M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Faydalı Şeyler, Zararlı Şeyler...

Faydalı Şeyler, Zararlı Şeyler...

Yaptıklarımızın çoğu şu iki sınıftan birine girer: Faydalı olanlar ve zararlı olanlar. Bunlar da kendi aralarında çok faydalı, orta faydalı, az faydalı; az zararlı, orta zararlı, çok zararlı şubelerine ayrılır.

Şunlar insana fayda veren inanç ve bilgilerin, işlerin kaynağıdır: Kur'an, Sünnet, Şeriat, fıkıh, tasavvuf... Bunlara ters düşen her şey zararlıdır, hederdir.

Zararsız gibi görünen nice boş işler vardır ki, dolaylı olarak büyük zarara sebebiyet verir.

Ömür, yaşanan zaman demektir. İnsan hayatı doğum tarihi ile ölüm tarihi arasında geçen zamandır. Boş işlerle uğraşmak insana, Müslümana büyük zarar verir.

Günde iki üç saat futbol dedikodularıyla meşgul oluyor. Bu kişi büyük zarardadır.

Yahut boş politika gevezelikleri ve zevzeklikleri yapıyor. Zarardadır.

Sahte dindarların hizip, fırka, cemaat, tarikat, grup, parça militanlıkları, holiganlıkları, fanatizmleri hep zarardır.

Şu zırzopa bakınız: Kendi şeyhi çok büyükmüş, çok yüksekmiş de öteki şeyhler fasa fisoymuş... Ne korkunç bir zarar içinde olduğunu bilmiyor.

Din, iman, Şeriat elden gitmiş, bizim yüzeysel Müslüman gel keyfim gel yaşıyor, yan gelip yatıyor. Zarardadır.

Turistik umre seyahatinden döndü, "Ben umredeyken... Zam Zam Tower'in 24'üncü katındaki kral süitinden aşağıdaki Kabe'ye bakıyor ve Zam Zam içiyordum..." edebiyatı yapan şu sefil ne kadar büyük bir zarar içindedir.

Adam veya kadın dindar geçiniyor, engin bir magazin (!) kültürüne sahip. Bildikleri: Yüzlerce politikacıyı tanıyor... Yüzlerce şarkıcı, türkücü, manken, futbolcu... Yüzlerce dinsizi tanıyor... Yüzlerce İslam düşmanı gazeteciyi, yazarı... Sanki ayaklı Boş Şeyler Ansiklopedisi musibet... Lakin "Allahın on dört sıfatını sayınız" denilince apışıp kalıyor.

Müslümanın çeşitli tanımları (târifleri) vardır. Bunlardan biri şudur: "Müslüman, yararına olan şeylerle, zararına olan şeyleri bilen ve ayırt eden kimsedir."

Resulullah (Salat ve selam olsun ona) "İki günü birbirine eşit olan kimse zarardadır" buyurmuşlardır.

Müslüman, her gün, bir önceki günden daha bilgili, daha kültürlü, daha fazla sevap işlemiş, zaman ve mekandan münezzeh olan Allaha mânen daha fazla yaklaşmış, aklı, bilgeliği, olgunluğu ve firaseti artmış, daha fazla tevbe ve istiğfar etmiş, hüsn-i hâtime ile ölmek için sebep ve vesilelere daha fazla yapışmış kimsedir.

Müslümanlar yukarıda mealini yazdığım hadîs-i şerifin ışığında terbiye edilmelidir.

"Benim şeyhim ve cemaatim çok büyük ve çok yüksektir, ötekilerin kıymeti yoktur" diyen sözde mürid ve müntesip uyarılmalı, azarlanmalı, ıslah olmazsa cemaatten veya tarikattan tard edilmelidir.

Kuş kadar aklı olan bir derviş veya muhib şöyle konuşur: "Benim şeyhim, benim cemaatim çok iyidir, çok muhteremdir. Öteki şeyhler, büyükler ve cemaatler de muhteremdir. Hepsine hürmet ederim..."

Âhir zaman fırtınaları içinde yaşıyoruz. Dinsizlik, ahlaksızlık, isyan, fısk, fücur lağımları patlamış, bin türlü pislik içindeyiz. Zerre kadar vicdanı ve iz'anı olan bir Müslümarn bu hale mutlaka üzülür ve ağlar. İşler düzelmezse üzüntüsü ve ağlaması her gün artar.

Din gitmiş, Sünnet uygulanmaz olmuş, Şeriat yürürlükten kalkmış, ahlaksızlık ve iffetsizlik diz boyu ve sözde dindar Müslüman, ağzı kulağında durum çok iyidir diyor. Deli!..

Şu Müslüman memlekette ve halkta yeterli akıl, vicdan, adalet, insaf olsaydı her gün beş milyon ekmek çöpe atılır mıydı?

Ya Rabbi, hepimize akıl, fikir, vicdan, firaset, iz'an ver de faydalı ve zararlı olan şeyleri iyice bilelim, birincileri yapalım, ikincilerden kaçalım.

* (İkinci yazı)

Avrupalıların İstekleri Bitmez

Avrupalıların istekleri, diretmeleri bitmez. Yeni Ceza Kanunumuzdan zina suçunu kaldırttılar, bu onlara büyük cesaret verdi.

İslam ahlakının temel değerlerinden biri iffettir. Bugünkü Avrupa medeniyet ve kültüründe iffetin pabucu dama atılmıştır. Onlar bizim, kendileri gibi olmamızı istiyor.

Birkaç kere yazmıştım, tekrarında fayda var: Türkiye Avrupa Birliği'ne girerse çok şeyler olabilir:

AB sarsılır batar.

Türkiye parçalanır.

Bir ara bazı gazeteler yazmıştı: AB sorumlularından biri camilerde Cuma namazı esnasında "Allah katında din İslam'dır" ayetinin okunmamasını istemiş...

AB bizim dinimize karışır mı? Elbette karışır, çünkü İslam ile Avrupa temelde bağdaşmaz ve uyuşmaz.

Bugün bazı Avrupa ülkelerinde aile, nikah gibi kurumlar büyük darbe yemiştir. Onlar bizim de kendileri gibi olmamızı istiyor.

Avrupa medeniyeti kendi içinde büyük ve korkunç değişiklikler ve inkılaplar geçirmiştir. Onlar, İslam dinine ve ahlakına bağlı bir Türkiye'yi kesinlikle istemez.

Yeni bir İslam istiyorlar.

Kur'anı, onların istekleri doğrultusunda, onların işlerine gelecek şekilde yeniden yorumlamamızı istiyorlar.

Hadisleri ayıklamamızı istiyorlar.

Mutlak manada kadın erkek eşitliği istiyorlar.

Müslümanların "seküler Müslüman olmasını" istiyorlar.

Şeriatsız ve fıkıhsız bir İslam istiyorlar.

Gerçek İslam'ı, gerçek Müslümanları istemiyor; işlerine gelecek yeni bir İslam ve ona uymuş ılımlı ve light Müslümanlar istiyorlar.

Tesettürsüz bir İslam istiyorlar.

Bu saydıklarımı kimler istiyor? İsteyenler istiyor. Böyle istekleri ve emelleri olmayan Avrupalılara bir şey dediğim yoktur.

İslam dininin esaslarından, temellerinden, ana kurum ve değerlerinden kimsenin ödün vermeye yetkisi yoktur.

Biz özümüze dönmeliyiz. Öz de Kur'andır, Sünnettir, icmâdır, Şeriattır, fıkıhtır.

Kur'an ve Sünnet ahlakına uymayan, onlara ters olan her şey batıldır ve hederdir.

Yunanistan gibi Hıristiyan bir ülkenin bile AB girdabında nasıl battığını gördük...

27.03.2012

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi