M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Emr-i Mârufu ve Nehy-i Münkeri Terk Eden Müslümanlar

Emr-i Mârufu ve Nehy-i Münkeri Terk Eden Müslümanlar

Bütün doğruların, iyilerin, güzelliklerin kaynağı Kur’an’dır. Kur’an’dan sonra Sünnettir. Kur’an ve Sünnetten çıkartılmış hükümlerin bütünü olan Şeriattır.

Kur’an’ın, Sünnetin, Şeriatın yapılmasını emr ve tavsiye ettiği iyi şeylere mâruf denir, yapılmamasını istediği kötü şeylere münker denir.

İslam dininde ve Şeriatinde emr-i mâruf ve nehy-i münker denilen bir farz vardır. Yani iyilikleri emr etmek, kötülükleri yasaklamak.

Bir İslam toplumu bu farzı toptan terk veya vahim şekilde ihmal ederse bütün Müslümanlar sorumlu olur ve vebale girer. Emr-i mâruf nehy-i münker farzını terk ve tatil eden Müslüman bir toplum üzerine azap ineceği bildirilmiştir.

Sorumlu, güçlü, muktedir, vasıflı Müslümanların ehliyetli bir İmam etrafında birleşip, ona biat ve itaat ederek şu temel vazifeleri yerine getirmeleri gerekir:

*Ümmetin bütün fertlerine, öğrenilmesi erkek kadın her Müslüman’a farz olan ilmihal bilgilerini doğru olarak öğretmek…

*İtikadı tashih etmek, yani inançla ilgili bilgilerin doğru=sahih olmasına dikkat etmek…

*Bütün Müslümanların beş vakit namazı dosdoğru kılmaları için propaganda yapmak…

*Hür ve mukim erkeklerin farz namazları camilerde cemaatle kılmalarını sağlamak…

*Zekâtın Kur’an’a, Sünnete, Şeriata ve fıkha uygun olarak gerçek şahıslara, temlik etmek suretiyle verilmesini sağlamak…

*Kadınların ve kızların tesettüre girmelerini sağlamak…

*Çocukların, gençlerin İslamî ve Tevhidî bir eğitimle yetiştirilmesini sağlamak; bu maksatla öğrencilerinin tamamının beş vakit namazı cemaatle kıldığı İSLAM MEKTEPLERİ açmak.

*Fertlerin ve toplumun Allah’ın inzal etmiş olduğu kurtarıcı hükümler, normlar, değerler ile idare edilmesini sağlamak.

*Toplumu fesada veren, sarsan ve yıkılmasına yol açan her türlü âşikâre günah, fısk, fücur, azgınlık, israf, içki, uyuşturucu, kumar, seks ticareti ve kölelikle, rüşvet, hortumlama ve diğer bozukluklarla etkili bir şekilde mücadele etmek.

*Ülkede ve toplumda en geniş mânasıyla adaleti sağlamak.

*En büyük günahlardan ve suçlardan biri olan riba ile mücadele etmek.

*Müslümanları ilim, irfan, medeniyet, kültür ve sair sahalarda yetiştirmek, güçlendirmek, düşmanları ile mücadele edebilecek ve onları yenebilecek bir seviyeye getirmek.

*Müslüman halkın şifahî kültür seviyesinde kalmış kısmını, yazılı medenî İslam kültürüne yükseltmek.

*Müslümanlara Ümmet ve Hilafet şuuru aşılamak.

*Her türlü cemaat, tarikat, klik, sekt, parça holiganlıklarıyla, militanlıklarıyla, fanatizmi ile mücadele etmek; ittihad-ı İslam’ı ve iman kardeşliğini kuvvetlendirmek. 

Bugün Türkiye’de emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak için imkan, fırsat, para, hürriyet var; lakin bu farz güçlü, etkili, genel, yaygın, yoğun bir şekilde yapılmıyor. İlmi ve parası olup da bu farzı yapmayanlar büyük bir sorumluluk altındadır.

Bu farzın ve daha nice feraizin yapılamamasının sebebi, Ümmetin bir sürü birbirinden kopuk İslamcılık, reformculuk fraksiyonuna ayrılmış, tefrikaya düşmüş olmasıdır.

Müslümanlar başı boş kalmıştır. Yani mü’minler ehliyetli bir İmama biat ve itaat etmemektedir.

Bir İslam toplumu emr-i maruf ve nehy-i münker farzını tamamen veya büyük ölçüde yerine getirmezse toplum bozulur, fitne ve fesat başlar ve sonunda genel bir çürüyüş ve çöküş olur.

**

EN BÜYÜK HİZMET

Yapabilecekleri islamî hizmet, faaliyet ve vazifeleri yapmayanlar haindir.

Günümüzde, eskisine nazaran çok büyük bir din, inanç, fikir hürriyeti vardır. Çok zenginlik vardır. Bu hürriyet ve zenginlikten yararlanarak, yapılması mutlaka gereken hizmetler yapılmalıdır.

En büyük hizmet VASIFLI MÜSLÜMAN yetiştirmektir.

Bir Müslüman nasıl vasıflı olur?

Birincisi: İlim, irfan, hikmet, kültür konusunda vasıflı olur.

İkincisi: Ahlak, fazilet, aksiyon konusunda.

Üçüncüsü: Güzellik, sanat, estetik…

Bu üç boyutta, İslam karşıtlarından daha güçlü ve üstün olan Müslüman, vasıflı Müslüman’dır. Onların gerisinde kalmışsa vasıfsızdır.

Vasıflı Müslüman hangi kurumlarda yetişir: Gerçek İslam medreselerinde ve gerçek İslam mekteplerinde.

Türkiye Müslümanları, eski Endülüs medreselerinden üstün medreseler açmalıdır.

İngiltere’nin Eton kolejinden üstün okulları olmalıdır.

Bu medrese ve okullarda bütün öğrenciler, vakit namazlarını cemaatle kılmalıdır.

Öğrencilerinin tamamının beş vakit namaz kılması mecburî olmayan okullar İslam okulu, din okulu olamaz.

İslam’ı doğru öğretemeyen, yüksek genel kültür kazandırmayan, bilginin yanında ahlak ve karakter terbiyesi vermeyen, sanat boyutuna sahip güzel Müslüman yetiştirmeyen okullar İslam okulu değil, fetret okuludur.

Vasıflı Müslümanlar yetiştireceğiz ki, onlar Dine ve Devlete hizmet etsinler. Yarım yamalak Müslümanlarla hizmet olmaz, hezimet olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi