M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Türkiye’yi Batıran İsraf ve Lüks Belâsı

Türkiye’yi Batıran İsraf ve Lüks Belâsı

GÜNDE dört veya beş milyon aziz ekmeği çöpe atarak israf ediyormuşuz? Ne korkunç israf değil mi?

Bundan korkunçları ve dehşet vericileri de var…

Son kırk yıl içinde trilyonlarca doları lüks yapılaşmaya harcadık. Sanayie, üretime, ticarete, ihracata yönlendirilmesi gereken sermayemizi toprağa, betona gömdük.

Japonya mesken, ev konusunda bizim gibi yapmadı. Onlar küçücük evlerde oturuyor ve harıl harıl üretim yapıyor.

Güney Koreliler de öyle.

Şimdi ne yapıyorlar bilmiyorum, eskiden Yahudiler kirada oturur, sermayelerini taşa betona yatırmazlar, paralarıyla ticaret ve üretim yaparlardı.

İş bilen bir kimse mesken mi almalı, mesken parasıyla iş mi yapmalı? Mesele burada… Mesela iki milyon lira ile lüks bir daire veya ev mi almalı, yoksa bu parayla üretim veya ticaret mi yapmalı?..

Diyelim ev satın aldı ve iki milyon lirayı sermaye olarak toprağa yatırdı ve öldürdü. Bunun yerine, beş bin lira aylıkla lüks bir evi kiralasa ve parasını ticaret ve üretimde çalıştırsa… Evin yıllık kira tutarı 60 bin lira, ticaret ise yüzde on getirse iki yüz bin lira… Hangisi daha kârlıdır? Ticaretin ve sanayiin bir faydası daha var: İstihdam imkanı oluşturur, bu sermaye işletilirse insanlar çalışır, geçinir.

Ev mesken sahibi olacaksak, bari biraz kanaatli olsak. Bizde o da yok. Elinde biraz imkan olanlar saray yavrusu evlerde, villalarda, meskenlerde oturmak istiyor. Firavun ve Nemrud ahlakı… Bu konuda bizde Japonlardaki İslam ahlakı yok. Onlar Müslüman değil ama İslam ahlakı konusunda bizden daha Müslümanca hareket ediyor.

Otomobil, yakıt konusunda da korkunç israf yapıyoruz. Dünyanın, fert başına düşen millî gelir payı bakımından en zengin ülkesi Norveç’te bizdeki kadar pahalı, lüks, israflı otomobil yok.

Almanyanın nüfusu bizden fazla, Mercedes’i onlar üretiyor, onlarda bizdeki kadar lüks pahalı israflı Mercedes yok.

Halkımızın bir kısmı otomobili ihtiyaç olmaktan çıkartmış, statü haline getirmiş. Bu, beyinsizlik değil de nedir?

Ya lüks cep telefonu çılgınlığımız?

Yeme içmemizde de büyük israf var.

Gösterişli, 51 çeşitli, açık büfeli, tantanalı, dekorasyonlu bir kahvaltıya adam başı yetmiş beş lira verenin parası çok ama aklı kıttır.

Bir de, dün Maverna Roof’ta mâ âile dekorasyonlu manzaralı zengin kahvaltı yaptık demeleri yok mu?

Konaklama konusunda da israf içindeyiz. Öyle sahte sofular biliyorum ki, içkili fuhuşlu beş veya yedi yıldızlı otellerde kalmayı bir şey zannediyor. Yahu Kur’ana, Sünnete, Şeriata bağlı bir Müslüman içkili fuhuşlu otelde kalabilir mi?

Lüks pahalı israflı giyim kuşam maskaralıkları…

Şeytanî Süslüman kadın kıyafetlerine harcanan paralar…

Bütün Türkiye’yi doğalgazla ısıtmak israfı. Her yıl dışarıya bu konuda milyarlarca dolar ödeniyor. Hiç ısınılmasın demiyorum… Evlerimiz biraz küçük olsa, ısı yalıtımı olsa, biraz sıkı giyinsek ve yakıttan tasarruf etsek daha iyi olmaz mı?

Devletin, belediyelerin, kurumların lojmanları da birer israf kumkumasıdır.

Resmî lüks ve israflı otomobiller ayrı bir alem…

Millî eğitimdeki israflara ne demeli?.. Öğretmen sayısı bir milyonu geçti. Bekleyenleri alsalar kısa zamanda iki milyon olacak. İşte bu topyekûn israf yüzünden Türkiye Japonya gibi olamadı… Güney Kore gibi olamadı…

Koreliler harika Samsung telefonları yapıyor, biz ise Üçüncü Dünya ülkelerine çekyatlar, tank gibi koltuklar, kanapeler, yataklar, dolaplar ihraç ediyoruz…

Medenî Müslümanlar orta bir hayat sürerler, israf etmezler. İsraf haramdır, Allah müsrifleri sevmez.

Medenî Müslüman, ihtiyacı ne kadarsa öyle bir otomobil alır. İhtiyacı 60 bin liralık bir otomobil, o gidiyor 160 bin liralığını alıyor. O nedir? O, bedevîdir.

Vaktiyle bir başbakan her vatandaşa iki anahtar vereceğim, biri ev, öteki oto anahtarı demiş ve Türkiyenin israfa batmasına, sermayesini üretmeyen evlere, vasıtalara gömmesine sebep olmuştu.

İstanbula yakın topraklar, tarlalar, araziler ekilip biçilmiyor. Bu da büyük ve korkunç bir israftır.

Dünün büyük tahıl ambarı Türkiyemiz şimdi her yıl dışarıdan üç milyon küsur ton, sağlığa zararlı buğday ithal ediyor. Bu vahim bir beyinsizlik değil midir?

İstanbula yakın köylerde, tarlalarını yazlık yapımı için şehirlilere satan köylüler ekmeyi biçmeyi hayvancılığı üretimi terk etmişler, hazır paraları har vurup harman savurarak harcıyorlar. Bunlar bitince ne yapacaklar?

Çarpıtacaklar çıkacaktır, fakir, herkesin evi ve otosu olmasın demiyorum. İsraf edilmesin, ölçülü olunsun diyorum.

Keşke biz de Singapur, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Norveç gibi olabilseydik.

Keşke trilyonlarca dolarımızı toprağa, betona gömmemiş, lüks otolara, statü telefonlara yatırmamış olsaydık.

Keşke bizde tasarruf, kanaat, iktisat kültürü ve zihniyeti olsaydı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi