M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Dinî Konuları Mıncıklamak

Dinî Konuları Mıncıklamak

Cahil bir Müslüman, sohbetlerde veya çayhane köşelerinde ilmi, icazeti, ihtisası (uzmanlığı) olmadığı halde dinî konuları yılışık bir üslup ve havayla tartışır ve mıncıklarsa, o hem cahil hem de edebi kıt bir kimsedir.

Bilmeyen bir kimsenin beyin veya kalp ameliyatı uzmanlığı taslaması yahut nükleer fizik konusunda laubali konuşması ne kadar kınanmaya layık ise; din ve Kur’an konusunda zevzeklik ve gevezelik etmesi, bin misli kınanmaya layıktır.

Agresif din düşmanları, iki kimlikli Dönmeler çok ciddî dinî konuları cıvık magazin konusu haline getirmişler ve birtakım cahil Müslümanları tuzaklarına düşürmüşlerdir.

Ramazanlarda ateist küfür ve şirk medyasında sık sık gündeme getirilen öpüşmek orucu bozar mı sorusu gibi.

Elifi görse mertek sanan çoluk çocuğun Kur’an ayetlerini re’y ve heva ile tefsire yeltenmesi…

Hüccetülislam ve Zeynüddin İmam Gazalî hazretlerinin kitaplarında mevzu hadis bulunduğu iftirası gibi…

Ben de Ebu Hanife gibi bir adamım, pekâlâ ictihad yapabilirim mealindeki küstahlıklar…

Asr-ı Saadette mezhep mi vardı hezeyanları…

Bundan elli altmış sene önce böyle terbiyesizlikler yoktu.

İslam edeb, terbiye, mantık, akl-ı selim (sağduyu) dinidir. Müslüman kendini bilen insandır.

Haddini bilmeyenler, sahih ve makbul imanları varsa elbette mü’mindir ama edepli mü’min değildir.

Müctehid imamlar, varyantları ile birlikte yüz binlerce hadis bilen kimselerdi. Arapça metniyle, râvileriyle bir tek hadisi ezbere okuyamayan cahillerin ictihada soyunmaları ne kadar gülünçtür.

Sigarasından bir nefes çekecek, çayından bir yudum alacak ve arada din mıncıklaması yapacak… Cenab-ı Hak cümlemizi böyle maskaralıklardan ve soytarılıklardan muhafaza buyursun.

Doğru dürüst mantık ve usul-i fıkıh okumamış, âlî ve ‘âlî ilimleri ehliyetli üstadlardan tederrüs edip icazet almamış kimselerin dinî konularda uluorta konuşmaları ve mukaddesatı mıncıklamaları ne büyük bir talihsizliktir.

Bu laubali ve terbiyesi kıtları kimler uyaracak?

(İkinci yazı)

Müslüman Dünyaperest Olmaz

Dünya kimseye yar olmaz… Dünya tuzaklarla doludur… Dünyaya dönük olup ahireti unutanlar korkunç bir zarar ve ziyana uğrar…

Dünya bir tarladır… Ekini ahirette biçilir…

Dünya bir imtihan yeridir. Ahirette insan dünyada yaptıklarının hesabını verecektir…

Müslümanın dünya vazifeleri ve hizmetleri vardır. Bunları elbette canla başla yapacaktır ama âhirete dönük olacaktır.

Bir Müslümana yapılabilecek en büyük kötülük onu dünyaperest yapmaktır.

Dünyaperestlik, dünyaya tapmak küfre köprüdür.

Bütün müşrikler, kafirler, münafıklar, şeytanlar, Tâgutlar Müslümanları dünya âşığı ve sarhoşu yapmak için çalışıyor.

Kur’ana hakkıyla inanan, Resululluha (Salat ve selam olsun ona) hakkıyla iman eden kimse dünyaya tapmaz.

Dünyaperest neler yapar?

Paraya put gibi tapar… Para için her haltı yer…

Çeşit çeşit gizli şirklere düşer…

Haram gelir elde eder, haram yer, haramla zengin olur… Sonunda belasını bulur.

Müslümanlarla riba muamelesi yapar, buna helal der kafir olur.

Rüşvet alır.

Devlet ve belediye bütçelerini hortumlar.

Rant için her kazuratı yer.

Alabildiğine din sömürüsü yapar.

Müslüman asla seküler olmamalıdır.

Lüks dünya meskenleri… İhtiyacın çok ötesinde lüks ve israflı binitler… Lüks hayat… Lüks yeme içme… Lüks konaklamalar… Bütün bunlar rahmanî değil, şeytanîdir.

Dünyayı ayaklarının altına alanlar mânen yükselir… Dünyayı baş tacı edenler köleleşir.

Allah’ın insanlara en güzel örnek ve model olarak gönderdiği Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) dünyaya bakışına bak, onun yolundan git, ebedî saadetini kazanmak için çalış…

Dünya değirmeni, senin benim gibi nice beyinsizi un ufak etmiştir.

 

(Müslüman kardeşlerime:

Madalyonun bir yüzünde rutin dünya hayatı var; öbür yüzünde yaklaşan depremler, savaşlar, felaketler var. Rutin işleri yapmaya elbette devam edeceğiz ama öteki yüzünü de unutup ihmal etmemeliyiz… Elimizden geldiği kadar maddî mânevî tedbirlerimizi alalım… Az da olsa hayır yapalım, sadaka verelim… Sadaka, şu bildiğimiz mafyatik profesyonel dilencilerin önüne atılan bir lira değildir… Az da olsa, Allah rızası için o hayrı hak eden kimselere yardım etmektir… Harçlığı olmayan birine, hiç kimse görmeden para vermek gibi… Bu hayır mutlaka ihlasla, Allah rızası için yapılmalıdır. Gösteriş için hayır yapanlar münafıktır.)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi