M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Savaş Çıkabilir mi?

Savaş Çıkabilir mi?

Üçüncü dünya savaşı çıkacak mı?... Cevap: Gidişat bunu gösteriyor… Nerede, ne zaman, nasıl çıkacak?.. Cevap: Bunlar gayb ile ilgilidir, kesin bir şey söylenemez, uzmanlar ve keşfi açık olanlar tahminler yapabilir.

Tahminler nelerdir? Bazılarını zikr edeyim:

1. Kırımın Rusya tarafından ilhakı…

2. Kuzey Kore…

3. Filistin…

4. Suriye…

Savaş önce bir bölgede çıkabilir, sonra yayılır.

İtiraz: Herkes senin gibi düşünmüyor… Cevap: Hürriyet var, herkes dilediği gibi düşünebilir.

1938’de, Çekoslovakya meselesi yüzünden dünya savaşla burun buruna gelmişti. Münih’te İngiltere, Fransa başbakanları, İtalya Duçesi, Almanya Führeri bir araya gelmiş ve barış sözde korunmuştu. Safdiller, yaşasın artık bin yıl savaş olmaz diye sevinçten oynamıştı ve bir sene sonra İkinci Dünya Savaşı patlak vermişti.

Türkiye’de çok iyi şeyler oluyor. Gökdelenler… Hava alanları… Marmaraylar… Otoyollar… Boğaz köprüleri… Lüks hayat, yan gel de yat. Daha neler neler… Savaş olmaz, savaş olmasın diyenler…

Açıklama: Savaşların olup olmaması dıştan insanların iradesine bağlı gibi görünürse de, insan iradesini aşan sebepleri vardır.

1939’da Hitler dünya savaşı istemiyordu ama savaş oldu.

Türkiye Üçüncü Dünya Savaşına girer mi?.. Girme ihtimali büyüktür.

Hadîs-i şerifte, âhir zamanda Kostantaniye’nin Müslümanların eline tekrar geçeceği bildiriliyor. Demek ki, elimizden çıkacak ve tekrar feth edilecek…

Muhtemel Üçüncü Dünya Savaşı, âhir zamanda patlak vereceği bildirilen savaşlardan mıdır? Büyük bir ihtimalle öyledir.

Muhtemel bir büyük savaşta İstanbul’da yaşamak nasıl olacaktır?.. Cevap: Çok zor olacaktır…

Soru: Nükleer silahlar kullanılırsa?.. Cevap: Radyasyon rüzgarlarla, yağmurlarla, sularla yayılacak ve büyük bölgeler yaşanmaz hale gelecektir.

İtiraz: Yahu be adam, rahat ve huzurumuzu bozucu karamsar şeyler yazmasana!..

Cevap: Savaş olacak demedim, olabilir dedim. Bunu çok kişi söylüyor zaten… Sen üzülüyor, rahatsız ve tedirgin oluyorsan okumayıver.

Savaşa karşı alınabilecek bazı tedbirler vardır. Savaş çıkmayacak bile olsa, senin o tedbirleri alman iyi ve hayırlı olmaz mı?

* (İkinci yazı)

Kur’an Okumak, Kur’an’a Uymak…

Bize Allah tarafından gönderilmiş Kur’anın emirleri, yasakları, tavsiyeleri vardır. Kur’an, hükümlerine uyulması, emirlerinin yerine getirilmesi, yasaklarından uzak durulması, öğütlerinin tutulması gereken kurtarıcı bir kitaptır.

Müslüman Kur’an okuyor ama onun emirlerini tutmuyor, yasaklarını işliyor, öğütlerine kulak tıkıyor; ne biçim Müslümandır o?

Her yıl milyonlarca Mushaf, Kur’an tercümesi, meali, tefsiri yayınlanıyor ama Kur’anın yap dedikleri yapılmıyor, yapma dedikleri yapılıyorsa ortada büyük bir çelişki ve isyan var demektir.

Müslümanlar Kur’an okuyorlar ve sonra yine bildiklerini okuyorlar.

Kur’anın ameliyata, yapmaya, aksiyona dair en temel emri beş vakit namaz kılmaktır.

Sonra Ramazanda oruç tutmak, yılda bir zekat vermektir… Kur’an bize istikameti (doğruluğu dürüstlüğü) emr ediyor.

Kur’an adaleti emr ediyor.

Kur’an bütün mü’minler kardeştir diyor ve ittihadı=birliği emr ediyor.

Kur’an israfı, zinayı, ribayı yasaklıyor.

Kur’an gıybet ve tecessüs etmeyin diyor.

Kur’an ruhbanların erbab haline getirilmesini yasaklıyor.

Kur’an Peygambere (Salat ve selam olsun ona) itaat etmemizi, ona uymamızı emr ediyor.

Kur’an, taqvalı ve ihlaslı olun diyor.

Kur’an kafirleri dost ve velî edinmeyin diyor.

Biz Müslümanlar Kur’an Kur’an Kur’an diyoruz ama o mukaddes kitabın emirlerini yerine getiriyor, yasaklarından kaçınıyor, öğütlerine kulak veriyor muyuz?

Kur’an gıybeti ve tecessüsü yasaklıyor, biz bu konuda neredeyiz?

Kur’an hür Müslüman hanımlar için tesettürü emr ediyor…

Kur’an şeytana uymayın diyor.

Kur’an âhirete hazırlanın diyor.

Kur’an yalanı, iftirayı yasaklıyor.

Kur’an, Allah’ın inzal ettiği hükümlerle hükm edin diyor.

Peygamber Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) uğursuz ve kötü bir zümreden bahs ederken “Onlar Kur’an okurlar ama Kur’an onların hançerelerinden kalplerine inmez” buyuruyor.

Bu uğursuzlar acaba kimlerdir?

Bırakın kafirleri, Müslüman geçinenlerin bir kısmı da Kur’ana isyan etmiştir.

Namazı terk ederek.

Çeşitli şehvetlerine uyarak.

Riba yiyerek.

Zina ederek.

İsraf ederek.

Tefrika, fitne, fesat çıkartarak.

Münafıklık ve mürailik yaparak.

Gıybet ederek.

Tecessüs ederek.

Ruhbanları putlaştırarak.

Altın ve gümüşü yığıp, Allah yolunda sarf etmeyerek.

Öncelikle fakirlerin ve miskinlerin hakkı olan zekatları haksız yere toplayıp sarf ederek.

Deccalları, Kezzabları, Süfyanları, Tağutları sevip onların peşinden giderek.

Gururlanarak, kibirlenerek.

Emanetlere hıyanet ederek.

Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayarak.

Adaletsizlik ve insafsızlık yaparak.

Evet bütün bunlar Kur’ana isyandır.

Kur’ana isyan edenler tokat yer, sille yer, azab iner onların tepelerine.

Başlarına belalar gelince şaşar kalırlar, biz Kur’an okurduk ama niçin bu silleleri yedik derler.

A aklı kıtlar, siz Kur’an okurdunuz ama o Kur’anın emirlerini yerine getirmez, yasaklarından kaçınmaz, öğütlerine kulak vermezdiniz.

Kur’ana uymayanlar zillet ve esaret içinde yaşar.

Kur’anı hem lisanen okuyacaksın, hem de onu hayata uygulayıp, hükümlerine uyacaksın.

İzzet, hürriyet, necat, ebedî saadet bulmak isteyenler Kur’ana uysunlar.

Kur’an kendisine uyanları kurtarır.

Kur’an ahkamına isyan edenler büyük zarara uğrar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi