M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Entrikalar Cumhuriyeti

Entrikalar Cumhuriyeti

Entrikalar Cumhuriyeti... Dünyanın en engin hayal gücüne sahip romancısı bile bu kadar entrikayı bir araya getiremez. Entrikalar kumkuması... Entrika içinde entrika...

Önemli bir soru: Milyonlarca halk bu entrikaların neler olduğunu, bunların içyüzünü biliyor mu?... Cevap: Bilmek için öğrenmek ve anlamak gerekir. Sadece bir tek davanın bile binlerce sayfalık iddianamesi varmış. On binlerce sayfalık, binlerce kasetlik bir deliller dağı... Bunları okumak, öğrenmek, anlamak, içyüzüne nüfuz etmek için birkaç yıllık bir eğitim ve öğrenim gerekir...

Türkiye'deki entrikalar insan boyutunu aşmıştır. Kaldırdığınız her taşın altından bir dolap ve entrika çıkıyor.

Bu kadar girift bir senaryoyu veya senaryoları hangi romancı/lar yazdı?

Bu işlerin içinde CIA ve Mossad var mı? Kanbersiz düğün olur mu?

Seçimle gelmiş iktidarı kimler darbe ve entrika ile yıkmak istiyor?

Bütün bu dolaplarda C.'nin rolü nedir?

Bu C.'yi nereden çıkartıyorsun?.. Ben çıkartmadım onlar zaten varlar ve olup bitenlerde bol miktarda tuzları biberleri bulunuyor.

Halk ne istiyor?.. Seçimle gelen iktidar seçimle gitsin... Normali de bu ama bazıları iktidarın seçimsiz gitmesini istiyor. Ya darbe ile, ya entrika ve sessiz sadasız altını kazmakla.

Türkiye Opus Dei'sinin başbakan adayı veya adayları bile olduğu söyleniyor.

CIA ve Mossad Türkiye için uygun bir Halife adayı bile hazırlamışlar, ayarlamışlar deniliyor. Bu zat kim acaba? Doğrusu çok merak ediyorum...

Seçimlerden önce terör ve şiddet hareketleri yeniden başlayacakmış.

Bütün bu hengame içinde, beklenen büyük İstanbul ve Marmara depremi olursa ne yapacağız?

ABD, 6'ncı Filo'suyla ülkemize ve halkımıza "yardım" için alesta bekliyor.

Türkiye siyaseti temiz ve şeffaf mıdır, yoksa kirli ve bulanık mıdır?

Türkiye medyası temiz, şeffaf, etik kurallarına uyan bir medya mıdır, yoksa değil midir?

Türkiye liselerinde mantık okutuluyor mu? Yeni nesiller sebeplerle neticeleri birbirinden ayırt edecek bir kültüre sahip midir?

Bugünkü karmaşık işler acaba nereye varacak?

İyiye mi gidiyoruz, kötüye mi?


* İkinci yazı
Rüzgar Ektiler Fırtına Biçiyorlar

Sultan Abdülhamid'in haksız yere tahttan indirilmesinden ve bin hakaretle Selanik'e sürülmesinden sonra, bir asrı geçen bir zaman içinde çok rüzgar ektik, şimdi bu rüzgarların fırtına ve kasırgalarını biçiyoruz.

Birileri, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine fırlatmak için İslam'a savaş ilan etmişler, Müslüman halkın temel hak ve hürriyetlerini ayaklar altına almışlar, tarihte benzeri görülmemiş devrimler yapmışlardı.

Yahudi Moiz Kohen Tekin Alp "Kahr olsun Şeriat!" diye haykırmıştı.

Nice cami kapatılmış, kimisi satılmış, kimisi kiraya verilmiş, kimisi yıktırılmıştı.

İslam mezarlıklarının çoğunu bile haritadan silmişlerdi.

Yüz binlerce vatandaş inançlarından, görüşlerinden, kimliklerinden dolayı asılmış, karakuşi mahkemelerde süründürülmüş, zindanlarda inletilmişti.

Biz kalkınmak, çağdaşlaşmak ve uygar olmak için bunları yaparken, bizim gibi bir doğu ve Asya ülkesi olan Japonya ilme, irfana yönelmiş ve kısa zamanda bir dünya gücü olmuştu.

Aradan çok zaman geçti ve hâlâ aklımızı başımıza toplayamadık.

Hâlâ bütün Türkiye'yi Selanikleştirmek hayal ve hevesini bırakamadı bazılarımız.

Selanik elimizden gitti ama birilerinin kıblesi hâlâ Selanik.

Japonların kendi milli yazıları son derece çetrefil, okutulması ve öğrenilmesi son derece zor ama onlar bu yazıyla ilimde, teknikte, düşüncede, edebiyatta, araştırmada, yayıncılıkta, gazetecilikte, eğitimde, sanatta, felsefede harikalar meydana getirdiler. Kolay olsun diye Latin alfabesini kabul etmiş, milli yazılarını yasaklamış olsalardı bugünkü kadar ileri, güçlü, üstün olabilirler miydi?

Şu cümleyi sık sık tekrarlamalıyım: Yirminci asırda iki Yahudi devleti kurulmuştur.

İsrail'deki Siyonist Yahudi devleti ilimde, teknikte, ilmi araştırmada çok ileri. Yahudiler İbraniceyi Latin yazısıyla değil, kendi milli alfabeleriyle yazıp okuyor.

2011 yılında Türkiye'nin Japonya'dan da ileri, güçlü, zengin, medeni olması gerekmez miydi? Niçin olamadı?

Türkiye'yi Müslümanlar geri bırakmış!.. Ne büyük hezeyan ve dehşetli yalan... 1908'den beri Müslümanlar iktidarda değiller. Ülkeleri ilerleten veya geri bırakanlar iktidarlardır.

Geri zekalılar, kötü niyetliler hâlâ içkiyle, çıplaklıkla, müstehcenlikle, seksle, şehvetle, bayağı zevk ve Safalarla, baleyle baloyla, fuhuş ve zinayla kalkınacağımızı sanıyorlar.

Kadın hak ve hürriyetlerinden bahs edip duranlar kadın ve kızları ne hale getirdiler. Seks ve şehvet...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi