M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Yazılarımı Çarpıtmasınlar

Yazılarımı Çarpıtmasınlar

Kullandığım Türkçe çok açık ve seçiktir. Bugün artık hiç kullanılmayan veya az kullanılan Osmanlıca kelime ve tabirleri yazdığımda genellikle parantez içinde mânâlarını da veririm.

Tekrar tekrar açıklamak isterim:

1. Kimseye kâfir demek hakkına sahip değilim.

2. Vehhabîler, kendileri gibi inanmayanlara kolayca müşrik ve kâfir damgasını basıyorlar.Bunu tenkit ediyorum.

3. Akaid ilminde şöyle bir kural vardır: Mü'mini tekfir edenin kendisi kâfir olur.

4. Vehhabîler tarikat evliyası için "Onlar şeytan evliyasıdır" diyorlar.

5. Ehl-i Sünnet, Yüce Allah'a noksan sıfatlar verilmesini asla kabul etmez ve bunu küfür olarak görür.

6. Tasavvufu ve tarikatları bütün olarak İslâm dışı görmek, reddetmek, şirk ve küfürle suçlamak çok vahim, çok korkunç bir iddiadır. Ülkemizde milyonlarca tasavvuf ve tarikat taraftarı, bunların muhibbi Müslüman vardır. Bunlar Tevhid ve Kıble ehlidir. Bunlar namazı kılarlar, oruç tutarlar, zekât verir, hacca giderler. Bu muvahhid Müslümanları müşrik ilan etmek vicdansızlık ve adaletsizlik olmaz mı?

7. İbn Teymiye'nin elbette geniş ilmi vardır ama ilmi kadar aklı, dengesi, adaleti, insafı yoktur.O gulüvve (aşırılığa) sapmış bir kimsedir. Bunu ben söylemiyorum. Büyük İslâm âlimleri söylüyor. Onun kitaplarını icazetli ulemâ ve fukahadan başkaları okumamalıdır. Kuvvetli din tahsili, kültürü, icazeti yoksa okuyanın aklı karışabilir, ayağı kayabilir. Nitekim...

8. Vaktim yok, yetişemiyorum. İbn Teymiye'yi tenkit eden büyük imamların, büyük ulemânın, büyük fukahanın listesini çıkartıp yayınlayacağım.

9. Muhyiddin Arabî'yi bir bütün olarak ele almak gerekir. Büyük ulemâdan, büyük fukahadan onu seven, beğenen, takdir eden, savunan sayısız zevat vardır. Bunların da listesini çıkartıp yayınlamam gerekiyor. İbnTeymiye ve taraftarları ona Şeyhi Ekfer (en kâfir şeyh) diyor. Öbür tarafta Ehl-i Tevhid ve Ehl-i Kıble ulemâsından bir cemm-i gafir (çok büyük bir topluluk) ona Şeyh-i Ekber (en büyük şeyh) diyor. Onu savunan çok sayıda ilmî ve ciddî eser yazılmıştır. Şeyh-i Ekber olduğunu kabul etmeyebilirsiniz ama Şeyh-i Ekfer demeye hakkınız var mıdır? O, gerçekten Şeyh-i Ekber ise o gerçekten mü'min ise ona Şeyh-i Ekfer diyenler kâfir olmazlar mı? Sizleri uyardığım için niçin bana öfkeyle saldırıyorsunuz?

Maalesef Vehhabî, Selefî, İbnTeymiyeci kardeşlerimizin bir kısmında insaf ve adalet yok.

Söylemediğim sözleri bana söyletiyorlar.

Yazılarımdan ve cümlelerimden başka mânâlar çıkartıyorlar.

Ben bir Ehl-i Sünnet Müslümanıyım.

Ben tasavvufa ve tarikata taraftar bir Müslümanım.

Şirkten, küfürden, putlardan nefret ederim.

Bendeki Vehhabî aleyhtarlığı bana mahsus (özel) bir şey değildir. Ehl-i Sünnet ulemâsı, fukahası, müfessirleri, muhaddisleri, tarihçileri onları tenkit konusunda binlerce kitap yazmıştır.

Teymiyeciler Teymiyeciliği, Vehhabîler Vehhabîliği, Selefîler Selefîliği yayacaklar, savunacaklar; biz Sünnîler ise susacağız, baş eğeceğiz, yolumuzu savunmayacağız. Olur mu böyle şey?

Asıl tekfir edenler, şirkle suçlayanlar onlardır.

Peygamberimizin, Ümmet arasında anlaşmazlık çıktığı zaman geniş ve büyük dairede olmayı öğütleyen ve emreden nice hadîsleri bulunmaktadır. Bunların meallerini de topluca yayınlayacağım inşaallah.

Kaç kere yazdım, yazılarımdan hoşlanmayanlar okumasınlar. BenEhl-i Sünnet kardeşlerim için yazıyorum.

Yazılarımı çarpıtanlara, söylemediğim sözleri söylemişim gibi gösterenlere teessüf ediyor, onlara hakkımı helâl etmiyorum.

TASAVVUF SIRLARI

PEYGAMBER (Sallallahu aleyhi ve sellem) Allah'ın kendisine vahy ettiği Kitab'ın tamamını, bir harf, bir ayet bile saklamadan insanlığa tebliğ etti. Ölümünden kısa bir müddet önce Veda Hutbesi ile vasiyetini yaptı. Yüce İslâm dini kâmil dindir. Onda eksiklik yoktur, tahrif yoktur.

Resulullah Efendimiz bir takım özel sırları herkese söylememiştir. Kimlerin münafık olduğunu biliyordu ama bunu açıklamamıştır. Ashabından Huzeyfe el-Yeman (radiyallahu anh) hazretlerine bu hususta bilgi vermiştir. Bu bilgi Hz.Ömer'e bile verilmemiştir. Fâruk hazretleri, bir cenaze olduğunda Huzeyfe hazretlerine bakardı, o cenaze namazını kılarsa o da kılardı.

Münafıklarla ilgili bilgi herkese açıklanmadı diye, dinimizin eksik kalmış olduğu iddia edilebilir mi?Böyle bir şey korkunç bir iftira ve küfür olmaz mı?

Zikrullah Kur'ân ile Sünnet ile icmâ-i ümmet ile sâbit büyük ve temel bir farzdır.

Resul-i Kibriya Efendimiz zikir konusunda Ebubekir Sıddik ve Ali el-Murtaza Efendilerimize (Hak Teâlâ her ikisinden razı olsun) özel olarak bazı fer'î bilgiler ve sırlar tevdi etmiş olduğu rivayet ediliyor.

Huzeyfe'ye bazı sırlar verildiği gibi, Sıddik ve Murtaza hazeratına da zikir ile ilgili bazı usuller öğretilmiş olamaz mı?

Tasavvuf, İslâm dininin ahlâk ve nefis terbiyesi ile ilgili boyutudur.

Gerçek tasavvuf, Kitabullah'a ve Resulullah'ın Sünnetine uygundur.

Bin yılı aşan bir zamandan beri eimme-i müctehidîn, fukaha ve ulemâ İslâm tasavvufunu kabul etmiştir.

Tasavvufu şirk ve küfür olarak ilan eden, büyük bid'atçi Muhammed ibnAbdilvehhab'tır.

Hüccetülislâm Zeynüddin İmamı Gazalî hazretleri Şeriat ile Tasavvufu İhyau Ulûmiddin kitabında mecz etmiştir. Bu kitap 900 yıldan beri, Kur'ân ve Sünnet hikmetlerinin ve hükümlerinin ışığında insanlığı hidayete ve ebedî saadete çağırıyor.

Terazinin bir kefesine İmamGazalî'yi, öbür kefesine Muhammed ibn Abdilvehhab'ı koyalım, hangisi ağır basar?

Muhammed ibn Abdilvehhab'a ilk reddiyeyi, bir Ehl-i Sünnet âlimi olan kardeşi Süleyman (Allah ona rahmetiyle muamele buyursun) yazdı. İmamı Gazalî'nin kardeşi AhmedGazalî de âlim ve fazıl bir zattı. İkisi de Ehl-i Sünnettendi, birbirlerini reddetmediler.

Müslim'in Sahih'inde (Fazailü's-Sahabe bölümü) şu mealde bir hadîs yer alır:

"Ebû Ca'fer Abdullah ibn Ca'fer radiyallahu anhüma şöyle buyurdu: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün beni terkisine bindirdi ve hiçbir kimseye söylemeyeceğim bir sır verdi..."

İnkâr edilemez bir gerçektir ki, Resulüllah Efendimiz Ashabından bazısına sırlar vermiştir.

Hz.Ebubekir'e ve Hz. Ali'ye (Allah ikisinden de razı olsun) zikrullah ile ilgili bazı sırlar vermiş olamaz mı?

Gerçek İslâm tasavvufunda Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata aykırı hiçbir şey yoktur.

Tasavvuf İslâm'ı en güzel, en doğru şekilde yaşamak demektir.

Tasavvuf nefs-i emmare ile cihad etmek demektir.

Tasavvuf temizlenmek demektir.

Tasavvuf iyi Müslüman, iyi insan olmak demektir.

Tasavvuf ölmeden önce ölmek demektir.

Bir zahir âlimi, bir fakih günah işlese onun bu günahı yüzünden fıkıh kötülenebilir mi? Elbette kötülenemez.

Sahte şeyhler var, onların peşine düşen ahmaklar var diye gerçek tasavvuf kötülenebilir mi?

Tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de en büyük İslâmî fütuhatı tasavvuf ve tarikat erbabı yapıyor. Afrika ülkelerinden Senegal'e Müridizm tarikatı ile Ticanîlik hakimdir. Cumhurbaşkanı bile tarikat mürididir. Bu tarikatın hayırlı hizmetleri olarak orada herkes namaz kılmakta, zikrullah yapmakta, çalışıp para kazanmakta ve bu paralarla hayırlı hizmetlere katkıda bulunmaktadır. Senegal nüfusunun yüzde 96'sı Müslümandır (Yüzde 3 Hıristiyan, yüzde 1 animist). Senegal'de tarikat ve tasavvuf faaliyetleri ve hizmetleri olmasaydı bu İslâmî fütuhat, bu salâh olur muydu?

Osmanlı devleti tarikat ve tasavvuf ile bir cihan nizamı, bir Pax İslâmica kurmuştur.

Ortaya bozuk tarikatlar, sahte şeyhler çıktı diye gerçek tarikatı, gerçek tasavvufu inkâr mı edelim?

Ekâbir-i ulemâ ve urefadan İmamı Şa'ranî hazretlerinin "Tenbihü'l-Muğterrîn" adlı önemli ve aydınlatıcı bir kitabı vardır. Bundan gerçek din büyüklerinin güzel ve örnek ahlâkı anlatılmakta, sahte şeyhlerin kötü ahlâkı yerilmektedir. Tasavvuf nedir öğrenmek isteyenler bu kitabı mutlaka dikkatle ve birkaç kere okumalıdır. Bedir Yayınevi, "Selef-i Sâlihîn Örnek Ahlâkı ve Hikmetli Sözleri." Tel: 0212/519 36 18)

Vehhabîlerin tasavvuf ve tarikat aleyhindeki iftiralarına inanmayınız, sakın aldanmayınız.

Gerçek tasavvufta, gerçek tarikatta çok hayırlar vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi