M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Para O.....ları

Para O.....ları

BİR insanın ne mal olduğu, temiz mi kirli mi olduğu, kendisine güvenip güvenilemeyeceği, onunla dostluk, arkadaşlık, ortaklık yapılıp yapılamayacağı para ile ilgili muamelelerinden anlaşılır.

Parayı putlaştıran kimsede hayır yoktur.

Para için her haltı yiyen kimse insan değil şeytandır. (Sakın böylelerine hayvan demeyin hayvanlar parayı sevmez ve biriktirmez, onlara hakaret etmiş olursunuz.)

Birine bir miktar borç verin, vâdesi geldiğinde öderse o sağlam bir insandır.

“Sakın bir adamın namazı ve orucu sizi aldatmasın, zarar ziyana uğratmasın. Siz onun dinar ve dirhemlerle (parayla) olan muamelatına bakınız” buyrulmuştur.

Müslümanın dini İslâm’dır. Dini para olan Müslüman değil, kızıl kâfirdir.

Olgun, bilge, şuurlu bir Müslüman ihtiyaçlarını çoğaltmaz. Böylece fazla paraya muhtaç olmaz.

Para çok kötü bir efendi, faydalı bir köle veya uşaktır. Parayı kendisine efendi yapanın hayatı kayar.

Müslüman, açlıktan kıvransa yine haram yemez, kimsenin hakkına el uzatmaz.

Zenginlerin parası, onlara verilmiş bir emanettir. O emanete hıyanet ederlerse belâlarını bulurlar.

Peygamber parayı, altını gümüşü sevmezdi. Peygamberi sevenler de sevmezler.

Dünyadaki fitne ve fesadın, fısk ve fücurun, günahın, isyanın, tuğyanın ana sebebi paradır.

Erkekler şereflerini, kadınlar ırz ve namuslarını para mukabilinde satarlar.

Orospulukların en kötüsü ve alçakcası para orospuluğudur.

Tanrı erleri paradan uzak dururlar.

Şeytan’ın en büyük yardımcısı paradır.

Bir toplum parayı din iman haline getirir ve haram yemeyi normal görürse âkıbeti helâk olmaktır.

Parayı putlaştıran, haram yiyen kişi namaz da kılsa, oruç da tutsa, umreye de gitse kendini kurtaramaz.

Peygamber aleyhissalatü vesselam bazı uğursuz ve şerir kimseleri “Dinleri para, kıbleleri karı” diyerek kötülemiştir.

Elimize geçen, kazandığımız, helâl veya haram yoldan elde ettiğimiz bütün paraların kuruşuna kadar hesabını vereceğiz.

Herkesin melekleri vardır, onun iyiliklerini ve kötülüklerini yazıyorlar, muhasebesini tutuyorlar.

İslâm’da helâl parayı kenz yapmak (istiflemek, depolamak, işe yaramaz ve âtıl bir şekilde muhafaza etmek) bile haramdır.

Para ile meşru ve helâl ticaret yapılır, sanayi ve üretim işlerinde sermaye olarak kullanılır. Böylece çalışanlar, satanlar, nakl edenler... bir sürü insan ekmek yer, geçinir.

Riba kesin olarak haramdır. Kur’ân’da ribacılar için “Onlar Allah’a ve Resûlüne savaş ilan etmişlerdir” buyurulmaktadır. Allah’a savaş ilân edenlerin yeri cehennemdir.

Türkiye Müslümanlarının para konusunda tesirli öğütlere büyük ihtiyacı vardır.

Haram rant yiyen politikacılar bu ülkenin, bu halkın, bu devletin başındaki en büyük belâdır.

Hem haram kazanıyor ve haram yiyor, hem de namazını aksatmadan kılıyor... Böylesi, namaz kılan br fâhişeye benzer, hattâ ondan daha aşağıdır.

Genel ve Mutlak İman Kardeşliği

BİR Müslüman, “Kardeşlerimiz...” dediği zaman bununla bütün mü’min kardeşlerini kasd etmelidir. Tarikat, cemaat, grup kardeşliği özeldir ve ikinci planda gelir.

Bazı İslâmî cemaatler, gruplar, hizip ve fırkalar kardeşliği daraltıyor, sadece kendi “parçalarına” mensup olan Müslümanları kardeş görüyor. Öteki Müslümanlar?.. Onlar ya kardeş değil, yahut ikinci sınıf kardeş...

Bir kimsede iman varsa, o kimse otomatik olarak din kardeşimiz olur. Onu kimsenin kardeşlikten atmaya hakkı yoktur.

Peki, aralarında uyuşmazlık, ihtilâf, farklılık varsa ne olacak? Yine de kardeştirler.

Bir Müslüman bid’atçi olsa, yine kardeş midir? Elbette kardeştir. Tenkit edilir, uyarılır ama kardeşlikten çıkartılamaz.

Ya onun bid’ati kendisini küfre götürürse?..

Bu konuda kimse kendi kafasına göre hüküm veremez, mahkûm edemez.

Bir kimsenin küfre düştüğü, yetkili müftünün fetvasına dayanarak kadı’nın (İslâm hakiminin) vereceği şer’î ilamla kesinleşir. O takdirde mürted olur ve kendisiyle kardeşlik bağları kopartılır.

Birtakım cahil kimselerin birbirlerini küfürle suçlamaları esef ve utanç verici bir hadisedir.

Bazı cemaatlerin küçük dar dünyaları var. Biz sadece cemaatimize bakarız, kendi hizmetlerimizle meşgul oluruz, ötekiMüslümanlarla ilgilenmeyiz havası içindeler. Bu, gayet yanlıştır. Para toplama konusunda nasıl genel ve geniş hareket ediyorlarsa Müslüman kardeşliği, Müslümanların işleri konusunda da öyle olmak mecburiyetindedirler.

Bir Müslümanla aramızda meşreb ayrılığı var...Yine kardeşiz.

Bir Müslüman beni tenkit ediyor... Yine kardeşiz.

Bir Müslüman gizlice içki içiyor... Yine kardeşiz. Onu tecessüs etmeye bile hakkım yoktur.

Bir Müslüman açıkta içki içiyor... Böyle yaparsa fâsık-ı mütecâhir olur, kendisini tenkit ederim ama imanını muhafaza ettiği müddetçe aramızdaki iman kardeşliği bağını kesemem.

Tarikat kardeşliği, Rükneddin Efendi cemaati kardeşliği, şucu veya bucu kardeşliği... bütün bunlar özel kardeşliklerdir, genel, geniş ve evrensel iman kardeşliğinin yerini tutamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi