M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Gafiller ve Uyuşuklar!

Gafiller ve Uyuşuklar!

BUGÜN Türkiye'de namaz kılan, oruç tutan, kendini dindar sanan öyleleri var ki, bendeniz hayatım boyunca bunlar kadar gaflet ve uyuşukluk içinde olan başka bir topluluk görmemişim.

Bunlar ve babaları hem sofu Müslüman geçindiler, hem de oğullarının bir kısmını subay, öğretmen, din görevlisi yetiştirmeyerek İslam'a zarar verdiler.

Suriye Sünnîleri de aynı gaflete düşmüş, aynı hatâyı yapmış ve cezalarını çekmiştir ve halen çekmektedir...

Zengin Hacı beyin çocuğu Robert Koleje, ardından tıp ve mühendislik fakültesine... Fakir tabakanın imkânsız ve rantsız çocukları İmam hatip mektebine... İşte bu kafa bizi bugünkü esaret ve rezalete mahkûm etmiştir.

Müslümanların en zeki, en kabiliyetli, en istidatlı, en imkânlı erkek çocuklarının askerî okullara gidip subay olmaları, muallim mekteplerine gidip öğretmen olmaları, yüksek din tahsili yapıp din görevlisi olmaları gerekir.

Subaylığı, öğretmenliği, din hizmetlerini küçümseyen bir Müslüman toplumun başına zillet, esaret, zebunluk, kölelik kara bir bulut gibi çöker.

Yahu Allah'tan korkun!.. Sizin servetiniz var, kendinize değil, yedi sülalenize yeter. Niçin üç oğlundan birini subay, öğretmen, din hizmetlisi yapmadın?

O mesleklerde para yok değil mi?

Onların dünya prestiji ve itibarı az değil mi?

Ya öyle mi?.. Al sana zillet, al sana esaret, al sana ezilmek ve tahkire uğramak!..

Bu zihniyet şimdi ne yapıyor?

Ne yapacak, yan gelip yatıyor.

Artık eskisi kadar baskı ve zulüm yok ya, selamet sahiline çıktıklarını sanıyorlar.

Gafiller!..

Bugünkü sistem ve düzeni İslamî sananlar bile var.

Gafletin böylesi...

Bozuk düzenin haram rantlarını yiyenler haindir, merduttur.

Tekrar ediyorum: Zengin, imkânlı, fırsatlı, rantlı kesimin çocuklarının en zekileri, en kabiliyetlileri, en istidatlıları subay, öğretmen, din hizmetlisi olarak yetiştirilmeliydi, yetiştirilmelidir.

Onların her birine zengin ebedî Türkçeyi öğretmek için bir servet harcanmalıdır.

Onlar mükemmel İngilizce bilmelidir.

Onlar paralel ve alternatif bir eğitimle millî kültürü ve genel kültürü çok iyi öğrenmelidir.

Onlar çok yüksek ahlaka ve karaktere sahip olmalıdır.

Ordu, eğitim, Diyanet kadroları böyle vasıflı, faziletli, güçlü, üstün, ahlaklı ve karakterli, idealist elemanlarla doldurulmalıdır.

Bunların aileden rantları olmalıdır. Devletten ayda iki bin lira maaş alıyorsa, aileden beş bir lira geliri olmalıdır.

Bugünkü gaflete, atalete, plansızlığa, programsızlığa, umursamazlığa, vurdumduymazlığa, ufuksuzluğa bakınız.

Bugünkü bozuk düzene iyi diyen şu dengesizlere bakınız.

Evet, ben böylesine gafil bir topluluk görmedim.

(Vazifelerini hakkıyla yapan doğru dürüst, vasıflı, şuurlu, uyanık Müslümanlara bir şey dediğim yoktur. Hepsine selam ve hürmetlerimi sunar, küçük büyük ellerinden öperim.)

* (İkinci yazı)

Halka Domuz Yedirenlere Beddua

SADE bir vatandaş olarak gıda kontrolü konusundaki vazifelerini ya hiç yapmayan, yahut iyi ve tam yapmayan resmî makamları ve belediyeleri protesto ediyorum.

(Tam yapanlara teşekkür ederim...)

Niçin?

Halkımıza büyük miktarda yaban ve evcil domuz eti ve yağı yediriliyor.

Ülkemizin batı bölümü domuz çiftlikleriyle doludur.

Avcıların vurdukları yaban domuzları da cabası.

Dışarıdan ithal edilen gemiler dolusu domuz yağı.

Belediyelerin vazifelerinden biri de et mamullerini tahlil etmek, kontrol altında tutmak ve Müslüman halka domuz yedirmemektir.

İlim ve fen çok ilerlediği için bir et ürününde (sucuk, sosis, salam, köfte vs) domuz eti ve yağı bulunup bulunmadığını tesbit etmek çok kolaydır.

Müslüman halka domuzlu gıdalar yediren belediyelere hakkımı helal etmiyorum.

Ya vazifelerini doğru dürüst, adam gibi yapsınlar yahut da gazaba uğramayı beklesinler.

Müslümanlara domuz eti yedirmenin vebali büyüktür.

Allah böyle bir şeyden razı olmaz.

Allah ihmal etmez imhal eder (mühlet verir).

Vatandaşlar büyük belediyelerin gıda tahlil merkezlerine müracaat ederek, piyasadan satın aldıkları et ürünlerinin analizini yaptırabilmelidir.

Böyle tahlil merkezleri var mıdır?

Geçenlerde İstanbul dışında bir marketin vitrininde şöyle bir ilan gördüm: "Elli adet hazır köfte 3,5 lira!..

Yahu etin bu kadar pahalı olduğu bir ülkede bu kadar ucuza köfte olur mu? Hem de elli adet...

Devlet ve belediyeler böyle anormal şekilde ucuz gıdaları kontrol ve tahlil ediyor mu?

Bu kadar ucuz köftelerin normal etten yapılamayacağı matematik olarak kesindir.

Peki, içlerinde neler var da bu kadar ucuz?

Bu sorunun cevabını benden değil, devletten ve belediyelerden sorunuz.

Bazı yerlerde kilosu 9 liraya sucuk satılıyor.

Dokuz liraya sucuk mu olurmuş. O sucuğun içinde ne var acaba ki, bu kadar ucuz.

Beddua etmek iyi bir şey değil ama bıçak kemiğe dayandığı için mecbur kaldım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi