz" buyuruluyor. Bu konu Ehl-i Sünnet'in usûl-i fıkıh kitaplarında güzelce anlatılır.

8. Peygamberimizin bize sahih şekilde ulaşmış bütün hadîs-i şeriflerinde; emirlerinde, yasaklarında, öğütlerinde nice hikmetler, faydalar bulunmaktadır. Bunların bazısını aklımız, kültürümüz, fehmimiz, birikimimiz sarih şekilde anlamaya kafi gelmese de hepsini bütün olarak kabul etmemiz gerekir.

9. "Biz sadece Kur'ân'ı kabul ederiz.Sünneti kabul etmeyiz" diyenler metot olarak yanlış yoldadır. Böyle bir düşünce bizzat Kur'ân'a aykırıdır.

10. Peygamberimiz sağ el ile yemeyi ve içmeyi emir buyurmuşlar, sol eliyle yiyip içmeyi yasaklamışlar, kötü görmüşlerdir. Sahih-i Buharî'de, Sahih-i Müslim'de, İmamı Mâlik'in Muvatta'ında, Ebû Dâvud'ta, Tirmizî'de geçen bir hadîsin meali şöyledir:

Ömer ibn Ebi Seleme radiyallahu anh şöyle rivayet ediyor: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin terbiyesinde bir çocuktum. Yemek yerken Resulullah bana şöyle buyurdu: 'Çocuk!.. Besmele çek, sağ elinle ye, önünden ye...' Ben de bundan sonra hep böyle yedim.

Peygamberimiz bir kimseye sağ eliyle yemesini emir ve tavsiye buyurmuş, o kişi, gurur ve kibrinden dolayı yiyemiyorum diye karşılık vermiş, Efendimiz ona beddua etmiş ve eli çolak olmuştur. Bu hadîs de muteber kitaplarımızda yazılıdır.

Evet, biz mü'minler din ve dünya işerinde Resulullah efendimizi örnek almakla, onun bütün emir, yasak ve öğütlerine uymakla yükümlüyüz.

Bir Müslüman solak da olsa, Peygamberimizin öğüt ve uyarısı mucebince sağ eliyle yemeli ve içmelidir. Sağlak olanlar nasıl sol elleriyle (isterlerse) yiyip içebiliyorlarsa, o da sağ eliyle bunları yapabilir.

Sol eliyle yiyip içmek mekruhtur. Bunu, Peygambere isyan için yapıyorsa maazallah haram olur. Ben Sünnet münnet tanımam diyorsa küfre kadar gidebilir. Gerçek din alimlerine, fukahaya, gerçek müftülere sorunuz.

Bendeniz, Peygambere muhalefet ve isyan niyetiyle sol eliyle yiyip içen fâsık kişinin ardında namaz kılmam.

NİÇİN CEVAP VERMİYORUM?
Zaman zaman aleyhimde yazılar yayınlanıyor. Matbuatı ve medyayı takip etmediğim için bunları okuyamıyorum. Bazen haber veriyorlar "Filan gazetede aleyhinde yazı çıktı, oku" diyorlar. Çoğunu merak edip de okumuyorum.

1. Aleyhimde tenkitler doğru ise bunları kabul etmek gerek.

2. İftira ediliyorsa, zaruret olmadıkça cevap vermem.

3. Saçma sapan, seviyesiz, bayağı şeylerse cevap vermek tenezzül olur.

4. Bir Müslüman veya eski bir dost tenkit veya iftira ediyorsa, cevap vermemem çok uygun olur. Çünkü cevap verirsem polemik çıkacak; dedikodu ve çekişme hastaları zevk ve heyecanla bunları okuyacaklardır. Doğrusu böylelerini memnun etmek istemem.

5. Bazı solcu ve radikal Müslümanlar komünist ağzıyla Kanlı Pazar hikayelerinden bahs edip duruyor. Geçmiş hadiseleri, cereyan ettikleri zamanın siyasî, sosyal, kültürel konteksti içinde değerlendirmek gerekir. Kanlı Pazar hadisesini benim planladığım iddiası yalandır, iftiradır, hezeyandır. Benim bilgim ve yönlendirmem dışında cereyan etmiştir. Türkiye'de kızıl ve rezil bir rejim kurmak isteyenlerin yürümeye hakları var da, böyle bir rejimi istemeyen Müslümanların yürümeye hakları yok mudur?

Mütevazı bir Müslümanım. Gücüm, ağırlığım ve etkim çok azdır. Ateş olsam düştüğüm yeri yakabilirim. Şahsî fikir ve görüşlerimde yanılabilirim. Yanılabilirim ama para ve menfaat karşılığında yanılmam. Hasbî, garazsız, ivazsız yanılabilirim.

Tekrar ediyorum: Kemiklerindeki iliklere kadar dedikoduculuk sinmiş olanları sevindirmemek için nice tenkide ve iftiraya cevap vermiyorum. Zaruret olursa çok kısa, çok özlü cevap veririm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi