M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Bunlar Yoksa O Şehir İslam Şehri Değildir

Bunlar Yoksa O Şehir İslam Şehri Değildir

BİR şehir cami kubbeleri ve minareler ile dolu olsa, orada günde beş kez 110 desibel şiddetinde avaz avaz ezan okunsa, ölüler yıkanıp kefenlenip camide namazları kılındıktan sonra İslam kabristanında toprağa verilse, Ramazanlarda susamlı ve çörek otlu pideler yapılsa, kandil gecelerinde minarelere mahyalar asılsa…

Şayet o şehirde, aşağıda sayacağım kurumlar ve şartlar yoksa orası dinî bakımdan bir İslam şehri değildir.

1.Halkı din konusunda eğitecek, irşad edecek, öğüt verecek; icazetli ulema ve fukaha yetiştiren bağımsız İslam medreseleri.

2.Tevhid’e, Kur’ana, Sünnete, Şeriata göre eğitim veren ve öğrencilerinin tamamının cemaatle beş vakit namaz kıldığı İslam mektepleri.

3.Hakikî şeyhlerin başında bulunduğu, Meclis-i Meşayih tarafından sıkı şekilde denetlenen ve kamil insanlar yetiştiren tasavvuf tekke, zaviye ve dergahları.

4.İş, sanayi, üretim, ticaret hayatını ve faaliyetlerini islamî ölçülere göre tanzim ve idare eden ahîlik ve fütüvvet teşkilatı.

5.İslamî hisbe teşkilatı, âmirîne bi’l-mâruf ve nâhine ‘ani’l-münker polisi.

6.Fakirlerin ve miskinlerin karınlarını doyurabileceği imarethaneler.

7.Zekat sandığı teşkilatı.

8.Faizsiz Karz-ı Hasen Bankaları.

9.İslamî mahalle teşkilatı.

10.Toplu taşıma vasıtalarında kadınlarla erkeklerin yerlerinin ayrı olması.

11.Okullarda karma eğitim yapılmaması.

12.Açıkta, açıkça, küstahça, meydan okunurcasına fuhşiyyat yapılmaması.

Zamanımızda bütün Türkiye’de yukarıdaki şartlara, özelliklere, kurumlara, değerlere sahip bir tek (tekrar ediyorum bir tek) İslam şehri yoktur.

Evet, İslam şehri, islamî kurumlarla ve İslamı yaşayan Müslümanlarla olur.

Medrese yoksa İslam mektebi yoksa tekke yoksa İslam şehri de yoktur.

Kandillerde kandil simidi yapılıp yenmesi mi? Güldürmeyin beni!

Ramazanlarda teravih namazı kılınması mı?

İnsanların akın akın büyük masraflar yaparak lüks ve ihtişamlı umre seyahatlerine çıkması mı?

Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) “Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir) buyurmuşlar. Müslümanlarla meskun bir şehirde icazetli alim ve fakih yetişmiyorsa, o şehir ölmüş demektir.

Cami var, minare var, ezan okunuyor, Müslüman halkın yüzde beşi bile camiye gitmiyor, cenazeler teneşir tahtası üzerinde yıkanıp kefenleniyor, musalla taşında namazları kılınıp mezara konuyor… Lakin o şehirde, Müslümanlar dinlerine, Kur’anlarına, imanlarına uygun bir hayat süremiyor… İslam şehri değildir orası.

Sosyolojik açıdan İslam şehri olabilir ama Kur’anî ve Şer’î açıdan olamaz. Şuurlu, kültürlü, bilgili, uyanık gerçek Müslüman; İslama Kur’ana Sünnete uygun bir hayat sürmeyi isteyen, o iradeye sahip olan, bu emele ve amaca ulaşmak için çalışan çabalayan kimsedir.

 

(İkinci yazı)

Nasır Tutan Vicdanlar

İNSANLAR yoldan çıkıp, günahlara batıp azınca; gören gözler görmez, kulaklar işitmez olur, akıllar körelir, vicdanlar kalın bir nasır tabakasıyla kaplanır.

Bu duruma düşen kimselere ve toplumlara nasihat ve uyarı okları işlemez.

Ne söylense anlamazlar.

Yeni bir Tufan yaklaşıyor, aman toparlanın, hazırlanın, Kurtuluş Gemisi’ne binin denilse onlara; biz dağların yüksek yerlerine çıkar kurtuluruz cevabını verirler.

Gören gözleri görmez, işiten kulakları işitmez, akılları çalışmaz, vicdanları harekete geçmez insanlar, laf ile inanır görünseler bile gerçekte âhireti unuturlar.

Şehirde her şey paraya bağlı ve endeksli olur.

Günah koyu bir duhan gibi her yeri kaplar.

Ben riba yemiyorum, zina etmiyorum ya, yapanlar ne halt ederlerse etsinler, onlara karışmam zihniyeti hakim olur.

Bilenler bilmeyenleri uyarmaz, aydınlatmaz.

Cahil ve gafiller futbol kulübü tutan holiganlara ve militanlara döner.

Ümmet birliği yıkılır, onun yerine hizipler fırkalar mozaiği gelir.

Kitleler başlarına bir kılavuz kaptan seçmeyi düşünmez bile.

Ortada bir rutin hayat kalır. Sabah kahvaltısı, işe veya okula gitmek, öğlen yemeği, ikindi çayı, işten dönüş akşam yemeği, biraz televizyon, bol bol cep telefonu, sonra uyku vakti gelir, ayakta uyuyanlar yatak uykusu moduna geçer… Hayat bu minval üzere devam eder.

Bu insanları kim uyaracak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi