M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Zamanımızda Müctehid Yoktur

Zamanımızda Müctehid Yoktur

1. Zamanımızda ictihad yapabilecek dereceye yükselmiş icazetli din alimi ve fakih yoktur.

2. Binaenaleyh, müctehid tabakasında olmayanların yaptıkları bütün ictihadlar geçersizdir ve bâtıldır.

3. İcazetli Sünnî ulema ve fukaha elbette fetva verebilir ama icazeti olmayan bid’atçilerin, reformcuların ve modernistlerin verdikleri fetvalara itibar edilmez.

4. Mevrid-i nasta ictihada mesağ yoktur.

5. Kesin bir helali haram, kesin bir haramı helal gösteren ictihad ve fetvalar küfre yol açar.

6. Kadere iman İslamın zaruriyatındandır. Kaderi inkar eden küfre düşer.

7. Tesettür-i nisvan zaruriyattandır. Tesettür Kur’an Sünnet ve icmâ ile sabit bir farzdır. İslamda tesettür yoktur diyenler kesin bir farzı inkar etmiş olur.

8. İcazetli, vazifeli, salahiyetli müftünün fetvası, bu fetvanın yine vazifeli ve salahiyetli kadı tarafından hükme bağlanması, bu hükmün Şûra-i Ulema ve bilahare İmam-ı Kebir tarafından tasdiki olmadan hiç kimse, isim verilecek kafir ve mürted ilan edilemez.

9. Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesinde dört hak fıkıh mezhebi vardır. Beşinci hak mezheb yoktur. Mutezile mezhebi sapık bir mezheptir. Mezhepsizlik İslam dinini ve şeriatını tehdit eden en tehlikeli bid’attir.

10. Telfik-i mezahib büyük bir bid’attir ve mezheplerin kolaylıklarla ilgili hükümlerini bir arkaya getirmek dini oyuncak etmektir.

11. Mütevatir ve sahih hadisler de bir tür vahiydir. Sünneti inkar, tahkir, tezyif, tahfif eden küfre düşer.

12. Zina büyük günahtır ve yapanlara had cezaları uygulanır. Zinanın büyük günah ve suç olduğunu inkar eden kafir olur.

13. Riba kesin bir haramdır.

14. Küfrü ve kafirleri beğenmek, onları dost ve velî edinmek haramdır.

15. Tevhid inancı ile Teslis inancı esasta birdir demek küfürdür.

16. Allahü Teala kemal sıfatlarla sıfatlı olup noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah sonradan yaratılmış şeylerin hiçbirine benzemez. Allahı havadise benzetenler sapıktır. Allahı iki çehreli bir Roma putuna benzetenler Tevhid inancından çıkmış olur.

17. Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Hâtemürrüsul olduğunu, risaletini, getirdiği Kitabı, Dini ve Şeriatı inkar edenler kafir olur.

18. Din ile dünya ayrı değildir. Din ruhanîdir, bir vicdan işidir, dünyaya karışamaz diyenler dinden çıkar.

19. Bütün mü’minler tek bir Ümmettir. Ümmeti inkar edenler sapıktır.

20. Kur’andan, Sünnetten ve Şeriat-ı Garra-i Ahmediyyeden başka yol arayanlar dalalettedir.

21. İslamın dışında da hak ibrahimî dinler vardır inancına sahip olanlar, İslamı red ve inkar edenleri de ehl-i necat ve ehl-i Cennet kabul edenler sapıktır ve çok yanlış yoldadır.

22. Kur’andaki 300 küsur kesin hükümlü ayet bugün geçerli değildir, onlar tarihseldir itikadına sahip olanlar imana ve Kur’ana aykırı bir söz etmişlerdir.

23. Afganî, Abduh, Reşid Rıza, Fazlurrahman, Şeriati ve benzerleri din alimi, fakih, müctehid ve imam=önder değildir.

24. Şazz görüşler icmanın yerini tutamaz.

25. İcazeti olmayan kimseler din alimi, fakih, müftü, mürşid ve şeyh olamaz.

26. İslamî bilgiler Kur’an tercüme meal ve tefsirlerinden değil, muteber ve güvenilir ilmihal, akaid, ahlak ve diğer din kitaplarından öğrenilir.

27. Peygamberimizin sahih ve mütevatir hadislerine dayanan icmayı inkar eden sapıktır, bid’atçidir.

28. Kadınlar camiye gelebilir ve kendilerine ayrılan yerlerde namaz kılabilir ama efdal olan, evlerinde kılmalarıdır.

29. İslam kesinlikle kadınları aşağılamaz. Tam aksine yüceltir. Kur’andaki, kadınların mirası ve şahitliği ile kesin hükümlü ayetlerini inkar edenler dinden çıkar.

30. Din ve dünya ayrıdır diyenler dinden çıkar.

 

(İkinci yazı)

Bitpazarları

Birkaç hafta önce Fatih’te Kıztaşı Caddesi’nde geçerken köşe başında bir sahhaf dükkânı gördüm, otomobili hemen durdurttum, iki torba dolusu kitap aldım. Fiyatları mâkuldü. Sahhaf dükkânları açılmaya başladıysa, Fatih medenileşiyor demektir. Sadece sahhaf olması yetişmez antikacı, geleneksel sanat ürünleri, kaliteli hatıra eşyası satan dükkânlar da olmalı.

İstanbul’da nüfusu 500 binin üzerinde olan nice ilçe ve semt var ki sahhaf ve antikacı yok. Kültür ve medeniyet bakımından büyük eksiklik.

ABD’de, Avrupa ülkelerinde eski eşya, porselen vesaire satan firmaların internet sitelerine bakıyorum fiyatlar genellikle bizdekilerden daha ucuz. Türkiye bir ölçüsüzlükler aşırılıklar ülkesi oldu. Bizim antikacılar, mezatçılar Londra’ya falan gidip eski porselen toplayıp burada birkaç misline satıyorlarmış diye duydum.

Otuz kırk yıl öncesine kadar Türkiye antika halı ve kilim konusunda muazzam bir hazineydi, bilhassa eski tarihi camilerimiz… Bunları hoyratça yok ettik. Halıcı Cebrail Bey anlattı, Amerika’ya gitmiş götürdüğü halıları orada satamamış ama oradan birkaç eski halı kilim almış. Dükkânlardan antika yahut eski eşya almak benim için çok zorlaştı. Ben de arada bir bitpazarlarına gidip topluyorum.

Toplayıp da ne yapacaksın? Cevap vereyim: Kitap, el yapımı geleneksel sanat ürünleri toplamak insanı dinlendiren ve mutlu eden bir hobidir. Her insanın bir hobisi olması lazımdır. Benimki de budur. Faydalı hobiler vardır, zararlı hobiler… Bazen uzaktaki bir camiye sabah namazına giderken, vakit henüz karanlık Galata ve Unkapanı Köprüleri’nde balık tutanları görüyorum. Bence zararlı bir hobi. Kışın soğuğunda titreye titreye balık tutuyor, geçinmek ve yemek için değil.

Yakın zamanlara kadar Beyazıt Meydanı’nda Pazar günleri çok garip, çok acayip, çok zengin bir pazar kuruluyordu. Hat müzesinin önünde ve kenarında kitaplar, dergiler… Caminin giriş kapısının önünde Türkmenistan’dan gelmiş halılar… Ermenistan’dan, Gürcistan’dan gelip bavul ticareti yapanlar. Yanıma birkaç genç alıp oralara gidiyordum, bizim için güzel bir eğlence oluyordu. Belediye bunu kaldırdı, çok üzüldüm.

Salı pazarında yine Pazar günleri büyük pazar kuruluyordu, onu da kaldırdılar. Samandıra, Kartal bitpazarları kaldırıldı. Bitpazarı düşmanı belediyeler, bitpazarında bit bulunacağından mı korkuyorlar!

Bütün medeni dünyada bitpazarları vardır. Kitap ve antika meraklıları oralarda neler bulurlar, keşfederler.

Bitpazarına gittiğim için bendenizi kınayanlar da var. Onlara laf anlatmak mümkün değil.

Eski eşya almak ayıp değil günah değil… Bazı gururlu ve kibirli insanlar eski eşya kullanmayı kötü görürler. Gurur ve kibir ise çok fena şeylerdir.

Küçükpazar’la Süleymaniye’deki Botanik Bahçesi arasında birkaç sene öncesine kadar Pazar günleri büyük bir bitpazarı kuruluyordu, belediye engel oldu.

Dolapdere’de iki çan kuleli Rum kilisesi civarında Pazar günleri kurulan bitpazarında izin verdiği, müsamaha ettiği için Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül Beyefendi’ye teşekkürlerimi sunuyorum. Oraya epeydir gidemiyorum.

Taşıma ve vize güçlükleri ve olmasa Yunanistan’a Atina’da Plaka semtinde kurulan bitpazarına gitmeli, orada kriz var ya kim bilir ne enteresan mallar geliyordur. Bir gün oradan geçerken anahtarla kurulan eski bir cep saati almıştım. Bozuktu, İstanbul’da tamir ettirdim.

Eski para, pul, kartpostal koleksiyonu yapan meraklıları takdir ve tebrik ediyorum. Bunlar da bir tür kültür faaliyetidir.

Aslında her medeni insanın milli geleneksel sanatlardan biriyle meşgul olması lazımdır. Bendeniz otuz yıl önce ebru yapıyordum, 1984’te hapishaneye düştüğüm vakit Şile Cezaevi’nde de yapmıştım, sonra ara verdim. Şu sıralarda A4 boyunda bir tekne açıp çok koyu renkli ebrular yapmayı düşünüyorum, sonra bunların üzerine matbaada beyaz veya zırnık rengi hatlar bastıracağım, bir tür akkâse ebru olacak.

Dünyanın üçüncü iktisat ve sanayi ülkesi olan Japonya’da milli sanatlar çok yaygın. Onlardan biri bizim ebruya benzeyen Suminagaşi sanatıdır.

Halkımızın yeterli miktarına el sanatı zevki aşılanabilse şu Türkiyemiz’de beş yüz çeşit sanat eseri üretilebilir, bunların yüzde doksan beşi turistlere satılır, yapanlar helalinden para kazanmış olurlar. Maalesef bizde bu kafa yok. Yurdumuzun her yerinde binlerce Çin ıvır zıvırı satan dükkân var ama milli el sanatı ürünlerimizi satan dükkânlar parmakla gösterilecek kadar az.

Balat’la Fener arasında atölyesi olan seramikçi Saliha Hanım’a otuz adet büyük kâse ve tabak ısmarladım. Bunların bir kısmını dostlarımdan bir zata vereceğim. O sağa sola çok hediye dağıtır. Bunları da armağan etsin. Bir kısmını da ben eve koyacağım.

Eskiden her sene İznik’e giderdim, birkaç senedir gidemiyorum. İnşaallah ilk fırsatta İznik’e, Kütahya’ya, Kınık Köyü’ne sanat seyahatleri yapacağım.

Bana gelip giden gençlerden birini hattat Gürkan Bey’e gönderdim. Eksik olmasınlar, ona hat dersleri vermeyi kabul etti. Gencimiz ileride ayet, hadis, kelam-ı kibar, hikmetli söz levhaları yazarsa İnşaallah bir ucundan bana da sevabı ve faydası ulaşır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi