M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

...Başlarını Niçin Örtemeyecek?

...Başlarını Niçin Örtemeyecek?

Hanım Polisler, Savcılar, Hakimler, Subaylar Başlarını Niçin Örtemeyecek?

İnternette / Veıled Woman Muslım Polıce Sweden / kelimeleriyle arayıp görsellere basarsanız karşınıza İsveç krallığı emniyet teşkilatında çalışan resmî üniformalı Müslüman bir hanımın resimleri çıkacaktır.

İsveç’te başörtülü ve üniformalı olarak çalışa(bile)n Müslüman hanımın ismi Donna Eljammal’dır.

İsveç krallığı… Demokrasi… Din, vicdan, inandığı gibi yaşamak hürriyeti… İnsan hakları… Müslüman azınlık… Başörtülü resmî üniformalı Müslüman bir hanım polis…

Türkiye Cumhuriyeti… Halkının büyük çoğunluğu Müslüman ama burada dindar bir hanım polis başörtülü çalışamaz.

İsveç ile Türkiye arasındaki fark…

Şu hususun da altını çizeyim: Başörtüsü dinin emr ettiği bir şeydir. Türkiyede üç şekilde karşımıza çıkıyor:

(1) Dindar bir vatandaş, sırf dininin emrini yerine getirmek için, dine uygun bir şekilde başını örtüyor…

(2) Dindarlık adına, başını örtüyor ama dine aykırı bir şekilde. Bendeniz buna şeytanî tesettür diyorum.

(3) Tesettürü, başörtüsünü siyasî emellere âlet ediyor.

Tesettür Yahudilikte de, Hıristiyanlıkta da vardır… Onlar büyük ölçüde terk etmiştir ama dindar Müslümanlar terk etmemiştir.

Tesettür İslamda kadının hürriyetinin, haysiyetinin, üstünlük ve şerefinin sembolüdür.

İslam dini, nikah dışında kadınlara şehvetle bakılmasına izin vermez.

İslam kadının seks kölesi yapılmasını kabul etmez.

İslam dini devletin verdiği, üzerinde TC başlığı bulunan fahişelik vesikalarıyla kadınların satılmasını, bu satıştan KDV ve gelir vergisi alınmasını, fuhuşhane kapılarında resmî koruma polislerinin beklemesini kabul etmez.

Emniyet teşkilatında polis memuru, yargıda savcı ve hakim olarak vazife gören kadınların başlarını örtmelerine izin vermemek bir insan hakları ihlalidir.

Böyle bir yasak eşitliğe aykırıdır.

Bir itiraz: Eskiden kamu alanında başörtü tamamen yasaktı, şimdi dört meslek dışında (polis, savcı, hakim, ordu mensubu) serbet bırakıldı. Bu hürriyet ve serbestlik yetmez mi?

Cevap: Yetmez… Kamu alanında başörtüsünün serbest bırakılması dolayısıyla iktidarı tebrik ediyorum; Müslüman hanım polislerin, savcıların, hakimlerin ve ordu mensuplarının bu serbestlik dışında bırakılmalarını bir Müslüman olarak tenkit ediyorum.

Emniyet, yargı ve ordu mensubu Müslüman hanımların başlarını örtememesi konusunda tutarlı, hukukî, ahlakî bir gerekçeleri var mıdır?
 
* (İkinci yazı)

Geziler Devam Edecektir

GEZİ kalkışmalarını mâsum demokratik gösteriler olarak göstermeye çalışıyorlar. Bu konuda milyonlarca vatandaşın beynini yıkamaya uğraşıyorlar.

Gezi hadiseleri basit halk ve gençlik hareketleri değildir. Organize gayr-i meşru darbe hareketlerdir.

Bunların ardında bazı dış ve yerli dev güçler vardır.

Çok büyük bir aile holdingi vardır.

Basit hareketlerde, yürüyüş ve nümayiş yapanlara on binlerce kumanya dağıtılmaz.

Bu kalkışmalar karanlık güçler tarafından planlanmış, desteklenmiş, teşvik görmüştür. Amaç, seçimle gelmiş meşru iktidarı devirmek, yerine egemen azınlıkların vesayet sistemi diktatörlüğünü getirmektir.

Taksim Gezi kalkışmasının stratejik hesaplarını uzmanlar yapmıştır.

Siyonizmle, Ortodokslukla, Hahambaşı Haim Nahum ile ilgisi olan büyük şirketin büyük ortaklarından biri, Gezi hadiselerinin en alevli ve ateşli günlerinden birinde Gezici bir Gazeteye giderek kışkırtıcı manşet attırmıştır.

Gezi hadiselerinin bir kısım planları resmî bir lisede hazırlanmıştır.

Yeni Geziler hazırlanmaktadır. Tragedyanın ikinci perdesinin prelüdleri başlamıştır.

Gezinin derin kurmayları mutlaka kan dökülmesini istemektedir.

Gezi kalkışmasında İsrailin, Siyonizmin, Evangelistlerin, Megali İdeacıların, Kriptoların tuzu biberi rolü var mıdır? Hiç olmaz olur mu?

Gezi hadiseleri esnasında ülkemize dünyanın her yerinden acayip sabıkalı turistler gelmiş midir, gelmemiş midir?

Elbette yürüyüş, toplanma hakkı vardır ama bu Gezi işleri kesinlikle normal, tabiî, mâsum, sıradan işler değildir.

Türkiyede tenkit edilecek bozuk işler yok mudur. Hiç olmaz olur mu, elbette vardır. Lakin Gezi kalkışması bunları protesto için değil, dıştan sözde demokrat, gerçekte dediğim dedikçi Kemalist bir diktatörlük kurmak için yapılmıştır.

Gezi hadiselerinin ardında iktisat, finans soygunları planları var mıdır? Bundan kimse şüphe etmemelidir. Bu ülke, bu halk, bu memleket kırk yıldan beri vatan elden gidiyor yaygaraları içinde yüz milyarlarca dolar soyulmuştur.

Fırtınalı bir gecede dev bir firmanın dört buçuk milyar dolar vurgun vurduğu rivayetleri ayyuka çıkmıştı.

Bu memleket uzun yıllar boyunca müzmin yüksek enflasyonla soyulup durmuştur.

Eski faşist diktatörleri taparcasına seven ve övenler şimdi Gezi hadiseleriyle eski vesayet günlerini geri getirmek istiyor.

Türkiyenin Sünnî çoğunluğu bu emellerin önünü kesmelidir.

Sandıkla gelen iktidarlar, sandıkla gitmelidir.

Mâsum mitingler, yürüyüşler elbette yapılsın. Lakin organize Gezi kalkışmalarının karşısına polis çıksın.

Onlar vaktiyle bütün muhalifleri uyduruk mahkemelerin zalim kararlarıyla asmış, zindanlarda çürütmüş, sürgünlerde perişan etmişti. Organize Gezicilerin üzerine su sıkılması, gaz püskürtülmesi; eski korkunç kıyımların, Dersimde Sabiha Gökçen (Hatun Sebilciyan) vasıtasıyla uçaktan atılan bombaların yanında pek hafif kalır.

Geziciler niçin Bir Kemalist Parti kurmuyor?

Kemalist parti kurmak yasak mı?

Parti kursunlar, seçime girsinler, kazanırlarsa ülkeyi idare etsinler. Paşa paşa…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi