M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Zenginlik ve refah arttıkça azgınlık da artıyor

Zenginlik ve refah arttıkça azgınlık da artıyor

Medeniyet, teknik, maddî kalkınma, refah, zenginlik, konfor... Bunlar ilerledikçe din, ahlâk, namus, iffet, doğruluk, dürüstlük, fazilet, hikmet de ilerliyor mu? Heyhat, tam tersine...

Ülkemizdeki kötü gelişmeleri bir bir sayayım:

1. Müslümanlar seküler hale geliyor, dinden kopuyor.

2. Zenginleşen ve refaha kavuşanlar dünyevîleşiyor, maddîleşiyor; maneviyat ve ruhaniyet boyutları güdükleşiyor.

3. Zenginlik arttıkça azgınlıklar, günahlar, fısk ve fücur, isyan ve tuğyan daha çok artıyor, açıkta yapılıyor.

4. Gerçek ilim, irfan, kültür, hikmet azalıyor, ortalığı cehalet bulutları sarıyor.

5. İslamî ölçülere ve kıstaslara göre kadının durumu kötüleşiyor, kadın haysiyeti ayaklar altına alınıyor.

6. Zenginlik, maddî kalkınma çoğaldıkça dine aykırı yenilikler ortaya çıkıyor. Mesela Atatürk, İnönü, Gl. Cemal Gürsel ve Gl. Kenan evren zamanlarında bile suç olan zina suç olmaktan çıkartılıyor.

7. Zenginlik arttıkça büyük, yüksek, süslü camiler yapılıyor ama bilhassa sabah namazlarında beş on ihtiyardan başka gelen olmuyor.

8. Zenginlik arttıkça, Müslümanların vakıflar, teşkilatlar kurarak her yıl yüzlerce çeşit faydalı kitap ve broşürü on milyonlarca adet bastırıp bunların bir kısmını bedava, bir kısmını maliyet fiyatına dağıtıp okutmaları gerekmez mi? Bunlar yapılmıyor, Kur'an tercüme ve tefsirleri, hâdis külliyatları, din kitapları yüzde 99 hep ticarete alet ediliyor. Yahova Şahitleri'nin kendi dinleri için yaptıklarının yüzde birini bile Müslümanlar İslam için yapamıyor.

9. Ülkemizde hem zenginlik ve refah var, hem de oldukça geniş bir hürriyet. Gel gelelim, bu refah ve hürriyetten istifade ederek Müslümanlar Allah'ın emrine uyup tek bir ümmet haline gelemiyor, başlarına bir İmam-ı Kebir seçemiyor.

10. Zenginlik ve refah arttıkça namaz terk ediliyor, halk şehvetlerine tabi oluyor.

Ortada çok kesif (yoğun) gaflet, cehalet, dalâlet ve hıyanet karanlıkları var.

Peygamberimiz (Salât ve selam olsun ona) "Din nasihattir" buyurmuş ama Müslümanlara gereği gibi ve yeterli öğüt verilmiyor.

Şu zengin Türkiye'ye bakınız: Bundan birkaç ay önce Adana'da 26 yaşında iki çocuklu bir anne açlıktan, yoksulluktan, sefaletten, sekiz aydır kira ödeyememekten, çaresizlikten intihar etti, zavallı yavruları yetim kaldı. Yüz milyarlarca dolarla oynayan İslamî vakıflar, cemaatler, tarikatlar, teşkilatlar o bedbaht kadıncağıza azıcık yardım etmedi. Zenginlik ve refah arttıkça merhametsizlik ve gaddarlığın arttığını ispat eden acı tablo.

Bir kısmı helal, bir kısmı haram paralarla süper zengin olmuş şu sahte dindarı seher vaktinde camide göremezsiniz.

Lüks turistik umre yapar, Zam Zam Tower'in üst katında kiraladığı lüks süitin penceresinden aşağıdaki Kâbe-i muazzamaya dürbünle bakar ama Adana'daki aç anneye birkaç yüz lira yardım etmez.

İslam ahlâkı ile ahlâklı hocaları tenzih ederek söylüyorum: Birtakım hocalar da son derece dünyevîleşmiş ve parasal hoca olmuştur.

Din iman elden gidiyor veya gitmiş bile ama bizimkiler keyiflerine ve ticaretlerine bakıyor.

Eskiden Müslümanlar ah Ayasofya vah Ayasofya diye bağırırlardı. Şimdi o konudaki sesler ve iniltiler de pek zayıfladı.

İslam medreseleri hâlâ kapalı... Kaç kişinin umurunda?

Tekkeler hâlâ kapalı... Kaç kişinin umurunda?

Kanaat ve iktisat şişeleri taşa çalınmış.

Mübarek Ramazan gecelerinde teravih cemaati mi daha çok, yoksa şenlik ve etkinlik çadırlarındakiler mi?

Hafta tatili Yahudilerin ve Hıristiyanların cumartesi pazarıymış, çoğunluktaki Müslümanlar Cuma günü tatil yapamıyormuş... Gündemde böyle bir madde bile yok.

Benim evim pek müzeyyen... Benim otomobil pek lüks... Benim giysilerim markalı... Benim yediklerim pahalı şeyler... Gaflet, gurur, kibir, sarhoşluk.

Ne sarhoşluğu?

Para, mal, zenginlik, lüks, israf (Günde altı milyon ekmek çöpe atılıyor!), azgınlık, cahillik sarhoşluğu...

Bu sarhoşluk ne zaman biter?

Ya bir an önce kendimiz ayılır, doğru yola gireriz. Yahut bir sille gelir, bir ayılırız pir ayılırız.

"İkinci yazı"

Terör Kürt halkının aleyhinedir

Türkler, Kürtler ve diğer etnik kökenliler bu memlekette birbirlerinden kesinlikle ayrılmazlar ve ayrılamazlar.

Bu ülkede 78 etnik köken olduğu söyleniyor.

Gürcüler... Arnavutlar... Çerkezler... Daha niceleri...

İslam bütün bu unsurları birbirine bağlıyor.

Türkiye'yi parçalamak, bölmek isteyenler İslam'ı yıkmak için çalıştılar.

Kürtler bu ülkede İslam için çok çalışmış, çok hizmet etmiş, çok fedakârlıklar yapmış, çok kurbanlar vermiş bir unsurdur. Kürtlerden büyük ulema ve fukaha, büyük şeyhler ve mürşitler yetişmiştir. Kürtlerin Seyyidleri vardır.

Yakın tarihimizin kararlık günlerinde nice Kürt âlimi ve şeyhi İslam, iman, Kur'an, şeriat, tarikat için canlarını feda etmiş, kimisi de zindanlarda ve sürgünlerde dayanılmaz acılar çekmiştir.

Türkler, Kürtler, Arnavutlar, Gürcüler, Çerkezler ve diğer anasır İslam'a bağlı kaldıkları, din ve iman kardeşliği bağlarını korudukları müddetçe bu vatan parçalanmaz.

Ülkemizi parçalamak isteyenler bir kısım Kürtleri kullanmak istemiştir.

Kürt terör örgütü gibi gösterilen hareketin, Kripto Derin Devlet tarafından kurulduğuna dair hayli rivayet vardır.

1984'te Ermeni ASALA terörüne âniden son verilmiş, onun yerine sözde Kürt terörü getirilmiştir.

Türkiye'nin parçalanması Kürt halkının işine gelmez.

"Başkalarının" işine gelir.

Birtakım Sünnetsiz sözde Kürtlerin çok işine gelir.

Türkiye bütünlüğünü koruduğu müddetçe, Doğu ve Güneydoğu bölgemize dışarıdan nüfus ithal edilemez.

Derin güçler PKK'yı bir türlü bitirmediler.

Çünkü PKK lazımdı.

Anadolu'yu tekrar Hıristiyan yurdu yapmak isteyen iç ve dış derin güçler, terörü kullanıyor.

İstanbul'da, Diyarbakır'da olandan daha fazla Kürt nüfus yaşamaktadır. Ben Müslüman bir Türkiyeli olarak bundan rahatsız değilim.

19'uncu yüzyılda Erivan bir Türk ve İslam şehriydi. Sonra ne oldu?

19'uncu asrın ortasında Bulgaristan'da, Bulgar'dan çok Türk ve Müslüman vardı. Kırıla kırıla, göç ede ede azaldılar.

Mülk Allah'ındır... Dilediğine verir, dilediğinden alır. Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılar...

Ermenilerin bir kısmı, birlikte barındıkları toprakları Müslümanlarla paylaşmak istememişler, hepsi bizim olsun demişlerdi.

Ermeni teröristleri kumar oynamış ve kumarı kaybetmişlerdi.

Onlar yanlış ata oynamışlardı.

Ermenilerin menfaati, varlıklarını devam ettirmeleri Osmanlı devletine sımsıkı bağlı kalmakla mümkün olabilirdi.

Bütün Ermenileri suçlamak aklımın köşesinden geçmez. Lakin emperyalistlerin, sömürgecilerin, misyonerlerin tuzaklarına düşerek kendi devletlerine isyan edenler, hepsinin felaketine sebep olmuştur.

Ermeniler 1914-18 savaşında Ermeni Lejyonları kurarak Ruslara karşı Osmanlı devletinin bütünlüğünü korumak için savaşmış olsalardı bugün bu ülkede en az beş milyon Ermeni yaşayacaktı.

Birtakım Kriptolar, birtakım Derin Devletler yine çok yanlış işler yapıyor.

Türkiye'yi terörle yıktırmak istiyorlar. Yıkılsın ki, Doğu'ya ve Güneydoğu'ya dışarıdan nüfus getirilebilsin.

Bugünkü Kürt etiketli terör kesinlikle bir Kürt hareketi değildir, Kürt halkının lehine ve menfaatine de değildir.

Terör Müslüman Kürtlere yaramaz, Pakradunilerin işine gelir.

Siz Pakraduniler kimlerdir biliyor musunuz?

09.06.2012

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi