M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Bozuk Meal, Tercüme ve Tefsirler Kur’an’a Hıyanettir

Bozuk Meal, Tercüme ve Tefsirler Kur’an’a Hıyanettir

AKLI başında, vicdanlı, vasıflı Müslüman yayıncıları tenzih ederek yazıyorum. Yakın tarihimizde İslâmî yayıncılıkta bir patlama oldu ve yüzlerce yayınevi kuruldu. Bunların bir kısmı “Bizim de bir Kur’an meali çeşidimiz, bir Kur’an tefsirimiz olsun...” zihniyetiyle ehliyetsiz yazarlara ısmarlama mealler, tercümeler, tefsirler yazdırdılar. Ortalık ticarî maksatla hazırlanmış yüzlerce meal ve tefsirle doldu.

Birtakım ilahiyatçılar ve hocalar da kendi hesaplarına meal, tercüme, tefsir yazarak bunun ticaretini yaptılar.

Böylece kitap piyasasında bozuk mealler, tercümeler, tefsirler satılmaya başlandı.

Diyanet bunları kontrol etmedi veya edemedi.

Diyanet dışı islâmî cemiyetler, vakıflar, cemaatler de bu hizmeti yapmadı.

Birileri Kur’an’a hizmet ediyoruz iddiasıyla din sömürüsü yaptı, zihinleri karıştırdı, yanlış inanç ve görüşler yaydı.

Yazımın başında belirttiğim gibi İslâm’a, imana, Kur’an’a, Hz. Peygamberin Sünnetine hizmet için ciddî yayınlar yapanlara; naşir olsun, müellif, musannif veya mütercim olsun bir şey dediğimiz yoktur. Onlara hayır dua ve teşekkür ederiz.

Birtakım tefsirlerde büyük iddialar var. Bunlardan biri “Kur’an’ı Kur’an ile yorumlamaktır”. Açıkça söylemiyorlar ama Peygamberi ve Sünnetini aradan çıkartmak istiyorlar. Kur’an-ı Kerim’in Sünnete başvurmadan tefsiri ve yorumu yapılabilir mi? Adam kendi kafasına göre yorum yapıyor, Peygamberin hadîslerindeki yorumları ele almıyor, kabul etmiyor. Böylece dolaylı şekilde kendini sanki Peygamberden üstün görmüş oluyor.

Yeni/modern tefsirlerde cumhura muhalefet vardır. Yani on dört asırdan beri gelip geçmiş büyük müfessirlerin, büyük muhaddislerin, büyük ulemanın üzerinde ittifak ettikleri görüşler reddediliyor, onlara uymayan yeni ve aykırı görüşler sergileniyor.

1400 sene boyunca büyük ulema yanılmış, bizim nevzuhur ilahiyatçımız doğruyu bulmuş...

Bazı müfessirler dinde yeri olan birtakım hükümleri de kolayca reddediveriyor. Bunlardan biri recm’dir. Oysa Peygamberimiz, vak’a sayısı olarak az da olsa recm cezasını tatbik etmiştir. Bu konuda çok kuvvetli rivayetler, hadîsler bulunmaktadır. Her işini Allah’ın vahyi ve ilhamı ile yapan Peygamber yanılmış, bizim yenilikçi müfessir doğrusunu bulmuş...

Kendi re’y ve hevası ile tefsir yazan bir ilahiyatçı, recm cezasının Allah’ın rahmetine uygun olmadığını iddia ediyor. Peki, müşriklerin ve kâfirlerin, cehennemde recmden bin kere daha ağır cezalara çarptırılacaklarını nasıl açıklıyor bu kişi?

Başka bir müfessir, sanki Cennet babasının malıymış gibi açmış kapılarını ve Peygamberimizi, Kur’an’ı, İslâm’ı inkar eden Ehl-i Kitabı içine dolduruyor.

Kitap piyasasındaki uygunsuz tefsir, meal ve tercümeler konusunda Müslüman halkın ve gençliğin mutlaka uyarılması, bu maksatla ilmî kitaplar hazırlanıp basılması gerekmektedir.

İsmini vermeyeceğim bir cemaat, kendi “özel müfessirine” hazırlattığı tefsirde her ayetin altına muharref Tevrat ve İncil’den ayet numaraları koydurtmuştur. Böyle bir şey caiz midir? Tefsirde diyalog!..

Sevgili din kardeşlerimiz gerçek din alimlerinin, gerçek müfessirlerin hazırladıkları meal, tercüme ve tefsirleri alıp okumalıdır.

Meal, tefsir ve tercüme sahasındaki bozuklukları, bid’atleri, yanlışları önlemenin en iyi yolu, piyasaya çok güvenilir, çok sahih, çok titizce hazırlanmış bir meal, bir de tefsir çıkartıp bunları maliyet fiyatından halka dağıtmaktır. Bu işi bir vakıf yapabilir.

Bu meal ve tefsir en iyi kağıda basılmalı, nefis bir şekilde ciltletilmeli, lisanı çok güzel olmalıdır. Böyle bir hizmeti yapanlar ne büyük sevap ve ecir kazanırlar.

Yanlışlarla dolu meal, tercüme ve tefsir yayınlamak Kur’an’a hizmet değil, Kur’an’a hıyanet etmektir.

Diyalog

- EFENDİM, büyük deprem yaklaşıyormuş, şehirde 1 milyondan fazla çürük bina varmış, tarihte benzeri görülmemiş bir felâket yaşanabilirmiş,

CEVAP: Şehirdeki ağaçlar budanıyor, her yere milyonlarca lale ekildi, Boğaz’daki tüp geçidin bitmesine az kaldı, kenelere karşı amansız bir savaş başlattık, bayram geceleri ışıklandırma yapıyoruz...

- Bu şehir bu kadar nüfusu kaldırmaz, ülkenin yekûn nüfusu 72 milyon, İstanbul 20 milyonu geçmiş. Ne düşünüyorsunuz?

CEVAP: Şehrin içinde ve çepeçevre dış kısmında on binlerce çok katlı meskenler inşa ettiriyoruz. Bunlar yerleşime açılınca nüfus 1-2 milyon daha artacaktır, Haaa, tedbir almıyor değiliz, alt geçitler, üst geçitler yaptırıyoruz. Her şey daha iyi olacak, sakın bizi çalışmıyor sanmayın.

- Trafik tam bir arapsaçı... Evden işe, işten eve gitmek günde 3 saat alıyor. Bazı yerlerde ve bazı saatlerde trafik ilerlemiyor, dehşetli bir yakıt israfı oluyor. Bu işin sonu ne olacak?

CEVAP: çin’den, Hindistan’dan, İran’dan 100 binlerce yeni otomobil ithal ediyoruz. Vatandaşın cebinde iki anahtar olacak; bir ev anahtarı, bir de otomobil anahtarı. Bu gidişle bir sene sonra İstanbul trafiğine 1 milyon araba daha girecek. ülkede refah ve kalkınma var, bizi boş oturuyor mu sanıyorsunuz?

- Rusya, ihraç edilen domateslerin ve sebzelerin, yapılan tahlil sonunda insan sağlığına zarar veren yapay gübrelerle, hormonlarla, çeşit çeşit kimyevî maddelerle dolu olduğunu görmüş ve malları Türkiye’ye iade etmiş.

CEVAP: Tarım sektörünü korumak ve üreticileri zarara uğratmamak için bu domatesleri iç piyasada harcayacağız. Biz o kadar düşüncesiz değiliz.

- Peki, bu domatesleri yiyen Türklere yazık olmaz mı?

CEVAP: Acı patlıcanı kırağı çalmaz, He, he, he...

- Siz çoluk çocuğunuza böyle kimyalı, hormonlu domates, sebze, meyve yediriyor musunuz?

CEVAP: Hayır, biz hormonsuz, kimyasız, ekolojik lüks meyveler ve sebzeler alır tüketiriz. çoluk çocuğumuza zararlı, zehirli, kanserojen maddeler yedirecek kadar akılsız ve vicdansız değiliz.


Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi