M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İhlâs

İhlâs

İhtiyar, hasta, aklı karışık, zihni dağınık, sıkıntılı bir Müslüman abdest alırken bir kolunu yıkamayı unuttu ve öyle namaz kıldı... Fıkha göre bu kimsenin abdesti yoktur ve bu yokluk namazının sıhhatini giderir.
Allahu Teala ve Tekaddes hazretleri dilerse onun kusurunu bağışlar ve ibadetini kabul eder. Biz, taharetin ve namazın sıhhat şartlarını biliriz ve söyleriz ama Hak Tealanın işine karışamayız.
Namazın zarurî şartlarından biri niyettir. Namaz sadece ve sadece Allah için, Onun rızasını kazanmak için, Ona kulluk etmek için kılınmalıdır.
İhlas Arapça bir kelime olup, katışıksızlık mânasına gelir.
Allahu Teala Kendisi için yapılan namaz, oruç, zekat gibi ibadetlerde ihlas, katışıksızlık, yani yüzde yüz temiz bir niyet ister.

Bu Kur'an ile, Sünnet ile, icmâ ile sabittir.
Akıl ve hikmete de uygundur.
Bunu anlamak çok kolaydır.

Müslüman herkesin içinde namaz kılarken, kalbinden, binde 999 Allah için ibadet edeyim, binde bir de kullar beni ibadet ederken görsünler de beni beğensinler, sevsinler, bundan mânen ve maddeten menfaatleneyim duygusunu ve niyetini beslerse ihlasını kayb etmiş olur.
İbadetlerde niyet temizliği ve ihlas, zaruriyat-ı diniyedendir, yani İslam'ın, üzerinde hiçbir tartışma olmayan, bütün alimlerin, ariflerin ittifak ettikleri temel bir kuralıdır.
Sadece ibadetler değil, din ilimlerini öğrenmek ve öğretmek, zekat ve sadaka dağıtmak, hayır ve hasenat yapmak, cihad etmek de böyledir.
Kur'an-ı Azimüşşandan sonra dinimizin üçüncü kaynağı olan (İkincisi Sahih-i Buharî'dir) Sahih-i Müslim'in 1905 numaralı hadîsinin mealini arz ediyorum:
"Ebû Hureyre radiyallahu anhden rivayet edilmiştir: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu işittim:
"Kıyamet Günü hesabı ilk görülecek olanlar şunlardır:
Savaşta öldürülmüş bir kimse getirilir ve Allah ona nimetlerini hatırlatır. O da bunları kabul eder. Ona şöyle denir: Bu nimetler karşılığında ne yaptın?.. O da şu cevabı verir: (Ben bir mücahittim) Şehid olana kadar savaştım...Ona şöyle buyrulur: Yalan söyledin!.. Sen Allah için ihlasla savaşmadın, insanlar sana cesur desinler diye savaştın... Sonra bu adamın götürülmesi emr edilir ve yüz üstü sürüklenerek Cehenneme atılır..

(İkinci olarak) ilim öğrenen ve öğreten, Kur'an okuyan bir kimse getirilir. Allah ona nimetlerini hatırlatır, o da bunları kabul eder. Ona şöyle denir: Bu nimetler karşılığında (dünyada) ne yaptın?... O da cevap olarak, "İlim öğrendim ve öğrettim, senin rızan için Kur'an okudum" cevabını verir. Ona şöyle denir: "Yalan söyledin!.. Sen, insanlar sana alim desinler diye ilim öğrendin, çok güzel Kur'an okuyor desinler diye Kur'an okudun ve böyle denildi de... Sonra götürülmesi emr edilir ve o, yüz üstü sürüklenerek Cehenneme atılır.
Sonra, (zaman ve mekandan münezzeh olan) Rabbülalemînin huzuruna, kendisine her türlü maldan bol bol verilmiş olan zengin bir kimse getirilir. Allah ona nimetlerini hatırlatır, o da bunları kabul ve tasdik eder. Ona sorulur: Bu nimetler karşılığında ne yaptın?.. O da: " (Ey Allahım) İnfak edilmesini, harcanmasını sevdiğin hiçbir yol bırakmadan hepsini Senin Rızan için harcadım, dağıttım der. Ona şöyle buyrulur: Yalan söyledin!.. Sen, insanlar senin için cömert desinler diye bunları yaptın... Sonra götürülmesi emr edilir ve yüz üstü sürüklenerek Cehenneme atılır."
Sanırım bu hadîsin manası öğrenildikten sonra sahih ve temiz niyet, ihlas konusu tavazzuh etmiş, iyice anlaşılmış olacaktır.
Allahü Teala hazretleri bazı kusurları affeder ama ihlas konusunda biz mü'minlere çok açık, çok kesin bir uyarı vardır.
Allah için yaptığımız her şeyde, her ibadette yüzde yüz, mutlak olarak Onun rıza-i şerifini istemeliyiz.

Niyette müşareket olmaz. Yani hem Allah'ı razı edeyim, hem de kendimi kullara beğendireyim niyeti bozuktur, bâtıldır.
Başkalarının olmadığı bir yerde tek başına namaz kılarken dağınık, savruk, tavuğun yerden yem toplaması gibi alelacele, paldır küldür, yalap şalap, insan içine çıkılamayacak bir kıyafetle, hafife alarak, önem vermeyerek ibadet ediyor; insan olan yerde temiz kıyafet, tâdil-i erkan, rükua doğrulduğunda ve iki secde arasında celse yaparak, Kur'anı tertil ile okuyarak namaz kılıyor.
Siz böylesine ne dersiniz? Bu adam ihlaslı mıdır?
Allah hepimizi afveylesin, hepimize akıl, fikir, vicdan, firaset versin.
Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimizin kudsî hadîsinde Allahu Teala ne buyuruyor:
"İhlas Benim sırlarımdan bir sırdır. Ben onu Sevdiğim kulumun kalbine koyarım."
İhlas bir mevhibe-i ilahiyedir, sebeplerine tevessül edelim. Ola ki, Kerim Allah bize ihlas nasip eder.

* (İkinci yazı)

Çılgın Fare
Fare efendi!.. Senin cirmin belli, ömrün belli, geleceğin bellidir. Küçüksün ama korkunç bir hırsın, iştahın var. Gizli depolarını görmedim ama bilenlerden duydum; sana, çoluk çocuğuna, yedi sülalene, hattâ bütün fareler âlemine bin yıl yetecek de artacak miktarda fındık, fıstık, kuru üzüm, ceviz içi, badem ve kuru yemiş toplayıp yığmışsın. En büyük sıkıntın, bunları depolayacak havalandırmalı ve güvenli mekanlarmış.

Yahu sen gerçekten çıldırmışsın.
Bunca fındık, fıstık ve çerezi ne yapacaksın, nasıl tüketeceksin?
Bu dünya fâni, sen de günü ve saati gelince başka bir âleme göç edeceksin. Dünyadan oraya fındık fıstık göndermek mümkün değil ki...
Farelerin de kendilerine mahsus bir etiği, ahlak nizamnamesi olduğunu bilmiyor musun? Niçin ahlaklı ve faziletli bir fare hayatı sürmüyorsun?
Doğrusu sen çılgın bir faresin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi