Devler Ligi’nde ilk 8 arasına kalan Fenerbahçe, Chelsea maçıyla bu lige ne kadar yakıştığını ‘kazanarak’ gösterdi. Sadece Chelsea mi dev? CSKA, 2 yıl öncesinin UEFA şampiyonuydu, geçtiğimiz yıl da Sevilla. Fener, devleri birer birer devire devire geldi; en son Chelsea örneği gibi. Saracoğlu’nda hiçbir maç kaybetmedi.

Şimdi Londra’da, Chelsea ile ikinci ayak oynanacak. Kolay değil elbette; ama bundan evvelkiler kolay mıydı sanki? Fener bu sezon galiba kolayı değil, zoru seviyor; zor maçlarda kazanan oluyor. Salı günü oynanacak maçta elense bile bu sezon gönüllerde taht kurmuştur; Türk futbolu adına bir çuval puan toplayan olmuştur. Dünya basını ve televizyonlarının bu seneki Fener’den ne kadar bahsettiğini şöyle bir göz önüne koyalım. Fener’in, Türkiye’nin dünyaya tanıtımı adına yaptıklarına devletin parası bile yetmez.

Zico, hala bazı kesimlere göre asistanmış. Hadi geçiniz beyim! Bence Zico şu anki görüntüsü ile teknik direktör olarak ‘ordinaryus profesör’ olmuştur. Bir teknik adam daha ne yapmalı ki?.. Takımı içeride hiçbir derbiyi kaybetmemiş, Şampiyonlar Ligi’nde ilk 8’e girmiş, para basıyor, puan topluyor.

Bazı futbolculardan da söz etmek istiyorum. Başta Volkan: Muhteşem kalecilik örnekleri vermeye başladı. Eğer Chelsea karşısında Volkan olmasaydı, Fenerbahçe’ye bu kadar güzel övgüler sunmazdık. Uğur Boral: Sevilla kaşısındaki futbolu ile ne kadar beğeni kazandıysa, Chelsea kaşısındaki performansı o kadar iç açıcı değildi. Deivid: Kendi kalesine attığı gol elbette futbol adına şanssızlıktı ama Chelsea’ye atmış olduğu o mükemmel gol, sadece Saracoğlu’nda değil Brezilya’nın Maracana Stadı’nda bile meşale yaktırdı. Colin Kazım: Oyuna girdikten sonra, İngiliz basınına, ‘Bizim çocuk, bizi mahvetti’ diye yazılar yazdırdı...

Kısacası Fener, Chelsaea maçını 2-1 kazanarak ikinci maç için az da olsa bir avantaj yakaladı.