M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Krallıklar ve Cumhuriyetler

Krallıklar ve Cumhuriyetler

İNGİLTERE krallığı… Norveç krallığı… İsveç krallığı… Hollanda krallığı… Danimarka krallığı…  Lüksemburg Büyük Dukalığı… Japon imparatorluğu…

Bu krallıklarda iç barış var… Sosyal mutabakat=uzlaşı var… Can ve mal güvenliği var…  Kendi kimliklerine ve kültür yapılarına uyan âdil kanunlar var… Hukukun üstünlüğü prensibi var… Demokrasi var… İnsan haklarına bağlılık ve saygı var…  Kültür, lisan, edebiyat, tarih devamlılığı var… Din hürriyeti var… Köklü ve güçlü eğitim sistemleri, vasıflı liseleri var… Büyük kütüphaneler var…   Şehirleri yemyeşil, parklar havuzlar göller var, trafiği hafifletmek için milyonlarca bisiklet var, bisiklet yolları var...  Vasıflı siyaset var… Sorumluluk var,  vahim bir kaza olsa, şahsî kusuru olmasa da sorumlu bakanları ve büyük bürokratları istifa ediyor…  
Bazı cumhuriyetlerde, yukarıda saydığım hasletler ve erdemler yok…

Şu cumhuriyetleri öncelikle şu krallıklar seviyesine çıkartsalar ne iyi olur.

Mâlumunuz Montesquieu cumhuriyet rejiminin temeli fazilet=erdemdir der.

Erdemsiz cumhuriyet olmaz.

Adaletsiz cumhuriyet lafta cumhuriyettir.

Fakir ve güçsüzlerin, adalet önünde güçlülerle, kodamanlarla, zenginlerle eşit olmadığı bir rejim sözde cumhuriyettir.

Gerçek cumhuriyet ile diktatörlük kesinlikle bağdaşmaz ve uyuşmaz.

Cumhuriyetlerin çeşitleri vardır:

İslam cumhuriyeti. 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti böyleydi. Anayasasının ikinci maddesinde “Devletin dini İslam’dır” yazılıydı.  İstanbul’da Dolmabahçe sarayında oturan bir Halifesi vardı. İdeal bir İslam cumhuriyeti olmasa bile onun yine de bir İslam Cumhuriyeti olduğunu kimse inkâr edemez.

Faşist cumhuriyetler…

Dış boyası cumhuriyet, içi diktatörlük olan sözde cumhuriyetler…

Enver Hocanın kıpkızıl, kapkara dinsiz cumhuriyeti…
 
Sosyalizmin, demokrasinin yüz çeşidi olduğu gibi cumhuriyetin de hayli çeşidi vardır.

Krallık rejimi geri ve çağdışı bir rejimmiş… Eyvallah…

Geri meri… Bir şu Norveç krallığına bakınız, bir de Afrika’nın muz cumhuriyetlerine…

Bazı cumhuriyetlerde ne kadar sık ve çok darbe yapılıyor. General Zambara, General Bambara rejimini deviriyor. Yaşasın cumhuriyet!

İngiltere krallığının başında 1952’den bu yana Kraliçe İkinci Elizabet var.  Orada cumhurbaşkanlığı kavgaları yok.
Japonya’nın bundan önceki İmparatoru Hirohito 1926’dan 1989’a kadar tam 63 yıl devletin başında kalmıştı. Üstelik, Japonya ikinci dünya harbini kaybedip, kayıtsız şartsız teslim olduğu halde Amerika onu tahtından indirememişti.

Birileri çıkıp sen yoksa krallık mı istiyorsun demesin sakın.

Cumhuriyet olsun da, ille de faziletli ve âdil olsun diyorum. Bu bir suç mudur?
 
* (İkinci yazı)
Perşembenin Gelişi

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Son bahardan sonra kışın geleceğini en geri zekâlılar bile bilir.

Su uyur düşman uyumaz.

Vesayetçi egemen azınlıklar Türkiye gibi yağlı ballı bir sofrayı öyle kolay kolay terk etmez.

Türkiye’nin İslamlaşması İsrail’in sonu olur.

Dıştan Alevî ve Kürt görünen Kriptolar Türkiye’yi parçalamak, dışarıdan Ermeni nüfusu ithal etmek istiyor.

Ülkemizde en az bir milyon Kripto Yahudi ve yine en az bir milyon Kripto Haçlı var.

Suyun başında Pakraduniler var.

Birileri dindar postuna bürünerek İslam’ın ve Müslümanların içini boşaltmaya çalışıyor.

Siyonistler, haçlılar, İslam düşmanları Ehl-i Sünnetin yerine ılımlı ve light Fazlurrahman dinini getirmek istiyor.

Kâfirler, münafıklar, tağutîler musalli Müslüman istemiyor, musalla Müslümanı istiyor.

Onların aldatmaca din dersi kitaplarının başında besmele yoktur, Paşa resmi vardır.

Onlar cep telefonu başlı, bilgisayar başlı başsız başsız Müslümanlar istiyor.

Aman Müslümanlar birleşip tek bir Ümmet olmasınlar. Müslümanlar bin fırkaya, hizbe, parçaya, gruba ayrılsınlar ve birbirlerinden kopuk yaşasınlar. Birbirleriyle çekişip tepişirlerse ne âlâ…

Aman İslam hanımları ve kızları Kur’an’a Sünnete uygun şer’î tesettüre bürünmesinler; şeytanî tesettüre bürünsünler.
Aman Müslüman çocuklar ve gençler İslam mekteplerinde okumasın.

Sabah ezanları okunurken dindar geçinenlerin bir kısmı yataklarında leşler gibi horul horul mışıl mışıl tosur tosur uyusunlar. Uyusunlar da büyüsünler.

Müslüman halk öyle cahil yetiştirilsin ki, atalarının 1928’den önceki Türkçe mezar taşlarının kitabelerini okuyamasınlar.

Kuşlar uçsun, din baronları uçsun…

Hoparlörler yüz küsur desibel bağırsın… Şadırvanlardan sular şarıl şarıl aksın…  Müslümanlar din düşmanı tv’leri seyr etsin… En pahalı cep telefonları ile zevzeklik ve gevezelik etsin…  Yazın Osmanlı şerbetleri içilsin. 
Benim büyük şeyhim senin küçük şeyhini döver…

Benim cemaatim en büyük, öteki cemaatler küçük mü küçük…

Peki, şu zinanın serbest bırakılması işi ne oluyor?

İslam dini haram yemeye izin veriyor mu?

Niçin bu kadar haram yeniyor?

Ribalar, yüksek binalar, âhir zaman alametleri.

01.12.2014

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi