M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Diyanet’in Büyük Vebali

Diyanet’in Büyük Vebali

SON on beş yıl içinde Kur’ana, Sünnete, sahih itikada, Şeriata aykırı birtakım bozuk inançlar ve görüşler ortaya atılmıştı. Bunların birkaçını sayayım:

1. Ehl-i Kitabın hatırı için Kelime-i Şehadetin ikinci cümlesini, Muhammed Resulullahı söylemeyelim…

2. İslamın yanında iki ibrahimî hak din daha vardır. Bunların bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir.

3. Bu fikirler ve yeni inançlar ortaya atıldığı zaman başta Diyanet olmak üzere bütün Sünnî çoğunluk temsilcilerinin ayağa kalkıp, protesto etmeleri, doğruları söylemeleri, yanlışları düzeltmeleri gerekmez miydi? Gerekirdi ama yeteri kadar yapılmamıştır.

4. Din konusunda sağlam bir eğitim almamış halkın uyarılması, aydınlatılması, bilgilendirilmesi gerekirdi, o da yapılmadı.

5. Diyanet büyük bir sorumluluk ve vebal altındadır.

6. Bana ne, ben fitneye karışmam diyen Sünnî ilahiyatçıların da vebali büyüktür.

Bu konuda yapılması gerekenler şunlardı:

A. Ülkenin belli başlı iki yüz icazetli ulema ve fukahasının imza koyduğu bir bildiri yayınlamak suretiyle bozuk inançları ve görüşleri red cerh ve ibtal etmek.

B. Bu bildiriyi küçük bir risale halinde bir milyon adet basarak halka dağıtmak.

C. Cuma namazlarında minberlerden halkı bu konuda uyarmak.

***

Birtakım hocalarımız bu konuda makaleler, kitaplar yazdılar ama yeterli olmadı. Yetmiş seksen milyonluk bir ülkede birkaç bin adet basılıp satılan kitaplarla bu fitne ateşi söndürülemezdi.

Türkiyede bağımsız İslam Medreseleri olsaydı, bunların Şeyhülislam Mustafa Sabri efendi gibi bir tek hocası bulunsaydı bile bu bid’atlerin önüne geçilebilirdi.

Diyanet’in birinci vazifesi Kemalist rejime hizmet değil, Kur’an ve Sünnet İslamına ve Ümmet-i Muhammed’e hizmettir.

Bu hizmetin birinci maddesi de halkı imana çağırmak, iman edenlerin imanlarının sahih olması için çalışmaktır.

Şu anda Türkiye’mizde, Kur’an ve Sünnet İslamlığının önündeki en büyük tehdit ve tehlike Fazlurranmancılık dinidir. Mezhebi demedim, dini dedim. Konuyu bilenler ne demek istediğimi anlar.

Fazlurrahmancılar light ve ılımlı bir İslam üretmek ve türetmek için dinin içini boşaltıyor. Hükümleri Kıyamet’e kadar geçerli olan üç yüz küsur muhkem ayetin tarihsel ve hükümsüz olduğunu iddia ediyorlar.

Fazlurrahmancılar önemli bir kuruma sızmıştır. Taqiyye ve kitman yaparak Sünnî gibi görünüyorlar ve sinsice Ehl-i Sünnet İslamlığının içini boşaltmaya çalışıyorlar.

Diyanet bu konuda da susuyor.

Kambur üstüne kambur, vebal üstüne vebal…

 

(İkinci yazı)

Hurda Şahin

Bir Harika Olmuş!

TAŞRADA bir şehirde bir usta hurda bir Şahin otomobil almış. Tek kişilik atölyesinde altı ay çalışarak otomobili yenilemiş, pırıl pırıl boyatmış, nikelajları ışıl ışıl olmuş, zart diye bağıran bir korna eklemiş, görenler pek hayran kalmış… Büyük bir gazetede bu haberi okuyunca, başkalarının yerine ben utandım.

Japonya otomobil sanayiinde dünya birincisi… Güney Kore onunla rekabet ediyor… Küçük Çek Cumhuriyetinin bile harika bir Skodası var… İsveç’in Saab’ı, Volvosu… Hindistanın Tata’sı…

Ve biz hurda iken harika olan Şahin hikayeleri okuyoruz… Ağlar mısın, güler misin?..

***

BİRKAÇ liseli genç küçük bir rüzgar fırıldağı yapmışlar, fırıldak pek minik bir dinamoyu çeviriyor, elektrik çıkıyor, tellerin ucunda minik bir ampul yanıyor… Bu da haber oluyor…

***

Güney Kore bilgisayarlı cep telefonu üretiminde dünya birincisi… Biz Türkiyeliler de bunları satın almakta birinciyiz… Bu birincilikten utanmıyoruz.

***

TC bazı kadınlara resmî vesika veriyor, bunlara seks köleliği yaptırıyor. İslam feministleri bu köleliğe karşı çıkıp bağırıp çağırmıyor… Yasal seks köleliğinden alınan KDV’ler ve vergiler bütçeye gelir kayd ediliyor… Diyanet reisi maaşını bu bütçeden alıyor… Dinsizler resmî seks köleliğine isyan etmeyebilir ama dindarların susması kabul edilebilir bir şey değil.

***

DÜNYANIN en laçka ve gevşek eğitimi bizdedir. Eğitim neymiş, Çine Japonyaya gidip görmeli. Onlar, dünyanın en zor yazısıyla eğitimde, ilimlerde, fenlerde harikalar meydana getiriyor. Bizde kar yağınca okullar tatil ediliyor. Çocuklar sevinç içinde… Latin kültürü, latincilik ruhumuza işlemiş.

***

İSTANBUL’DA sabah akşam on binlerce servis aracı trafiği tıkıyor, kilitliyor. Bu kadar servis aracı olmasa, trafik böylesine kilitlenmeyecek, buna kimse ses çıkartmıyor. Yıllarca önce okumuştum: İngiltere’de aileler, çocuklarını en yakındaki okula göndermekle mükellef imiş. Bir bakan, oğlunu uzaktaki bir koleje gönderdiği için büyük tenkide uğramış.

***

PARİS’TE bisiklet ve bisikletle gezenlerin sayısı çoğalmış, trafikteki otomobil sayısı azalmış. Bizde otomobil sayısı baş döndürücü şekilde artıyor. Kimse ucuz ve mütevazı otomobil almak istemiyor. Şimdiye kadar trilyonlarca dolarlık sermayemizi otomobile ve lüks meskenlere harcadık. Toplum bir oto-toplum oldu da farkında değiliz.

24.01.2016    

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi