M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Hasretle Beklediğim Yazılar

Hasretle Beklediğim Yazılar

Şöyle yazıları, makaleleri, analizleri, halkın anlayacağı ipe sapa gelir raporları, ilmî uyarıları, aydınlatan bilgilendiren yayınları hasretle arıyorum, bekliyorum:

Büyük bir tarım profesörünün, üstadının “Türkiye tarımda Hollanda ve İsrail seviyesine nasıl yükselebilir?” başlıklı ciddî, doyurucu makalesini.

Dünya çapında bir eğitim üstadımızın “Türkiye eğitimde nasıl, Singapur’un önüne geçerek dünya birincisi olabilir?” başlıklı yazısını.

Şöhreti dünyayı tutmuş bir türkoloğumuzun, “1920’lerin zengin engin edebî Türkçesine nasıl dönebiliriz?” konulu yazısı.

Filozof, büyük düşünür bir hukukçumuzun  “Türkiye’ye nasıl bir hukuk sistemi getirilmelidir?” serlevhalı araştırması.

Konular çok: Medyamızın bugünkü durumu... Nasıl bir medya... Temizlikte Japonya’yı geçebilmek için neler yapılmalıdır?.. Halka sağlık kazandıran bir tıp ve tedavi sistemi...  Türkiye şeffaflık, temizlik ve erdemde nasıl dünya birincisi olabilir?.. Ülke ve devlet idaresinde hikmet (bilgelik)... Topyekûn bir ıslah seferberliği... Tüketim, lüks, israf sistemini alabildiğine ama ciddî ve seviyeli bir şekilde tenkit... PKK’nın içyüzü... Pakraduniler ne yapmak istiyor?.. İngiltere’de din devlet birliği ve işbirliği... Japonya’da devamlılık... Tarihî, sosyal, kültürel ârızalar, kazalar ülkesi Türkiye... Kopukluktan devamlılığa nasıl geçebiliriz?

Ülkemizde niçin bu konularda ciddî ve devamlı yayın yapılmıyor?

***

Bir tıp etiği olduğu gibi her sektörün de kendisine mahsus bir etiği vardır. Ahlak aksiyonlar ilmidir, yapmakla ilgili her konuyu içine alır. Ahlakla ilgisi olmayan bir faaliyet düşünülemez.

Ahlak iyiyi ve kötüyü bildiren ilimdir.

Ahlak sistemleri vardır.

İslam ahlakının ana kaynakları Allah’ın Kitabı Kur’an, Peygamberin (Salât ve selam olsun ona) Sünnetidir.

İnsan ve dünya yapısına, fıtratına en uygun ahlak sistemi İslam ahlakıdır.

Müslüman, İslam ahlakı ile ahlaklı insandır.

Ahlaksız Müslüman olabilir mi? Olabilir ama o bir anti-Müslüman’dır.

İslamî sivil toplum kuruluşlarının en az onu bir araya gelmeli, çok ehliyetli ve liyakatli bir heyete, halk için küçük bir “İSLAM AHLAKI KİTABI” hazırlatmalıdır. Bu işin önceliğini İlim Yayma Cemiyeti yapabilir.

Bu kitap nazarî olmayacak, pratik ahlakı anlatan, somut örnekler veren, herkesin çok kolayca anlayacağı, ibret alacağı bir talimatname şeklinde olacaktır.

Tarihe karışmış olan Fütüvvet teşkilatını ve ahlakını canlandırmamız, hayata geçirmemiz zaruret derecesinde lüzumludur.

Çay demlemenin bile bir ilmi, tekniği, ahlakı, sanatı vardır. Bu konuda Japonya’dan ibret almalıyız. (İnternetten çay seremonisi kelimeleriyle bilgi edininiz ve resimlere bakanız.)

İstanbul’da çok ciddî bir çayhane açılsa... Dekorasyonu eski Osmanlı dekorasyonu. Ortada fıskiyeli bir havuz, iki köşede birer selsebil. Sigara, nargile ve yüksek sesle konuşmak,  gülüşmek, şamata çıkartmak yok. Garsonlar millî kıyafetli. Yedi ayrı çeşit çay içilebiliyor. Çayların yanında kurabiyeler, küçük börekler... Duvarda, burada politika yapılamaz levhası...  Şehrin bazı üstadları arada bir buraya geliyor, etraflarında sohbet halkaları oluşuyor. Siyaset yok, gevezelik ve zevzeklik yok, terbiyesizlik yok, şımarıklık ve soytarılık yok, ukalalık yok... Edebiyat, tarih, düşünce, kültür, güzel sanatlar, mimarî... Din konusunda bilmeyen cahillerin ulu orta konuşması yasak. Küçükler büyüklere saygılı, büyükler küçüklere şefkatli... Edep, erkân, irfan...

Böyle bir mekân olsa, bendeniz haftada bir gün giderim, üstad olmadığım için sohbet halkası yapamam, bir iki dostumla birlikte çay kahve içerim. Zamanın şu hengâmesi içinde bir nebze mutlu olurum.

***

Merhum Ahmet Kibritçioğlu ile birlikte Hattat Hamid beye bir Mushaf yazdırmıştık. Yarıya kadar yazdı, araya başka Mushaf siparişleri girdi, seneler sonra bitirdi ama, ikinci kısmında yaşlılık dolayısıyla eli biraz zayıflamıştı.

Fitne fesatçı biri, Hattat Hamid beye gitmiş, Şevket Eygi sana yazdırdığı Mushafı bir milyon liraya (o zamanın büyük parası) satıyor diye bir yalan uydurmuş. Para sıkıntısı çeken Hamid bey de üzülmüş, aleyhimde söylenmiş. Hattatların sultanı Hamid beyi rahmetle anıyorum. Kur’an yazısına çok hizmet etti. Fitneciye hakkımı helal etmiyorum.

***

Saat öğleyin 12.30... Yemek ve namaz vakti... Kapı çalındı, açtım. Tanımadığım bir kişi sizinle görüşmek istiyorum dedi. Randevusu yok. Evi nereden buldunuz diye sordum. Yakındaki camilere, dükkânlara, esnafa sormuş. Beni bağışlayınız, beni afvediniz, durumum hiç müsait değil diyerek savdım. Suratını astı, gitti.

***

Bir dükkânın önünde, büyük saksılar içinde susuzluktan kurumuş fidanlar gördüm, içim yandı çok üzüldüm. Dükkâncı vatandaşlar, merhamet ve himmet edip arada bir su vermiş olsalardı, bu bitkiler yaşayacaktı. Onlar, susuz kalınca çok feryat ve figan ederler ama bildiğimiz kulakla duyulmaz, kalp kulağıyla işitilir. Cenab-ı Hak cümlemize kalp kulağı ihsan buyursun.

***

Aile çatır çatır sarsılıyor, yıkılıyor, çöküyor. Aile toplumun temel taşı olduğuna göre durum çok vahim demektir.

***

Bu işin hocası, üstadı İmam Gazalî hazretleridir. İnsan gurur ve kibirden nasıl kurtulur, bunu ulema ve mürşidler içinde en iyi o anlatır. Gurur kibir büyüklenme kişiyi (dıştan dindar görünse de) Cehenneme sürükler. Müslümanlara gururdan ve kibirden kurtulma dersleri verilmesi gerekir. Televizyon zamanında bu iş kolay ama kim yapacak?

***

Bir zata: Lütfen gölge etmeyiniz, başka ihsan istemem.

***

Kur’an’da yazılıdır, Müslümanlıkta, kötülüğü iyilikle def’ etmek, uzaklaştırmak vardır. Halka bunun dersini kim verecek?

***

Kumkapı’daki Tacik lokantasından eve götürmek için mantılı çorba aldım. Kapının önünde Özbek keşi (tuzlu yoğurt kurusu) satılıyordu, biraz da ondan aldım. Tesettürlü Tacik hanımefendi bendenize bir miktar yeşil çay hediye etti. Parasını ödemek için ısrar ettim, kabul etmedi.

***

Yeterli miktarda vasıflı, güçlü, üstün, kültürlü, ahlaklı, disiplinli Müslüman elemanlar yetiştirmezsek, işleri bunların eline vermezsek, kurtuluşumuz çıkmaz ayın son çarşambasına kalır. Böyle elemanlar yetiştirecek mekteplerimiz, medreselerimiz var mıdır? Vasıflı elemanlar (milyonda bir çıkan otodidaktlar dışında) kendi kendine yetişmez. Mektep, muallim, üstad, mürşid, yazılı plan program olması gerekir.

***

Bazıları vasıflı, olgun, üstün, güçlü, faziletli Müslümanlardan bahs etmeme bozuluyor, bu herif de kendini ne zannediyor diyormuş. Çok yazdım, yine tekrar ediyorum: Bendenizde, yazdığım istediğim faziletlerin, üstünlüklerin hiçbiri yoktur. Birileri rahat olsunlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi