M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Açık mektuplar

Açık mektuplar

MUHTEREM  kardeşim…  Tutarlı olmayan gerekçesiz tenkidinizi okudum, hem tenkit hem hakaret etmişsiniz… Çok yumuşak, çok olumlu kardeşçe bir cevap yazarak size  yine de teşekkür edecektim, vazgeçtim. Niçin mi? Benim ismim Şevket, siz Şevki yazmışsınız!.. İsmimi Şevket yazmış olsaydınız hakkımı size helal etmeyecektim; Şevki yazdığınız için, özrünüze binaen helal edip hayır duaları ediyorum. Baki selam ve hürmetler…

**

Zamanın gavsı ve mânevî derecesi çok yüksek Halid-i Bağdadî hazretleri mektuplarında, selam hamdele salvele ve hayır duadan sonra, muhatabına  “Ne olur bu fakirin hüsn-i hâtime ile âhirete göçmesi için dua buyurunuz”  mealinde cümleler yazıyor. Siz ise hüsn-i hâtime konusunda pek rahat ve endişesizsiniz. Soruyorum?.. Siz ve Şeyhiniz Halid-i Bağdadî’den daha mı yüksek ve büyüksünüz?

**

Bir medrese öğrencisine: 

Üç yıldır Arapça okuduğunuzu söyleyince bu lisanla basit bir mektup veya kompozisyon yazabilir misiniz diye sormuş, yazamam cevabını almıştım. A muhterem genç kardeşim, bunca sene  Zeyd ile ‘Amr’ın kavgası hikayesini okumaktan bıkmadınız mı? İnsan üç senede Çince ve Japonca bile öğrenebilir, mektup yazabilir. 

**

Tabiatı  ve ahlâkı mâlum Mâhud  Gaybet beye:            Bendenize iyilik yapmak istediğini yazıyorsunuz. Çok teşekkür eder, ellerinizden öperim. Hakkımda  gıybet kötülüğünü etmeyin, dilinizden selamette olayım, başka ihsan istemem…

**

Mösyö Gurme dostumuza:

Kadıköy’de fiyatları ucuz bir lokanta varmış, yemeklerini de fena değilmiş. Sizi davet edeceğim ama ya gelmeyeceksiniz, yahut ucuz yemekler sizi kahredip zehirleyecek. Etiler’de kişi başına  bir öğün yemeğin 290 mı 300 lira mı olduğu bir restoran var, benim sizi oraya götürecek param ve vicdanım yok. Fakiri bağışlamanızı istirham ile meveddetkârâne ihtiramlarımı arz ederim.

**

Liseli bir gence: 

Bir yere teşrif etmek değil, bir yeri teşrif etmek diye yazmalısınız. Teşrif şereflendirmek demektir.

**

Paris’ten mail gönderen üniversiteliye:

Mektubunuzda “Mezlaka-i akdam”  diyorsunuz. Fakirden bir not aldınız.  Bunları bilen kalmadı. Türkiye ya dilsizlikten ve dinsizlikten bitecek ve batacak, yahut ayakta kalmak ve yükselmek istiyorsa 1920’lerin zengin Osmanlıcasına dönecektir.

**

Bir meraklıya:

Sizin çok önemli gördüğünüz sorularınıza cevap vermeyeceğim. Onlar, incir çekirdeğini doldurmaz boş ve kof konulardır. İslamî açıdan iki rekat gayri müekked namaz kadar değerleri yoktur.

**

İçyüzünü öğrenmek istediğiniz zatın isminin yanına jew yazarak internette ararsanız istediğiniz bilgileri  ayrıntılarıyla bulabilirsiniz.

**

O zat gizli Yahudi değil, gizli Ermeni’dir.  İsminin yanına Ermeni yazıp  arayınız, bilgi bulacaksınız.

**

Siz Fir’avuna benziyorsunuz, ben ise Musa değilim. Tartışma başlatarak sizinle sidik ve çamur yarışına giremem.

**

Siz hakaret etmek ile tenkit etmek arasındaki farkı bilmiyorsunuz galiba… Açık isminizi vereceksiniz, selamla başlayacaksınız, ondan sonra edep ve terbiye dairesinde tenkit edeceksiniz. Bundan sonradır ki, tenkitleriniz (bence) haksız ve ağır da olsa sizi muhatap kabul edip saygıyla cevap veririm.

**

Dikkatsizliğin, ehliyetsizliğin hakim olduğu ülkeye atom santrali yapmışlar.  Gece nöbetçisi uyuyakalmış, aniden alarm zilleri çalınca uyanıp paniklemiş, ACH 812 2 MR şalterini indireceğine  HGN 312 7 NP şalterini indirmiş, santral patlamış, ülke mahvolmuş… Pek kısa  ama pek büyük hikaye…

**

İlmî ve akademik bir tez hazırlayan genç araştırıcıya: /hetq.am/ sitesindeki “Some facts on the Origins of Mustafa Kemal Ataturk” makalesini okursanız hayli bilgi edinirsiniz. Bilgi edinebilirsiniz ama bunları yazabilir açıklayabilir misiniz, onu bilmem.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi