M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Bendeniz Nasıl Bir Müslümanım?

Bendeniz Nasıl Bir Müslümanım?

Bendeniz bir Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanıyım.

İtikatta imamlarım İmamı Eş’arî ve İmamı Mâturîdir. Usûlde, temelde, esasta aralarında fark ve ihtilaf yoktur.

Bu iki muhterem zat Kur’an ve Sünnetteki inanç ile ilgili bilgileri toplamışlar, sistemleştirmişlerdir.

Ehl-i Sünnetin dört hak fıkıh mezhebi vardır. Bendeniz Hanefîyim. Diğer üç mezheb de haktır. Bu dördü usûlde, esasta, temelde birdir.

Tarikatim Tarikat-i Muhammediyedir.

Ehl-i Sünnetin Fırka-ı Nâciye olduğuna inanırım.

Kendimi kesin olarak mü’min ve Müslüman bilirim ama iyi bir Müslüman olduğumu iddia etmem.

Yedi ana değeri esas kabul ederim. Bunlar İman… İslam… Kur’an… Sünnet… Şeriat… Ümmet… Hilafet ve İslam Ahlakıdır.

Sahih itikadın ve Şeriatin sınırlarının içinde kalmak şartıyla teferruatta=ayrıntılarda çeşitliliğin geniş bir rahmet olduğunu bilirim.

İyi olsunlar, kötü olsunlar bütün mü’minleri kardeş bilirim.

Meşreb farklılakları yüzünden din ve iman kardeşlerime soğuk bakmam, hele hiç düşmanlık etmem

Müslümanların tek bir Ümmet çatısı ve şemsiyesi altında birlik olmalarını isterim.

Ümmet olabilmek için ehliyetli, vasıflı, liyakatli, muktedir, dirayetli, kiyasetli, hür bir İmam-ı Kebire biat ve itaat edilmesi gerektiğine inanırım.

İslamda, imandan sonra en büyük emrin=farzın beş vakit namaz olduğunu bilirim.

Hür ve mukim erkeklerin farz namazları cemaatle kılmalarının isteğe-tercihe kalmış bir şey değil, mecburiyet olduğunu bilirim.

Erkek kadın her Müslümanın öğrenmesi farz olan ilmin ilmihal olduğunu iyi bilirim.

İslamın bir ahlak boyutu olduğunu ve ahlaksız bir Müslümanın iyi değil, kötü bir Müslüman olduğunu bilirim.

Din, inanç, fıkıh, ahlak bilgilerinin; Resulullah Efendimize (Salat ve selam olsun ona) sahih icazetlerle irtibatlı gerçek, muhlis, muttaqi ve râsih ulema ve fukahadan, gerçek meşayihten öğrenileceğini bilirim.

Hayat yolculuğunda bir rehberin yönlendirmesine muhtaç olup da böyle bir rehberi bulunmayanın kılavuzunun şeytan olduğunu bilirim.

Yalanın, zinanın, ribanın, israfın, gıybetin, iftiranın haram ve büyük günah olduğunu, bunları helal bilenin dinden çıkacağını bilirim.

Müslümanların, işlerini alim, fazıl, fakih, muhlis, muttaqi, firasetli, mu’temen= güvenilir, müeyyed, tecrübeli, birikimli kimselerle istişare etmelerinin gerektiğini, istişare etmeyenlerin sonunda nâdim=pişman olacaklarını bilirim.

Bir toplumun, ne halde ise o şekilde idare edileceğini bilirim.

Müslümanların gizli günahlarının, ayıplarının, kusurlarının araştırılmasının yasak olduğunu bilirim.

Müslümanın en büyük ve korkunç düşmanının kendi nefs-i emmaresi olduğunu bilirim.

Güçlü Müslümanın zayıf Müslümandan hayırlı olduğunu bilirim. Gücün ilim, irfan, hikmet, şecaat, iffet, Kur’anda ve Sünnette bildirilen öteki faziletler ve hasletler olduğunu da bilirim.

Veren elin alan elden hayırlı olduğunu bilirim.

En kötü ticaretin din, iman, Kur’an ticareti olduğunu, böyle bir ticaret yapanın karı satandan daha alçak olduğunu bilirim.

Dalalet fırkalarıyla Ehl-i Sünnet arasında ne kadar ihtilaflı konu ve mesele varsa bunların hepsinde Ehl-i Sünnetin haklı olduğunu aynelyakîn bilirim.

İlmi, ehliyeti, liyakati olmadığı halde kendi re’yi ve hevası ile Kur’anı yorumlayanların ya küfre düşeceklerini, yahut büyük bir küfran-ı nimette bulunduklarını bilirim,

M. Kemalin ölümünden sonra çıkartılmış Kemalizm ideolojisinin İslamla ve imanla bağdaşmadığını bilirim.

Evrim teorisinin ilmî bir gerçek olmadığını bilir ve evrime inanmanın İslamla bağdaşmadığını bilirim.

Bir Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak Allah katında tek hak, makbul, doğru dinin İslam olduğuna inanır, başka İbrahimî hak dinler olduğu inancını batıl kabul ederim.

Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer Peygamberlerin hepsinin (aleyhimüsselam) inancının ve dininin İslam olduğuna inanırım.

Dinde reformun, dinde değişimin, dinde yeniliğin sapıklık olduğuna inanırım.

Kur’anın üç yüz küsur kesin ayetinin tarihsel olduğunu, bunların hükümlerinin bugün geçerli olmadığını iddia edenlerin vahim bir sapıklık içinde olduklarına inanırım.

Velhasıl Selef-i Sâlihîn efendilerimiz ve onlardan sonra her asırda gelip geçen gerçek ve muttaki ulema, fukaha din konusunda ne demişlerse onlara inanırım.

Teferruata ait ihtilaflı meselelerde cumhur-i ulemaya, Sevad-ı âzama tabi olurum.

Efendimizin Ehl-i Beytini sevmenin farz olduğuna inanır ve onları severim.

Efendimizin dostları, ensarı=yardımcıları, askeri, yârânı, şâhidleri olan Ashab-ı Kiram hazeratını radiyallahu ecmain severim, onlara dil uzatmam, aralarındaki ihtilafatı ictihad meselesi olarak görürüm.

Bir mü’minin en büyük endişesinin hüsn-i hâtime olması gerektiğini bilirim.

Haqqa Müslüman olduğumu, lakin iyi bir Müslüman olmadığımı bildiğimi tekrarlarım.

 

(İkinci yazı)

Birkaç Konu

1. Sabiha Gökçen Havaalanında bir grup ilerici, çağdaş, Atatürkçü, laik kadın yolcunun bilet kontrolü yapılacak… Kadınlar, kontrolü yapacak memurun başı kapalı bir hanım olduğunu görünce tepki gösteriyorlar, onun önündeki kuyruğu aynı işi yapan erkek memurun önüne kaydırıyorlar… Bağnazlık, zararlı hassasiyet, iç barışı darbeleyen bir ayırım… Teessüfler!..

***

2. Duyduğuma göre (…..’te) kadrolaşan Mason Afganici, Fazlurrahmancı, mezhepsiz, bazısı Kemalist, İslam Feministi, reformcu, modernist, dinde yenilik taraftarı, Sünneti hafife alan, hadisleri AB standartlarına göre ayıklayan, bazısı Mutezile mezhebi mensubu bir grup, önümüzdeki mübarek Ramazan ayında, Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslamlığına aykırı olarak camilerde Feminizm etkinlikleri, tahrikleri, nümayişleri yapacakmış. Bu konuda Sünnî Müslümanların uyanık olmaları ve tedbir almaları gerekir.

***

3. Bu Ramazan da, geçen Ramazanlarda olduğu gibi bazı belediyelerin ve kuruluşların İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına aykırı birtakım şenlikler ve etkinlikler yapamamaları için şimdiden tedbir alınmalı ve ilgililer, sorumlular uyarılmalıdır. Geçen yıllarda Feshanede ve başka mekanlarda kadın erkek karışık, çalgılı, laubali, rüküş eğlenceler tertiplenmişti. Dinimizin ve Şeriatimizin ayıp ve günah kabul ettiği bu gibi bayağılıklara ve beyinsizliklere düşülmemelidir.

***

4. Ramazanda lüks, içkili, İslamî ölçülere göre günah mekanı beş yaldızlı mekanlarda israflı, ihtişamlı, debdebeli, gururlu, gösterişli, patrikli, papazlı, zangoçlu, pastörlü, monsenyörlü iftar ziyafetleri tertiplenmemesi konusunda da şimdiden yeterli sayıda Müslüman tarafından ilgililere etkili uyarılar yapılmalıdır.

***

5. Suriye iç savaşı konusunda ufukta bir çözüm görülmüyor. BOP planlarına göre, Suriyedeki savaş uzatılacak, ülkenin Bosna-Hersek gibi birbirinden kopuk üç veya dört parçaya ayrılması sağlanacaktır. Sünniler… Nusayrîler… Dürziler… Ne ABD, ne AB, ne İsrail ve Siyonistler, ne Katolik Haçlılar, ne Evangelistler Suriyede bir İslam devletine izin verirler. Suriye’nin Sünnî Müslümanları da maalesef bölünmüş vaziyettedir. Orada selefî bir rejim kurulduğu takdirde ilk işinin türbeleri yıkmak ve Vehhabiliği hakim kılmak olacağından kimsenin şüphesi olmasın.

***

6. Arakan Müslümanları yakılarak öldürülüyor… Fanatik Budistler Müslümanlara hiç merhamet etmiyor… Komşu Bangladeş’e kaçan Müslümanların durumu içler acısıdır. Ölüm, açlık, sefalet, hastalık oralarda kol geziyor. Biz Türkiye Müslümanları kısa bir müddet Arakan edebiyatı yaptık ve sonra onları unuttuk. İslam dünyasının başında bir Halife olmazsa, Müslümanlar birbirlerine doğru dürüst yardım edemezler.

***

7. Diktatör Zeynel Âbidin’den sonra Tunusta sular durulmadı. Gemi azıya alan Selefiler buldozerlerle evliyaullah türbelerini yıktılar. BOP planları orada da sinsice ve şeytanî şekilde uygulanıyor. Aman huzurlu bir rejim kurulmasın… Aman iç barış sağlanmasın… Aman Müslümanlar birbirleriyle boğazlaşsın…

***

8. Uzmanlar arada bir, yaklaşan İstanbul ve Marmara depreminden bahs ediyor, uyarıyorlar… Gazeteler ve televizyonlar hemen haber yapıyor. Bir iki yorum… Sonra eski tas eski hamam… Zelzele olursa en az yüz bin bina yıkılacakmış… Kaç kişi ölecekmiş?... Birileri kırk bin diyor. Yahu yüz bin bina yıkılırsa maalesef kırk bin değil 400 bin insan ölebilir… Bunları gömecek arazi de bırakmadılar. Her yere siteler, AVM’ler, gökdelenler yaptılar… Depremle birlikte tsunami de olabilirmiş… Yirmi bin yerde yangın çıkacağı tahmin ediliyor. Şehirde evleri yıkılanların çadır kurup barınabileceği alan da kalmadı.

***

9. Müstehcen, ahlaksız, rezil yayınlar bütün hızıyla devam ediyor. Bazı gazeteler ve tv’ler şehvet, seks medyası haline geldi. Müslüman çoğunluk buna kanıksadı.

***

10. İstanbulda Aksaray Horhor taraflarında, güneyimizdeki bir ülkeden gelen bazı bedbaht kadınlar fuhuş yapıyormuş. Devlet, zabıta, yargı bunları görmüyor mu? Her yer dijital kameralarla dolu. Niçin müdahale edilmiyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi