M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Arşimidis Cinayeti

Arşimidis Cinayeti

1. ARŞİMİDİS ticarethanesinin sahibinin öldürülmesi, mallarının gasp edilmesi ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir dosya bulunduğunu, bu konuda işlem yapılmadığını, dosyanın arşive kaldırıldığını milletvekilliği yapmış bir dostumdan yıllarca önce öğrenmiştim. Dosyayı gördüğünü ve incelediğini söylemişti… Dosya, yasalara aykırı olarak yok edilmiş olabilir…

2. Bu cinayet ve gasp ile alakalı olarak bundan otuz yıl kadar önce 2000’e DOĞRU dergisinde uzun bir yazı yayınlanmıştı. Bu yazı çok dikkatle okunmalıdır.

3. ARŞİMİDİS cinayeti üç kişi tarafından tasarlanmış ve işlenmiştir. Biri New York’ta ikamet eden bir avukat, ikincisi bakanlık yapmış bir zat…

4. Çok önemli bir devlet adamımızın karısının bu meseleyle ilgilenmesi, devletin gizli istihbarat servisindeki konuyla ilgili dosya ve raporlara el koyması ve yok etmesi çok dikkat çekicidir.

5. Çok vahim bir cinayet işleniyor… Öldürülenin malvarlığına el konuluyor… Devletin gizli belge ve raporları alınıp imha ediliyor… Bu konuda yayınlar yapılıyor… Fakat yargı ilgilenmiyor…

6. Örtbas edildiği, unutulduğu, unutturulduğu iddia edilen bu cinayet ve gasp hadisesi tekrar gün yüzüne çıkmıştır. Bunu tekrar örtbas etmek için şeytani kulisler yapılmakta, dolaplar döndürülmektedir.

7. Bu konuda Yunanistan’da hayli bilgi bulunmaktadır. Araştırılması gerekir.

Diğer bir husus:

Ülkemizde altmış yıldan beri dehşetli bir tereke mafyası çalışmaktadır. 1950’lerin son yıllarında ve altmışların ilk yıllarında bu mafyanın bazı elemanları tutuklanmıştı. Mafya, vârissiz vefat eden yahut yurtdışına kaçmak zorunda bırakılan kimselerin terekelerine sahte belgelerle el koymaktadır. Bu tereke mafyasının yaptıkları gün yüzüne çıkarılınca büyük gürültü kopacak, üst üste dizilmiş sahtekârlık küpleri gümbür gümbür yıkılacaktır.

Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın,

Başbakan’ın,

Adalet Bakanı’nın,

Yargıtay’ın,

Vatansever medyanın…

Bu çirkin, bu kirli, bu yüz kızartıcı cinayetlere, gasplara el koymasını bekliyoruz.

Bu hadise tekrar örtbas edilirse doğrusu çok üzüleceğim, ümidim çok kırılacak.

 

(İkinci yazı)

Müslüman Gençlik ve Ali Şeriati

BAŞTA imam hatip okulları ve ilahiyat fakültesi öğrencileri olmak üzere bütün Müslüman gençlere hitap ediyorum.

Maalesef dinimizi içten yıkmak, İslam’ı mihraptan çökertmek isteyen dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik yıkıcı cereyanları ülkemizde kol gezmektedir. Bunlar İslam Şinasi adlı kitabında, kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan münezzeh Allahü Teala hazretlerini iki çehreli bir Roma putuna benzeten, “Allah gerçek bir Janus’tur” diyen Ali Şeriati’yi bir mücahid, bir İslam önderi, bir uyarıcı olarak göstermektedir.

Ali Şeriati Şii hocalarının bir kısmı tarafından ağır şekilde tenkit edilen, son derece bozuk bir şahsiyettir.

Allah’ı bir Roma putuna benzeten bu zındığı Türkiye’nin Müslüman gençlerine mücahid, önder, büyük İslam düşünürü olarak tanıtmak bir cinayet ve cinnettir.

Allahü Teala’nın on dört sıfatı vardır, bunlardan biri “Muhalefetün

li’l-havadis”tir. Yani Allah hiçbir şeye benzemez. Onu iki çehreli bir Roma putuna benzeten bir kimseyi mücahid ve İslam önderi olarak göstermek dürüst bir ilahiyatçının, aklı başında bir Müslümanın yapabileceği şey değildir.

Sevgili Müslüman gençler Allah’ı bir Roma putuna benzeten bu benzetmeyi yaparken “gerçek bir Janus” diyen kimseden ve onun reklâmını yapan ilahiyatçılardan uzak durmanızı tavsiye ediyorum.

Yine bazı ilahiyatçılar son derece karışık, bulaşık, esrarlı farmason Afgani’yi bir İslam önderi olarak tanıtıyorlar ve reklâmını yapıyorlar.

Onun talebesi, yine farmason Abduh’u da göklere çıkartıyorlar.

Abduh’un talebesi Reşid Rıza’yı da öve öve bitiremiyorlar.

İsim vermeyeceğim, Hindistanlı bir İsmaili’yi büyük İslam mütefekkiri olarak lanse ediyorlar.

Bozuk ilahiyatçılar Ehl-i Sünnet’i yıkmak, onun yerine tahrif edilmiş türeme bir İslam getirmek istiyorlar.

Müslümanların büyük, rehber, önder tanıyıp peşlerinden gitmesi gereken, yakın tarihteki Sünni ulema, fukaha ve meşayıhin bazıları şunlardır:

(1) Şeyhülislam Mustafa Sabri… (2) Düzceli Zahid el-Kevseri… (3) Elmalılı Müfessir Hamdi Efendi… (4) Sultan Abdülhamid’in şeyhlerinden ve yardımcılarından Halepli büyük âlim ve Rufai şeyhi Ebulhuda Es-Sayyadi… (5) Mekke Şafii Reisü’l-Uleması Ahmed Zeyni Dahlan… (6) Beyrut kadılarından Yusuf İsmail En-Nebhani… (7) Âlim ve şeyh Silistireli Süleyman Hilmi Efendi… (8) Dersiamdan Erzurumlu Ömer Nasuhi Bilmen… Sekiz kişi saydım. Başkaları da vardır.

Değerli Müslüman gençler! Dinimizi Allah’ı puta benzetenlerden, sarıklı farmasonlardan, İngiltere’nin Mısır başkomiseri Lord Cromer’in agnostik dediği adamdan, reformculardan, Fazlurrahmancılar’dan öğrenmeyelim. Dinimizi büyük Ehl-i Sünnet ulemasından, fukahasından, meşayıhinden, mürşidlerinden öğrenelim.

Şeriaticiler, Afganiciler, Fazlurrahmancılar bazı okul ve fakültelerde yuvalanmışlardır. Onlara karşı uyanık olalım, tuzaklarına düşmeyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi