M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Güney Kore çılgınlar gibi üretirken Türkiye çılgınlar gibi satın alıyor

Güney Kore çılgınlar gibi üretirken Türkiye çılgınlar gibi satın alıyor

Güney Kore harika yeni cep telefonları yapmış, bütün dünyada yüksek fiyatlara  kapış kapış satılıyor, ülke büyük ticaret yapıyor, bol para kazanıyormuş, bu para ile yeni fabrikalar yapılıyor, onların ürünleri  de dünyaya ihraç ediliyormuş. Türkiye ise ihraç edilecek mallar üreteceğine bütün gücünü yapı sektörüne vermiş, ha babam gökdelenler,  nezidanslar, lüks meskenler inşa ediyor, sermayesini  betona  gömüyormuş.

Türkiye Korenin ve başkalarının pahalı telefonlarını çılgınlar gibi avuç avuç para ödeyerek satın alıyormuş.  Türkiye, cep telefonlarını  lüzumu olmadığı halde sık sık değiştiriyormuş. Türkiye cep telefonuna milyarlarca dolar harcıyormuş. Türkiye deliler gibi cep telefonu ile konuşuyormuş. Türkiye cep telefonuyla konuşmakta, zevzeklik ve gevezelik etmekte Korenin önündeymiş, belki de dünya birincisiymiş.

Yakın zamanlara kadar dünyanın sayılı tahıl ambarlarından olan ve dünyaya buğday ihraç eden Türkiye şimdilerde her yıl dışarıdan üç milyon tondan fazla kalitesiz buğday satın alıyormuş. Aynı Türkiye  günde beş milyon ekmeği çöpe atıyormuş. Tarihte ekmeğe böyle bir saygısızlık ve nankörlük  yapılmamışmış.

Türkiye’de devlet TC başlıklı vesikalarla birtakım bedbaht kadınların seks köleliği yapmasına resmî izin veriyor ve bu ticaretten KDV ve gelir vergisi alıyor, günah evlerini resmî polislerle koruyormuş. Türkiye uluslararası kadın hakları sözleşmelerine imza koymuş ve seks köleliğine izin vermeyeceği konusunda taahhütte bulunmuş ama bu taahhüdünü tutmuyormuş. Ülkede seks köleliği resmen yapılır, bundan vergi alırken laik ve İslamcı feministlerin pek sesleri çıkmıyormuş.

Türkiyede  bir milyon öğretmen varmış ama  lise mezunu gençler, 1928’den önce basılmış Türkçe hikaye kitaplarını, Türkçe romanları okuyamıyormuş. Okusalar da birçok kitabın Türkçesini anlayamıyorlarmış.  Bunun adı  dil ve alfabe devrimiymiş.  Kemalist ve düzenci yazarlar düşünürler bu cahilliğin çok iyi olduğunu, çok önemli bir uygarlık göstergesi olduğunu savunuyorlarmış.

İstanbulda ve nice şehrimizde fazla yağmur veya kar yağdığında hayat felç oluyor, okullar tatil ediliyor, milyonlarca halk  evlerine zorlukla gidiyormuş. Rusya Federasyonu üyesi özerk Yakutistan Cumhuriyetinin baş şehri Yakutsk’ta kış aylarının  sıcaklık ortalaması sıfırın aldtında 52 dereceymiş ve orada hayat bu korkunç soğuğa rağmen tıkır tıkır işliyor; okullar, resmî daireler, dükkanlar, marketler, mahkemeler  açık oluyor, otomobiller, otobüsler, trenler, uçaklar çalışıyormuş.

İngilterenin Büyük Britanya kısmındaki kolejlerde 1944’ten bu yana ders günlerinde her sabah okul kilisesinde bütün öğrencilerin katılımıyla ayin ve ibadet yapmak mecburî imiş. İngilterede laikliğin esamisi okunmuyormuş. Orada devlet başkanı hükümdar aynı zamanda millî Anglikan kilisesinin başıymış. Bu İngiltere’de Müslümanlar için seksen beş Şeriat mahkemesi açılmış, faaliyet gösteriyormuş. Hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları konusunda  İngiltere’nin çok gerisinde olan Türkiyede ise bazı  çağdaşlar, Kemalistler, Sabataycılar, ateistler  hâlâ,  laiklik olmazsa ne cumhuriyet olur, ne demokrasi diye terter tepiniyormuş.

Avrupanın iki çok zengin, çok huzurlu, çok düzenli, çok mâmur, çok temiz ve şeffaf ülkesi olan Norveç ve İsviçre  Avrupa Birliğine üye değillermiş.  Üye olmamaları hiçbir koruda kendilerine zarar vermiyormuş. Türkiye ise yıllardan beri AB’ye üye olmak için çırpınıyormuş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi