M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Değişmez Maddeler Değiştirilebilir

Değişmez Maddeler Değiştirilebilir

ANAYASANIN değişmez maddeleri var. Vesayetçi, baskıcı, dediğim dedik, tabucu oligarşik resmî ideolojinin, değişmesini istemediğini maddeler…

Bunlar niçin değişmezmiş?.. Mesela Türkiye’nin başkenti Ankara’ymış ve bu madde değişmezmiş. Niçin değişmesin? Türkiye’nin menfaatleri İstanbul’un tekrar başşehir olmasını gerektiriyorsa pekala değişebilir.

Laiklik değişmezmiş… Türkiye’de gerçek laik sistem yok, laikçi sistem var, dünyada eşi benzeri olmayan bu laikçilik niçin değişmeyecekmiş?

Latin harfleri değişmezmiş, değiştirilmesi istenemezmiş… Latin harfleri elbette bir ralitedir. Lakin 75 milyonluk Türkiye, pek küçük bir azınlık dışında, 1928’den önce yazılmış, yayınlanmış Türkçe hikaye kitaplarını bile okuyamayacak kadar kara cahil kalmıştır. Yazı konusunda tarihî devamlılığa dönmek için çareler ve çözümler aranabilir ve en azından bin yıldan fazla kullanılmış olan millî yazımız üzerindeki yasaklar kaldırılabilir, Müslümanlara hem Latince hem İslam yazısıyla eğitim yapan İslam Mektepleri açma izni verilebilir. Bunun akla, mantığa, hukuka, insan haklarına, millî menfaatlere aykırı bir tarafı yoktur.

Bugün dünyada hem demokrat, hem çoğulcu, hem temel insan haklarına bağlı ve saygılı ideolojik bir devlet kalmış mıdır? Kuzey Kore, Küba gibi birkaç Marksist diktatörlük dışında artık ideoloji devleti yoktur. Türkiye’deki, M. Kemal’in ölümünden sonra Selanikliler tarafından uydurulmuş Kemalizm ideolojisinin kaldırılmasını istemek niçin suç olsun?

Bir ülkede en önemli ve hayatî husus, tarihî devamlılığın korunmasıdır.

Japonya’da tarihî devamlılık şuuru olduğu ve bu devamlılık korunduğu için 1945’teki korkunç yenilginin sarsıntısı kolay atlatılmıştır.

Japonlar, Türkiyeliler kadar büyük bir ülkeye, madenlere, ekilmeye müsait araziye sahip olmadıkları halde, bin bir yokluk içinde dünyanın üçüncü sanayi, iktisat devi olabilmişlerdir.

Japon hanedanın başlangıç tarihi bilinmez…

İmparator Hiro Hito tam 63 yıl boyunca devletin başında kalmıştı.

Japon yazısı, öğrenilmesi çok güç çetrefil bir yazıdır ama o yazı değiştirilmez.

Bir ülkeyi, bir halkı, bir devleti ayakta tutan faktör tarihî, sosyal, kültürel devamlılıktır.

Kopukluk batırır.

Cumhuriyet değiştirilemez diyorlar. Lakin onların ağababaları öyle bir değiştirdiler ki…

1923 Cumhuriyeti bir İslam Cumhuriyeti idi.

Devletin Anayasasının ikinci maddesinde “Devletin dini İslam dinidir” yazılıydı.

Devletin İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda, Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmiş bir Halife-i Rûy-i zemini vardı ve her hafta resmî merasimle Cuma namazına giderdi.

Devletin İslam Medreseleri vardı.

Kabinede Şer’iye Bakanlığı vardı.

Bunları nasıl değiştirdiler?

Müslüman çoğunluğa sorarak, referandum yaparak mı?

Baylar, Bayanlar!.. Hiç diretmeyin, boşuna direnmeyin… O değişmez dediğiniz maddeler pekala değişir. Ömrü olan görecektir.

 

“İkinci yazı”

Yirmi İki Büyük Alçaklık

Birincisi: Din sömürüsü yapmak; İslam’ı, Kur’anı, Sünneti, mukaddesatı alet ve vasıta kılarak gayr-i meşru ve gayr-i ahlakî şekilde haram ve şüpheli yollardan zengin olmak, siyasî veya şahsî prestij elde etmektir. Böyleleri, bundan sonraki kötülükleri yapanlardan daha alçak ve rezildir.

2. Karı satmak.

3. Müslümanların kendi aralarında düşük veya yüksek riba muameleleri yapmasıdır.

4. Şeriatın kesinlikle haram kılmış olduğu büyük günahları, hiç utanıp arlanmadan, açıkça, küstahça, göstere göstere, cehren işlemektir.

5. Her tür uyuşturucu madde üreterek, satarak para kazanmaktır.

6. İslam kadın ve kızlarını Kur’ana, Sünnete, Şeriata aykırı şeytanî ve seksî sözde tesettüre büründürmek, gerçekte başları açık kapalılar haline getirmektir.

7. Ümmet birliğini yıkmak, mü’minleri birbirinden kopuk bin parçaya, İslamcılığa, hizbe ayırmak, tefrika çıkartmak.

8. Meskende, yemede içmede, otomobilde, giyim kuşamda israf yapmak, günde altı milyon ekmeği çöpe atan beyinsizlerden olmak.

9. İslam’a, Kur’ana, Şeriata aykırı kötü ve bozuk sistem ve düzenlere iyi demek.

10. Başkalarının gizli ve saklı günahlarını, ayıplarını, noksanlarını araştırmak, açığa çıkartmak.

11. Kendisini iyi, başkalarını kötü sanmak.

12. Nefs-i emmâresini, kötülükle çok emr eden benliğini beğenmek ve övmek.

13. Birtakım ruhbanları erbab (rabler) haline getirip onları putlaştırmak, gizli şirke düşmek.

14. Resulullah Efendimize (Salat ve selam olsun ona) saldırılıp edilince tepki göstermemek veya az tepki göstermek; kendi şeyhine, hocasına, dinbaşına saldırılınca büyük tepki göstermek.

15. Zamanını İmam’ına biatli ve itaatli olmamak, bu konunun cahili bulunmak.

16. Kur’anı kendi hevası ve re’yi ile yorumlamak, içinde yanlış bilgiler olan mealler, tercümeler, tefsirler yazıp yayınlayarak halkı idlal etmek.

17. Bir yığın faydasız, çoğu zararlı, lüzumsuz, mâlâyâni bilgiler öğrendiği halde necatına ve ebedî saadetine vesile olacak ilmihalini öğrenmemek.

18. İmkan, fırsat, zaman olduğu ve istese kolayca öğrenebileceği halde okuma yazma öğrenmemek, cahillikte direnmek.

19. Müslümanların bir kısmı yarı aç yarı tok iken kendisi eşekler gibi tıkınmak.

20. Başkalarının analarına, karılarına, bacılarına, kızlarına şehvet gözüyle bakmak, göz zinası yapmak, onları rahatsız etmek.

21. Meşreb farklılıkları, rabbanî çeşitlilikler yüzünden, Allah’ın kardeş kıldığı mü’minlere düşmanlık etmek veya onlarla alakasını kesmek, onlara soğuk bakmak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi