M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslümanın Üç Bayramı

Müslümanın Üç Bayramı

MÜSLÜMANIN büyük bayramlarından birincisi ömrü ölümüne iman ile bitişmektir. Bu, gerçekten çok azim bir bayramdır. İmanlı olarak ölen kişi, affedilmeyen günahları dolayısıyla ilahî adalet gereği bir miktar yansa bile, ateşte ebedî kalmayacak, takdir edilen cezayı çektikten sonra Cennet’e konulacaktır. Mü’minin ikinci büyük bayramı Cennet’e girmesidir. Üçüncü büyük bayram da orada Cemalullah ile şereflenmesi olacaktır. 

***

Sevgili kardeşim, âhir zaman fitneleri içindeyiz. Kendi halimize, İslam dünyasının haline, insanlığın haline ağlamamız gerekir.  Bu devirde ya hiç ağlamayan yahut çok az ağlayıp çok gülenlerin haline ağlanır.

***

Trafik mıh çıkını gibi kilitlenmiş… Binlerce araba çakılıp kalmış… Birkaç kendi bilmez, deliler gibi korna çalıp duruyor. Bunlar, korna çalmakla trafiğin açılacağını sanıyorlarsa geri zekâlıdır. Yok, inadına çalıyorlarsa delidir. İki halde de etrafı rahatsız eden muzır insanlardır. Peki, bunlara “kardeşim niçin deliler ve salaklar gibi korna çalıyorsunuz?” diyecek polisler nerede? Onlar böyle sıkışık zamanlarda görünmezler.
 

***

Şeker, glikoz, mısır şurubu karışımı şerbetin içine bal boyası ve bal aroması koyarak halis bal diye satan süper sahtekâr adamın başına neler mi gelmiş veya gelecek? Kısaca anlatayım:  Çok sağlam yepyeni arızasız bir otomobille dümdüz yolda giderken ağaca veya direğe toslayıp akılalmaz bir kaza kurbanı olmak… O sahte bal paralarıyla beslediği çocukları âsi ve günahkâr olmak… İki yakası bir araya gelmemek… Bolluk içinde devamlı sıkıntı çekmek… Karısıyla her gün kavga etmek, bir an huzur ve rahat görmemek…  Daha anlatayım mı?
 

***

Ehl-i Sünnete ve Ümmete büyük hizmetler etmiş muhterem bir şeyh efendinin cemaatine bağlı bir genci camide gördüm. Namazı takkesiz kılıyordu. Doğrusu çok üzüldüm.  Bir yere bağlı olmayan bir Müslüman, cahillik ve gaflet ile takke edep ve sünnetini terk edebilir ama sağlam kulpa yapışmış birine bu terk hiç yakışmıyor.
 

***

Gıybet eden birine: Siz böyle gıybet ettiğiniz müddetçe asla derviş olamazsınız. Dervişlik ile gıybet bir arada olmaz. Önce lisanını gıybetten, iftiradan, yalandan, tecessüsten arındır, ondan sonra dervişlik tasla. Derviş bozuntusu olma, gerçekten derviş ol.
 

***

Azılı ve saldırgan din iman Kur’an Şeriat düşmanlarını destekleyen sözde dindar birine: Sen bu kafada gidersen, onlarla haşr olur ve belanı bulursun. 
 

***

Cânım ağacı telgraf direği gibi budayan ve kurumasına sebep olan alçağa: Elin kurusun emi!
 

***

Ekmek parası kazanmak için namusuyla ticaret yapan bir seyyar satıcıyı, zavallıyı komaya sokacak derecede döven zalimlere: O vatandaş ticaret yapmasın da hırsızlık mı yapsındı? Kovalayacaksanız bari adam gibi, insan gibi kovalayın. Başına üşüşüp bayıltıncaya kadar dövmek, bekleyin başınıza neler getirecek.
 

***

Havalar ısındı. İstanbul Sultanahmet meydanı, parkları dekolte kıyafetli çıplaklar meşheri haline geldi. Kaldırımlarda yollarda yürüyecek yer yok. Bu kalabalığın büyük kısmı oradaki ulu camiye giriyor. Cami, kadınlar hamamı gibi. Kutsal mekânın etrafı seks, açıklık saçıklık, çıplaklık, fısk ve fücur kaynıyor. Turizm bol para getirir ve toplumu zengin edermiş. Öyle mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi