M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Eylülden Sonra Ekim…

Eylülden Sonra Ekim…

Üzerimize vâcib olan besmele, hamdele ve salvele vazifesini edadan sonra…

Biz gaflet içinde olsak bile İslam dünyası bir bütündür, mü’minler bir bütündür.

Mısır İslam dünyasının büyük bir parçasıdır… Suriye de önemli bir parçadır. Mısırda ve Suriyede korkunç hadiseler oluyor. Oluk oluk Müslüman kanı akıyor. Dehşet verici hadiseler cereyan ediyor.

Sanki yeni bir Çingiz veya Hülagû istilası yaşanıyor.

Büyük fitneler, fesatlar, yangınlar içindeyiz.

Deccallar, Kezzablar, Tağutlar cephesi İslam dünyasına savaş ilan etmiştir.

Süfyanîler… Kahtanîler… Altın Buzağıya tapanlar… Modern Ebû Cehiller… Firavunlar, Hamanlan, Nemrudlar…

İslam ülkelerinin nicesinde korkunç isyanlar, tuğyanlar, açıkta küstahça işlenen günahlar, azgınlıklar görülüyor.

Riba, zina ve israf asrında yaşıyoruz.

Âhir zaman alametlerinden yüksek binalar pıtrak gibi çoğalıyor.

Fuhşiyyat fuhşiyyat fuhşiyyat…

Küfr şirk irtidat…

Gaflet gaflet gaflet…

Korkunç bir zelzelenin ayak izleri ve ön sarsıntıları.

Gözlerini şehvet bürümüş sersemler ve beyinsizler.

Onların dinleri para, kıbleleri karıdır.

Şehvetlerin en fazla ziyan vereni riyaset şehvetidir.

Yer sarsılacak, büyük bir bölge harap olacaktır.

Binalar yıkılacak, köprüler çökecek… Denizler kabaracak, keştiler batacak…

Afetler sarhoşların üzerine ellerinde kadehler varken geliverecek.

Zinakarların üzerine, onlar zina yataklarında aşüftelerin koyunlarındayken…

Hem Müslüman geçinen, hem de mübarek seher vakitlerinde leşler gibi yatanların üzerine…

Sarsıntılar sarsıntılar sarsıntılar…

Altına gümüşe, dolara euroya tapan faizciler yıldırım çarpmışa dönecek.

Milyonları milyarları onları kurtaramayacak.

Yer silkelenecek, gökten ateş yanacak.

Modern Karmatilerin hiç acıması olmayacak.

Benu Asfar orduları…

On kişiden biri sağ kalacak.

Melhameler.

Namazı yitirenleri ve şehvetlerine uyanları kötü sürprizler bekliyor.

Sakın onlar bizim haberimiz yoktu demesinler.

Kur’an ve Sünnet zalimlerin sonunun çok kötü olacağını kesin şekilde haber vermiştir.

Deccalları ve Kezzabları seven ve destekleyen sahte Müslümanlar.

Tağuttan yana olmak Müslümana yakışır mı?

Kötü küfür düzenlerin haram ve kara rantlarına saldıran sahte mücahidler.

‘Abede-i sim ü zer…

Nemrud gibi gurur, kibir ve gösteriş meraklıları.

İsraf timsali müzeyyen meskenler, fâhir otomobiller.

Kahirede, Şamda, Halebte Müslümanlar kızıl kanlar içinde can çekişirken Bosfor kıyısında zıkkımlanan ucuz kışır Müslümanları.

Lüks, gösterişli, debdebeli, ihtişamlı, şaşaalı, Zam Zam Towerli, konforlu, kral süitli turistik umre seyahatleri.

Nafile ibadet reklamcıları.

Benim şeyhim senin şeyhini döver.

Benim cemaatin, parçam, sektim hastaları.

Sodom Gomore… Pompei Herculanum… Bizans Roma…

Dünyevileşen Müslümanlar…

Halkı uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek, kurtarmak vazifesini yapmayan hocalar. Ağustostan sonra eylül, eylülden sonra ekim… 1917’de günahkar Rusyada Oktobr ihtilali olmuştu.

1924’ten bu yana günahkar Paşa Kent…

İslama, Kur’ana, Şeriata kafa tutanlar…

Herkes yerini alsın.

İslamdan, İmandan, Tevhidden, Kur’andan, Sünnetten, Şeriattan yana olanlar…

Tağuttan, küfürden, şirkten, ilhaddan, azgınlıktan, riyadan zinadan, ribadan, haramdan yana olanlar…

Uykuları çok derin olanlar!.. Bir türlü uyanamıyor musunuz? Pek yakında uyanacaksınız dehşet içinde.

(ikinci yazı)

Üniversiteli bir Gence

Mektup gönderen üniversiteli gence:

Selam ve hürmetten sonra… Dinî bir cemaate mensup olduğunuzu, namaz kıldığınızı, yetişmek istediğinizi beyan ile bu fakirden yardım istiyorsunuz. Bendeniz mürşid-i kâmil olmadığım için sizi yetiştiremem. Yapabileceğim hizmet ve yardımlar vardır ama bir cemaat mensubu olduğunuz için onları da izinsiz yapamam. Tarikatların şeyhleri, cemaatlerin başları vardır. Müridleri, talebeleri onlar yetiştirir. Onların haberi, izni ve rızası olmadan ders vermeğe kalkışmak bir tür hırsızlık ve edepsizlik olur.

Zamanımızda Müslüman gençlerin çoğu bin yıllık dinî millî yazımızla okuma yazma bilmiyor. Bu cahilliği gidermek bendenizin değil, mensubu bulundukları cemaat ve tarikatların vazifesidir.

Gençlerimizin büyük kısmı İstanbul âdab-ı muaşeretini (görgüsünü) bilmiyor. Bir cemaat ve tarikat bağlısı ise, bu terbiye, edep ve görgüyü mensubu bulunduğu yerden öğrenmesi uygundur.

Cemaat ve tarikatlar futbol kulübü gibi kuruluşlar değildir. Tarikat öyle bir kurumdur ki, oraya cahil giren alim, noksan giren kamil, bi-edeb giren edebli ve terbiyeli, cimri giren cömert olur.

Muhterem şeyh efendilerin, cemaat başkanlarının mürid ve bağlılarına karışmak, onlara ders vermeye kalkışmak en hafif tabiriyle terbiyesizlik ve haddini aşmaktır.

Osmanlıca okuma yazma, ilim irfan, kendini kurtaracak kadar ilmihal, İstanbul görgüsü ve terbiyesi, mürüvvet ve fütüvvet, İslam medeniyeti öğrenmek isteyen tarikat ve cemaat mensupları kardeşlerimiz, başlarındaki muhterem icazetli şeyhlere ve mürşidlere müracaat etmelidir.

Herhangi bir tarikata ve cemaate intisabınız olmasaydı, mürşidlik taslamamak şartıyla haddim olmayarak size biraz rehberlik yapabilirdim.

Beni anlamanızı rica ederim. Baki selam ve hürmetler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi