M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Riba ve Faiz Konusunda Uyarı

Riba ve Faiz Konusunda Uyarı

Bendeniz iktisat ve maliye konusunda uzman değilim. Parayı sevmem. Alim ve fazıl kimselere hürmet ederim. Faiz konusunda az bilirim öz bilirim. Kur’anda muhkem ayet vardır, mütevatir ve sahih hadisler vardır; riba haramdır. Ribanın helal olduğuna inanan dinden çıkar.

Ribanın yani faizin azı da haramdır çoğu da…

Riba ayrı şeydir faiz ayrı şeydir demek batıl bir söz etmektir. İkisi de aynı şeydir.

Yetmiş çeşit riba vardır, hepsi de haramdır.

Darülharbte iki mü’minin ribalı iş yapmaları haramdır.

Riba, hadise göre “Anasıyla zina yapmaktan daha büyük bir günahtır.

Riba/faiz sadece iktisadî ve malî bir konu değildir, öncelikle dini ve fıkhı bir konudur.

Günümüz insanlığının başındaki en büyük bela ribadır, faizdir.

Kur’an ribacılar için “Onlar Allaha ve Resulüne savaş ilan etmişlerdir” buyurmaktadır.

Resuli Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimiz Veda Haccındaki hutbesinde riba muamelelerini kesin olarak Kıyamete dek kaldırdığını, ibtal ettiğini insanlığa duyurmuştur.

Allah ile savaşmaya yeltenen ribacılar bu savaşı kazanacaklarını mı sanıyorlar?

Ribanını en düşüğü de haramdır. Mesela binde bir, milyonda bir riba yine haramdır.

Düşük faizin helal olduğunu iddia eden Reşid Rızanın kendisi de, bu bozuk fetvası da merduttur.

Nefs-i emmaresini, gururunu, kibrini, şehevatını tatmin için faizli krediyle pahalı ve lüks bir oto alan Müslüman, hem ribaya bulaştığı, hem de israf ettiği için iki kere günahkar ve fasık olur.

Faizli banka kredi kartları kullanmak günah ve haramdır.

Sadece faiz almak veya vermek değil, faizin hesabını tutmak bile haramdır.

Müslüman gazetelerin ve tv’lerin faizli reklamlar almaları haramdır, büyük günahtır.

Çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir ülke gırtlağına kadar ribaya, faize, krediye batarsa onun geleceği çok karanlık olur.

Riba ve faiz konusunda şazz ve geçersiz ictihladlara, fetvalara, görüşlere kulak asılmaz.

Faizin kötü olduğunu anlamak için dindar bir Müslüman olmak gerekmez. Akl-ı Selimi ve vicdanı olan herkes bunu kolayca anlar idrak eder.

Faiz yasağı rahmanî, faize cevaz Tağutî ve şeytanîdir.

Faiz konusunda Tağuta, şeytana, decacileye, kezzabîne uyanlar Cehenneme doğru yol alır.

Faiz sadece İslamda değil, tahrife uğramış dinlerin şeriatlarında da haramdır.

Dünyada mekan, âhirette iman diyerek faizli krediye baş vuranlar ve düşük faizin helal olduğuna itikad edenler, imanlarını ve ahiretlerini kaybetmekten korksunlar.

Bugünkü faiz çılgınlığı böyle artarak devam ederse Türkiye ileride birkaç trilyon dolar faize batacak ve İtalya gibi iflas edecektir.

Dünya hayatı bir imtihandır, insanlar imtihan edilmektedir. Önemli sorulardan biri de faizdir.

Veyl bu faiz sorusuna yanlış cevap verenlere!

Bildikleri ile âmil olmayan ulema-i sû’un aldatıcı fetvalarına kanıp de ayaklarımız kaymasın.

Dini imanı para olanların dinî fetva vermeye hakları yoktur.

İslam nizamında, yetmiş çeşit ribanın yetmişi de haramdır ve yasaktır.

Allahü Teala, Şeriat sınırları içindeki ticareti helal, ribayı haram kılmıştır. Kur’an böyle diyor.

Müslümanlar, birbirlerine yardım için, ticaret ziraat ve sanayi geliştirmek için karz-ı hasen sandıkları ve mudabere şirketleri kurmalıdır.

Ribanın haramlığına aykırı ictihad yapılamaz. Çünkü mevrid-i nasta ictihada mesağ yoktur.

Abrürrezzak beyefendi kardeşim… Cebinizdeki o radyasyonlu kredi kartı konusunda taqva sahibi ulema ile, kamil mürşidlerle istişare yapınız. Bir de istihareye yatınız. Bakınız neler duyacak ve (kısmetiniz varsa) neler görecek ve işiteceksiniz.

İslam dininde helal belli, haram da bellidir. Riba belli olan haramlardandır… Bir de bu helallerle haramlar arasında şüpheli işler ve muameleler vardır ki, Resulullah Efendimiz onlardan da uzak durmamızı emir ve tavsiye buyurmuşlardır.

Abdüsselam kardeşimize: Evet namazınızı kılıyor, orucunuzu tutuyorsunuz ama riba konusundaki bu genişliğinize ne demeli?

Bu hatırlatma yazım dolayısıyla bendenize öfkeleneceklere bir sözüm var: Ne haliniz varsa görün derim…

 

(İkinci yazı)

İslamî Hürriyet Nedir?

Ömründe hiç kivi yememiş bir kimseye, bu meyvenin tadını doğru dürüst anlatmak mümkün müdür? Yüz sayfalık bir kitap yazsanız yine anlatamazsınız.

Kiviyi anlamak için yemek gerekir.

Her kivi yiyen, kivinin tadı nedir hakkıyla anlar mı? Anlayamaz. Damak lezzeti kültürüne sahip kişi ile önüne gelen her şeyi hapur hupur yiyen bir pisboğaz bir olur mu hiç?

Nefis yemeklerin, lezzetli meyvelerin tadını herkes eşit olarak alamaz.

Dünyanın en nefis, en pahalı, en nadide çaylarından bir karışım yaptınız, porselen bir çaydanlıkta demlediniz, billur bardaklarla ikram ettiniz. Çaydan anlamayan biri için bu dillere destan içecek bulaşık suyu gibi bir şeydir. Anlayan kimse ise tadını kırk yıl unutamaz.

Anlamak için yaşamak, denemek gerekir. Bu da yetmez anlama, lezzet alma, algılama kültürü de gereklidir.

İnsanlar dünyayı, hayatı, varlığı kültür seviyelerine göre anlar veya anlamaz.

Yaşar görünen öyleleri vardır ki, onlar yaşamaz.

Notalardan, bestelerden söz edelim. Mahalle düğünlerinde oynak havalar çalan beşinci dereceden bir orkestra Mozart’ın harika bir bestesini aslına uygun şekilde icra edebilir mi?

Öyle adamlar vardır ki doğumları ile ölümleri arasında uzun bir zaman dilimi olur ama onlar yaşamadan ölmüşlerdir.

Bugünkü medeniyet robotlar, zombiler yetiştiriyor.

Modern tavuk çiftliklerindeki zavallı tavuklar gibi. Yirmi dört saat ışık altında durmadan yediriliyor, şişiriliyor ve otuz küsur gün sonra kesilecek hale getiriliyor. Zaten kesmekte gecikilirse çatlayıp ölüyorlar. Bu tavukların hayatı normal tavuk hayatı mıdır? İşte medeniyet insanlara da fabrika tavuğu muamelesi yapıyor.

Çocukluğumda tavuklarımız vardı. Serbest gezerlerdi. Biz onlara yem vermesek de karınlarını doyuracak bir şeyler bulurlardı. Sıcak havalarda bir ağacın gölgesinde dinlenirlerdi. Günün birinde kesilip yenilirlerdi ama normal bir tavuk hayatı yaşamış olurlardı.

Şimdi insanlar fabrika-çiftlik tavukları gibi. Berbat bir hayat sürüyorlar, farkında bile değiller.

Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Müslüman halka bakalım. Varlık nedir, hayat nedir, dünya nedir, İslam nedir sorularını soran ve cevaplarını bilen kaç kişi çıkar.

Kölelik kalktı diyorlar. Hukuken kölelik kalkmıştır ama kendilerini hür sanan milyarlarca köle var yeryüzünde.

Eroin veya kokain bağımlısı bir köle değil midir?

Evden işe işten eve gitmek için günde üç dört saat çile çeken adam hür müdür, köle mi?

Televizyonun önüne geçiyor ve saatler boyunca saçma sapan beyin yıkayıcı bayağı programlar seyrediyor. Hür müdür, tv kölesi midir?

Ya şu telefon kolikler? Vır vır zır zır dır dır konuşup dururlar. Gevezelikler, zevzeklikler… Bunlar hür müdür?

Sağlığa zararlı bembeyaz kimyalı ekmekleri tüketenler sağlık ve beslenme bakımından ne kadar hürdür?

Markete gidip de doğal, temiz, ekolojik, faydalı besinler ve içecekler alamayanlar hür insanlar mıdır, esirler midir?

Siz Müslümansınız, çocuğunuzu okula gönderiyorsunuz, yavrunuza orada İslama aykırı bir yığın ideolojik hurafe okutuluyor, evrim teorisi doğruymuş gibi gösteriliyor, sapık bir insan olarak yetişmesi için çalışılıyor. O çocuk, onun ebeveyni hür müdürler?

Dindar bir vatandaş, Türkiyede niçin Cuma günü tatil yapamıyor?

Mason locaları açık da, tasavvuf tekkeleri niçin kapalı?

Heybeliada’daki Ruhban Okulu açılırken, çoğunluğun İslam Medreseleri niçin açılmıyor?

Birtakım ruhban-perestlerin tuzaklarına düşmüş safderun Müslümanlar hür Müslümanlar mıdır?

Bin yıldan fazla kullanılmış olan millî alfabeyi bilmeyenler, 1928’den önce yayınlanmış Ömer Seyfeddin hikayelerini okuyamayanlar kültür yönünden hür olabilir mi?

Hür ve mukim Müslüman erkeklerin beş vakit farz namazları cemaatle kılmaları mecburîdir. Cemaati devamlı şekilde terk edenler, mecazî manada, köle statüsünü tercih etmiş olduklarından haberdar mıdır?

Tesettürü terk eden hür İslam kadınları, kendilerini cariye statüsüne düşürdüklerinin farkında mıdır?

Kölelere hürriyet şarkıları okutturulabileceğini unutmayalım.

Hür Müslümanlar olmak için hürriyetin şartlarını ve gereklerini bilmemiz ve onları hayata geçirmemiz gerekir.

Türkiyede Yahudiler cumartesi günü, Hıristiyanlar pazar günü resmî tatil yapıyorlar. Müslümanların cuması ise resmen tatil günü değil. Bu bir hürriyet midir, yoksa bir kölelik mi?

Ah, keşke Müslüman halka ve gençliğe İslamî hürriyet dersleri verilse…

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi