M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İnançlarım, Bildiklerim

İnançlarım, Bildiklerim

Kur'anın ışığında, Allah katında İslam'dan başka hak, makbul, geçerli din olmadığına iman ederim.

* Tevhid inancının hak, Tevhid'e muhalif inançların bâtıl olduğuna, Tevhid ile Teslis'in birbiriyle uyuşmadığına inanırım.

* Resûlullah'ın dâveti, risâleti, İslam ve Kur'an kendisine ulaşıp da, bunlara iman etmeyen, aksine red ve tekzib eden kimsenin ehl-i necat ve ehl-i Cennet olmadığına inanırım.

* BÜTÜN Peygamberlere (aleyhimüsselam) iman etmeyenin mü'min olmadığını bilirim. Hz. Muhammed'i, Kur'anı, İslam'ı (Salat ve selam olsun ona) inkâr, red ve tekzib edenlerin, bu inkârları dolayısıyla ehl-i necat olmadıklarını iyi bilirim.

* İslam'da dinlerarası diyalog olmadığına, dâvet ve tebliğ olduğuna inanırım.

* Kur'anın muhkem emir, yasak, öğüt ve hükümlerinin Kıyamete kadar baki olduğuna, zaruriyat-ı diniyenin ve feraizin tarihsel olduğunu, bugün geçerli olmadığını iddia eden mezhebin sapık olduğuna inanırım.

* Peygamberimizin hadîslerinin Avrupa Birliği standartlarına ve Feminizm ideolojisi normlarına göre tasnif edilmesinin, ayıklanmasının küfre kadar gidecek bir sapıklık olduğunu bilirim.

* Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) sahih ve mütevâtir hadîslerinin bir tür vahy olduğuna, Sünnetin Dinimizin ve Şeriatimizin ikinci ana kaynağı olduğuna, Peygamberimizin nefs ve heva ile konuşmadığına iman ederim. Sünneti inkâr, red, tahkir, tahfif edenlerin dall ve mudil (sapık ve saptıran) olduğunu bilirim.

* Tesettürün Müslüman kadınlar ve kızlar için farz-ı 'ayn olduğuna, bu farzın Kitab, Sünnet ve icmâ ile müeyyed olduğuna, münkirinin mürted olacağına inanırım.

* Zinanın Kur'an, Sünnet, icmâ-i ümmet ile büyük bir günah ve suç olduğuna, bunu inkâr edenin dinden çıkacağına inanırım.

* İsrafın, lüksün, sefahatin haram olduğuna; bunların helal olduğuna itikad edenlerin kâfir olacağına inanırım.

* Günahkâr da olsalar, günah ve bid'atleri kendilerini küfre götürmeyen bütün mü'minlerin kardeş olduklarına, iman kardeşliğinin Allah tarafından tesis edilmiş olduğuna, hiçbir mü'minin diğer mü'mini kardeşlikten atamayacağına ve silemeyeceğine inanırım.

* Dünyanın fânilikler yurdu olduğuna, dünya mallarının, çoluk çocuğun, servetin fitne (imtihan), oyalanma olduğuna, asıl kalınacak yerin âhiret olduğuna, dünya için dünyada kalınacak miktarda, âhiret için âhirette kalınacak zaman kadar çalışmak gerektiğine iman ederim.

* Allah affetmez ve silmez ise hiçbir günahın cezasız kalmayacağına iman ederim.

* Allah'ın, mü'min kullarının iyiliklerini kat kat ödüllendireceğine iman ederim.

* Havf ile reca arasında bulunmanın doğru olduğuna, mutlak ümitsizliğin ve Allah'tan ümit kesmenin küfür olduğuna, hiç korkmayıp sadece ümit etmenin de doğru olmadığına iman ederim.

* Cumhur-i ulemanın bildirdiği şekilde şefaatin, kabir ahvalinin, soru meleklerinin hak olduğuna inanırım.

* Kadere imanı imanın altı şartından biri kabul ederim, kaderi inkâr edenin dinden çıktığına inanırım.

* Fıkhın çok faydalı, çok mübarek, çok kudsî bir ilm-i şerif, bir bahr-i bîpayan olduğuna inanır ve onu tebcil ederim. Fıkıh ve mezheb düşmanlarını ayıplar ve kınarım.

* Şeraitten kıl kadar ayrılmamak şartıyla tasavvufu ve tarikatleri faydalı görür, gerçek sûfileri takdir, tebcil ve tevkir ederim.

* Müslümanlar arasındaki derece ve rütbe üstünlüğünü zenginlik, haseb neseb, para, makam, mal, ün, riyaset ile olmadığını, takva ile olduğunu, takvanın da ilim, irfan, zühd, Kur'an ve Sünnete uyma, salih ameller ile elde edileceğini bilirim.

* Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimizin Ehl-i Beytini sevmenin farz olduğunu bilirim. Kur'ana, Sünnete, Şeriat-ı Muhammediyeye uymayan, İslam'ı açıkça ve dolaylı şekilde red ve inkâr eden kimseleri Ehl-i Beyt'ten kabul etmem.

* Zekâtın, Kur'anın emr ettiği şekilde öncelikle Müslüman fakirlere ve Müslüman miskinlere verilmesi gerektiğini; Kur'ana, Sünnete, Şeriata ve fıkha aykırı şekilde verilen ve sarf edilen zekatların şer'an verilmemiş, mükellefin zekat borcu sâkıt olmamış olduğuna inanırım. Zekat parasıyla cami yapılamayacağını, âyetteki fî sebilillah'ın mânasının eâmm olmadığını bilirim.

* Küfre müeddi nifakın küfürden eşedd olduğuna inanırım.

* Müslümanın birinci vazifesinin tashih-i itikad olduğuna, ikinci vazifesinin beş vakit namazı eda (dosdoğru kılmak) olduğuna inanırım.

* Hür ve mukim erkeklerin, yirmi küsur şer'î özür olmadıkça farz namazları cemaatle kılmalarının Hanefî mezhebinde farza yakın çok kuvvetli bir Sünnet-i Müekkede olduğunu, diğer üç mezhebte farz olduğunu, târik-i cemaatin günahkâr olduğunu, cemaate katılıp katılmamanın Müslümanın keyfine ve isteğine bırakılmış bir iş olmadığını, şerî olmayan özürlerin şeytanî olduğunu bilirim.

* Bozuk vesayet düzeninin cami imamlarını namaz kılma memurları haline getirmiş olmasına çok hayıflanırım.

* Hanefî fıkhına bağlı bir Müslüman olarak parayla Kur'an okunmasını kabul etmem ve hoş görmem.

* Hiçbir din hizmetlisinin din hizmetiyle zengin olmasını meşru görmem. İmam, müezzin, vâiz, müftü gibi hademe-i hayratın (din görevlilerinin) geçinmelerine medar olacak kadar maaş ve ücret almalarına fetva, ruhsat ve izin verilmiş olduğunu ama takva ve azimet yolunda bu ruhsat ve fetvanın geçerli olmadığını bilirim.

* İlahî İslam dininde reform, yenilik, değişiklik, ılımlandırma, Şeriatsiz ve fıkıhsız bir İslam türetme, cihadsız bir İslam, Kemalizme uygun İslam, BOP İslam'ı gibi cereyanları büyük ihanet ve dalalet olarak görürüm.

* Cemaleddin Afganîyi, azılı bir Farmason olduğu, İranlı olduğu halde kendisini Afgan, Şiî olduğu halde Sünnî göstererek Müslümanlara taqiyye yaptığı ve onları aldattığı, İngiliz ajanı Blunt ile işbirliği yaparak Halife-i Müslimîn Sultan Abdülhamid-i Sâni hazretlerini tahttan indirmeye teşebbüs ettiği, her Müslüman ictihad yapsın dediği için sevmem.
* (İkinci yazı)
Yemin

İSLAM dininin yeminlerle ilgili hükümleri vardır. Yemin, bir Müslüman için dinî bir ritüeldir. Müslüman öyle her yemini edemez. Müslümanın edebileceği yeminler vardır, edemeyeceği yeminler vardır. Tevhid'e, Kur'ana, Şeriata aykırı ve zıt bir yemin kişiyi dinden edebilir.

Medenî ve gerçekten demokrat ülkelerde kişiler kendi kutsal kitaplarına el basarak yemin eder.

Müslümanları uyarıyorum: Bir miktar dünya menfaati elde etmek, riyaset ve ün kazanmak, nefs-i emmâreyi tatmin etmek için her yemini yapmayınız. Şüpheli yeminler için gerçek ve icazetli ulema, fukaha ve müftülerden fetva alınız.

Ehl-i Sünnet ve Cemaatte genel taqiyye yoktur.

Dine ve Şeriata aykırı bir yemini ille de yapmak zorunda ve mecburiyetinde iseniz, bu konuda bir zaruret varsa elinizde geçerli bir fetva ve ruhsat olsun.

Ucunda maddî menfaat ve beşerî tatmin ve ihtiras olan bir konuda "Ben kendi vicdanıma sordum, olur olur dedi..." gibi fetvalar şer'î değil, şeytanîdir.

Muteber ve güvenilir fıkıh kitaplarımızda "Kitabü'l-eyman" (Yeminler bölümü) bulunur. Müslümanlar bunları okumadan yemin etmesinler.

Zâlimlerin adına yemin edilmez.Kemalist ilahiyatçıların verdikleri fetvalar muteber (geçerli) değildir.

İlmi var ama namaz kılmıyor. Böyle bir kişinin fetvası da geçerli olmaz. İlmi var, namaz kılıyor ama reformcu... Bundan da fetva alınmaz.

İlmî ve fıkhî icazeti olacak. İtikadı düzgün olacak. Musalli olacak. Zâhid olacak. Muhlis olacak. Muttaqi olacak. Kullardan değil, Allah'tan korkacak. Tabakat-i fukahanın en alt derecesi olan müftülük derecesine haiz olacak. Böylesinin verdiği fetva ve ruhsata itibar olunur. İslam'a, Kur'ana, Sünnete, Şeriata aykırı yemin edecek olanlar, (şayet dindar Müslümanlarsa) tenha bir yerde iki rekat istihare namazı kılsınlar, istihare duasını okusunlar, hiç kimse ile konuşmasınlar, başka bir işle meşgul olmasınlar, beklesinler...

Bu devirde, kişinin en fazla dikkat etmesi, üzerine titremesi, koruması gereken şey imanı ve İslamıdır.

Allah'a isyan konusunda yemin edilemez.

Böyle yeminler uğursuzluk ve şeamet getirir.

Bin türlü belâ celb eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi