M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İHL'de Beş Vakit Namazın Cemaatle Kılınması Mecburî Olmalıdır

İHL'de Beş Vakit Namazın Cemaatle Kılınması Mecburî Olmalıdır

İMAM-HATİP okullarının muhterem ve faziletli müdür ve idarecilerine:
Üzerime vacib olanları edadan, selam ve hürmetlerimi sunduktan sonra…
Osmanlı devlet-i aliyesi zamanında, 1912’ye kadar, bütün okullarda ve bilhassa o zaman idâdî ve sultanî denilen liselerde, Müslüman öğrencilerin hepsinin beş vakit namazı, okul camiinde, okul imamının ardında cemaatle kılmaları mecburî idi. Bütün liselerde camiler vardı. 
Beş vakit namazın cemaatle kılınmasının mecburî olduğu okulların başında Galatasaray Sultanîsi geliyordu. 14 Ekim 2013 tarihli Millî Gazete’de yayınlanmış olan “Galatasaray Lisesi’nin Camii ne Zaman Kapandı?” başlıklı yazımda bu konuda bilgi vardır. 
İmam-Hatip mekteplerinin gerçek İslam mektepleri olması için öğrencilerinin (ders saatlerine tesadüf eden) vakit namazlarını hep birlikte, cemaatle okul camiinde cemaatle kılmaları gerekir.
Gerekçesini zikr etmeye bile lüzum yoktur. Namaz, sahih imandan-itikattan sonra İslam’ın ikinci şartıdır. Beş vakit namazın dosdoğru edası hiçbir bahane ile terk, ihmal edilemez, savsaklanamaz.
Eskiden, faşist vesayet rejiminde, 28 Şubat karanlıklarında İmam-Okullarında namazın cemaatle kılınması mecburî olsun demek suç sayılabilirdi ama bugünkü oldukça geniş din hürriyeti havasında bunu istemek ve teklif etmek gayet normaldir.
Evet, teklifim Kur’an’a, Sünnete, İslam’a tamamen uygundur.
Bazı İmam-Hatip mekteplerinin camileri olduğunu memnuniyetle görüyoruz, işitiyoruz.
Olmayanların da, bütün talebeyi içine alacak genişlikte camileri olması ve ders saatlerine rastlayan vakit namazlarının burada topluca kılınması gerekir.
Kur’an, Sünnet, fıkıh, on dört asırlık uygulama bunu gerektirmektedir.
Evet, 1912’ye kadar Galatasaray Lisesi’ndeki bütün Müslüman öğrenciler cemaatle namaz kılmaya mecburdu. Hani şu Batı’ya açılan penceremiz, Türkiye’nin Eton College’i olan eğitim kurumu…
Okulda Hıristiyan ve Yahudi öğrenciler de vardı. Onlara karışılmazdı.
Bu konu ilgili yazılarıma itiraz edenler oldu, namaz mecburî idi ama bazen bazı öğrenciler abdestsiz namaz kılıyordu denildi.
Bu itirazı çürütmek çok kolay ve basittir. Abdestsiz namaz kılanlar gerçek Müslümanlar değil, iki kimlikli Dönme çocukları idi!
Bütün öğrencilerinin vakit namazlarını cemaatle kılmadığı bir İmam-Hatip mektebi düşünemiyorum…
Bu konuda elbette bazı itirazlar olacak, bazı engeller çıkartılacaktır. Müslümanlar itirazları çürütmeli, engelleri aşmalıdır.
Okulda kılınacak namazlarda, ehliyetli ve liyakatli bir meslek dersi öğretmeni, başına sarık sarmak, sırtına cüppe geçirmek şartıyla imamet edebilir.
Söylemeye hacet yok, bu zatın sahih bir itikada sahip olması gerekir. Bir Mutezilî’nin, bir Fazlurrahmancının, bir reformcunun, bir mezhepsizin Sünnî çocuklarına imamet etmesi caiz olamaz.
(Galatasaray Lisesi’nde namaz kılma mecburiyeti 1912’de Jön Türk rejimi tarafından kaldırılmış, lakin okulun camisi açık olmuş, devletten maaş alan imamı bulunmuş, arzu eden öğrenciler yine cemaatle namaz kılmışlardır. 1924’te son Halife kovulduğu ve dinsizlik zorbalıkları başladığı zaman cami kapatılmış, önce izci salonu, sonra depo yapılmıştır. Şu anda kapalı spor salonudur.)
 
* (İkinci yazı)
Bu Kafa ve Zihniyetle Terör Bitmez
PKK’yı Kürt halkının sözcüsü ve temsilcisi olarak kabul etmek intihardır, ülkenin bölünmesine, devletin çökmesine, halkın felaketine yol açar.
Terörün amacı Türkiye’yi parçalamaktır. Bu parçalanma gerçekleşmeden birileri terörü ve savaşı bitirmez.
PKK, doğu ve güneydoğuda hâkim olmak istediği bölgelerde kendisine muhalif olan yahut kendisini desteklemeyen herkesi sindirmekte ve kaçırmaktadır. 
Terörü bitirmek işini tek başına iktidar partisi gerçekleştiremez.
Devlet, o bölgedeki vatansever Müslüman halkı muhatap kabul etmelidir.
Artin’i muhatap kabul etmek çok vahim bir strateji hatâsı, bir tür intihardır.
Terörün arkasında yabancı güçler, bazı büyük devletler vardır. Terörü bir iç hadise ve gerçek olarak görmek, onun dış boyutunu inkâr etmek veya ele almamak onun hiç anlamamış olmak demektir.
Bugünkü laik ve partizan sistemle terör bitirilemez.
Terörün eli kolu ayağı bazı Kürtlerden müteşekkil olabilir ama beyni asla Kürt değildir.
Polisi siyasî bir partinin emrine verme çalışmaları ölümcül bir hatâdır.
Polis ne bir cemaatin, ne de bir partinin emrinde ve vesayetinde olmalıdır.
Parçalanmış bir Türkiye isteyen terörle, Türkiye’nin bütünlüğünü isteyenlerin anlaşması ve uzlaşması mümkün değildir.
Konvansiyonel ordu ve savaş ile gerillacı terörü yenmek imkansız denecek kadar zordur.
Bir ara ABD, Vietnam’a 600 bin asker ve muazzam silah, cephane göndermişti ama oradaki Komünist gerilla hareketini yenememiş, çekilmek zorunda kalmıştı.
Terörü sindirmek, yenmek için çok etkili bir propaganda teşkilatı bulunması gerekir.
Terörün beyninin Kripto Yahudiler ve Kripto Hıristiyanlar olduğu gerçeği yoğun ve devamlı bir propaganda seferberliği ile halka anlatılmalıdır.
Terör doğudaki güneydoğudaki bazı şehirleri ele geçirirse durum büsbütün vahim hale gelecektir.
Devletin beyninin ve istihbaratının terörünkünden çok daha üstün ve güçlü olması gerekir.
Bugünkü siyasal İslam terörü bitiremez. Aklı, fikri, kültürü, birikimi, ahlakı, firaseti buna müsait değildir.
Türkiye’de terörü yenecek strateji plan ve programı yapabilecek, şu yetmiş altı milyon içinden yedi âqil kişi çıkmaz. (Bendeniz bunlardan biri değilim.)
Strateji plan program sağlam olmazsa, milyar dolar para konulsa, yüz bin teçhizatlı asker gönderilse yine de başarılı olunamaz.
Terörü bitirmek için Ermenistan ve İsrail ile anlaşmak gerekir. Bu iki devlet ve zihniyetle anlaşmak mümkün müdür? Onların ikisi de kesin şekilde ülkemizin parçalanmasını istemektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi