M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Din ve Tasavvuf Elden Gidince

Din ve Tasavvuf Elden Gidince

* Devletin en önemli vazifesi, çocukları ve gençleri vasıflı insanlar, vasıflı Türkiyeliler, (Müslüman olanlarını) vasıflı Müslümanlar olarak yetiştirmektir. Bu dediğim yapılamazsa devletin, halkın, ülkenin geleceği karanlıktır.

* Tarih boyunca dünyada hiçbir devlet, halkının millî kimliğini, kültürünü, karakterini kökten değiştirememiştir.

* Bütün değiştirme denemeleri facia, yabancılaşma, dejenerasyon ile sonuçlanmıştır.

* Son bir asırlık tarihimizde birtakım zorlama, tepeden inme, radikal değiştirme, devrim baskıları ile doludur ve bunların hepsi büyük tahribat yaparak iflas etmiştir.

* Bir devleti, ülkeyi, halkı sağlıklı olarak ayakta tutacak, yüceltecek, güçlendirecek birinci faktör devamlılıktır.

* Kopukluklar, devrimler, tarihî ve sosyal ârızalar kötüdür.

* Ârızasızlık ve devamlılık konusunda birinci örnek İngiltere krallığıdır.

* Doğuda Japonya’yı örnek gösterebiliriz.

* Değiştirme zorlamaları olmasaydı Türkiye Ortadoğu’nun Japonya’sı olabilirdi.

* Doksan küsur senedir Türkiye’ye en büyük zararı tamamen yapay ve yanlış olan din devlet çekişmesi vermiştir.

* İngiltere’de böyle bir kavga yok. Orada iki büyük güç, din ve devlet barışıktır, işbirliği yapmaktadır.

* İngiltere’de çok geniş bir din, inanç, ibadet, dinine uygun yaşayabilmek hürriyeti vardır.

* Orada halen 85 Şeriat mahkemesi faaliyet göstermektedir…

* İngiltere hükümdarı, hem devletin, hem de millî Anglikan kilisesinin başıdır.

* Orada laiklik yoktur, laikliğin tam tersine din-devlet işbirliği vardır.

* Laiklik, temel insan hakları ile ilgili evrensel bir değer değildir.

* Din ile mücadele eden Marksist-Leninist ateist rejimler çökmüştür.

* Çin’deki Komünist rejim, Doğu Türkistan dışında, halka din hürriyeti vermek zorunda kalmıştır.

* Din ve devlet münasebetlerinde İngiltere örnek alınmalıdır.

* Hiçbir laik sistemde, İngiltere’de olduğu kadar fikir hürriyeti, temel insan hakları, adalet yoktur.

* Bizdeki İslam düşmanı vesayet, egemen azınlık, faşist rejim Türkiye’ye büyük zarar vermiştir.

* Yakın tarihlere kadar bu zalim azınlık rejimi, Müslüman çoğunluğu ezmiş, dindar, masum vatandaşları inançlarından dolayı vahşice cezalandırmıştır.

* İslam medreselerinin kapatılması, tasavvuf tarikatlarının kapatılması, Ayasofya’nın müze yapılması, yeni nesillere din eğitimi verilmemesi, dinin bir öcü gibi gösterilip onunla savaşılması bu kötülüklerden ve zulümlerden birkaçıdır.

*  Türkiye’nin millî kimliğinin birinci ana temel faktörü İslam’dır. İslam’la savaşılırsa netice böyle olur. Ne olmuş? Türkiye’ye firaset, ibret ve hikmet gözüyle bakınız ne olduğunu anlarsınız.

* İslam’ı büsbütün ortadan kaldıramayınca dinin içini boşalttılar.

* Tasavvufun ve tarikatların içine boşalttılar.

* İslam’ı silip kazıyamayacaksak, bari içi boş, light ve ılımlı, değişime uğramış, Şeriat ve fıkıhtan arındırılmış,  bir hümanizma ve ideolojiye dönüştürülmüş yapay bir İslam olsun dediler.

* Onlar insanların kan grubunu değiştirme cinnetine kapıldılar.

* Neticede büyük alienasyon ve çürüme oldu.

* İslam ahlakı ve Fütüvvet teşkilatı yıkılınca ahlaksızlık tufanı oluştu.

* Uluslararası Şeffaflık, Temizlik anketlerinde Türkiye’nin notu, 100 üzerinden 41’e düştü.

* Cumhuriyetin başlarında bir Paşa, karşısındaki öteki Paşaya, Ankara gar binasında, «Dini ve namusu olanlar kazanamazlar!.. Fakir kalmaya mahkumdurlar... Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Bunun için, önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız. Partiyi, bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Bu suretle kalkınma kolay ve çabuk olur» demişti.

* Kimliğinin ana temel birinci faktörü İslam olan bir ülkede din darbelenirse, bütün kurumlar çöker.

* Din elden gidince, bütün çiviler yerinden oynar.

* Dinin yüzeyde kalması, içinin boşaltılması büyük bir boşluk doğurmuştur.

* Resmî ideoloji heyulası, din konusundaki ârızaların ve kopuklukların giderilmesine, devamlılığa dönülmesine, sosyal ve kültürel hastalıkların tedavisine, yaraların sarılmasına izin ve imkân vermiyor.

* Din gidince nice erdem de elden gitti.

* Din gidince iç barış, toplumsal uzlaşma elden gitti.

* İslam gücünü yitirince nice azınlıklar da yok oldu.

* Asıl İslam elden gidince meydan radikal dincilere, teröristlere, din sömürücülerine, gerçek İslam’la ilgisi olmayan holiganlara, şifahî kültürlülere kaldı.

* İslam’ın eli kolu bağlanınca, onlarca çeşit İslamcılık fırkası zuhur etti.

* Din elden gidince ahlak büyük darbeler yedi.

* Müslümanlar eski dinî kitapları okuyamasınlar diye yazıyı ve lisanı değiştirdiler, kültür elden gitti.

* Din elden gidince ortaya bir sürü din sömürücüsü eşkıya ve haşarat çıktı, saf Müslümanları dolandırdılar, soydular, yoldular, çıkmaz sokaklara döktüler.

* Din elden gidince maddî ve mânevî pislikler lağımlardan taştı, her yeri istila etti.

* Din elden gidince birileri ülkeyi modern bir Sodom ve Gomore’ye çevirmek için çalışmaya başladılar ve bu konuda hayli yol aldılar.

* İslam’ın hisbe ve emr-i mâruf nehy-i münker kurumları tatil edilince; doğruluk, dürüstlük, istikamet, iffet büyük darbeler yedi.

* Küçük çocukların kaçırılıp, tecavüze uğrayıp, sonra başları taşla ezilerek vahşice öldürülmesi hadiseleri çoğaldı.

* Namus ve nesep güvenliği haleldar oldu.

* Beş vakit namaz kılanların sayısı yüzde ona, belki daha da aşağıya düştü. Namaz gidince din yıkılır.

* Din elden gidince para, menfaat, mal, servet ana değer oldu.

* Din elden gidince lüks, israf, şatafat, aşırı tüketim, aşırı konfor yaygınlaştı, toplum çürüdü.

* Bu felaket tablosu karşısında ne yapılmalıdır? Müslümanların âqil, bilge, ziyalı, alim, rehber, mürşid şahsiyetleri bir araya gelip; çok kapsamlı, çok mükemmel bir İSLAMÎ ISLAH plan programı, projesi hazırlamalı, islamî sivil toplum kuruluşları bunu hayata geçirmelidir.

* İslamcılıklara son verilmeli, Kur’ana ve Sünnete dayalı gerçek İslam’a dönülmelidir.

* Siyasetin İslam’a ve Ümmete baskı yapması önlenmelidir.

* Müslümanlar tek bir Ümmet çatısı altında birleşmelidir.

* Ümmetin başında râşid, âbid, âdil, firasetli, fatin bir İmam, Emîr bulunmalı ve bütün mü’minler bu muhterem zata biat ve itaat etmelidir.

* Tashih-i itikad seferberliği ilan edilmelidir.

* Müslüman halk beş vakit namaza teşvik ve davet edilmelidir.

* Hizip, fırka, grup, klik, cemaat, tarikat holiganlıklarına son verilmelidir.

* Türkiye çapında bir ZEKAT SANDIĞI kurulmalı ve zekatlar Kur’ana, Sünnete, Şeriata uygun şekilde hakkedenlere temlik suretiyle verilmelidir.

* İslamî gazeteler, İslamî dergiler, İslamî tv’ler ile halkın tamamına etkili nasihat edilmelidir.

* Hiçbir şahsın dini alet ederek şahsı için para toplamasına, zengin olmasına, ün ve alkış kazanmasına izin ve fırsat verilmemelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi